Kobani davasında beraat eden eski HDP’li siyasetçi Ayhan Bilgen beraat kararı verilenlerin hedef haline getirildiğini belirterek, "Tahliye ya da beraat alanları hedef haline getirmek nasıl bir psikoloji! Bir kısmı tuzu kuru ve yurt dışından ahkam kesmeyi devrimcilik sanan zevat neden kendileri gelip bedel ödemeyi göze alamıyor?" dedi.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Kobani Davası’nda karar çıktı. Davada yargılanan eski HDP’li siyasetçi ve eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen ‘devletin birliğini, bütünlüğünü bozma ve terör örgütü kurma’ suçlamalarından beraat etti.
Mahkeme, Demirtaş'a 42 yıl, Yüksekdağ'a ise 30 yıl 3 ay hapis cezası verilmesine hükmetti. Mahkeme başkanının, 130 sayfalık karar metninin özetini okumaya başlamasıyla, izleyiciler ile sanık avukatları alkışlar ve sloganlar eşliğinde salonu terk etti.
Karar, sanık ve avukatların yokluğunda okundu. Karar duruşmasına gelmeyen Demirtaş, son savunmasında “Vereceğiniz kararı yüzüme okumanıza fırsat vermeyeceğim. Kararı kendi kendinize okuyacaksınız” demişti.
Daha önce davadaki ifadelerinin tutuklamalara gerekçe gösterildiği iddialarıyla gündeme gelen nedeniyle tepki gösterilen Bilgen kararla ilgili ilk açıklamasını X hesabından yaptı. Beraat kararı verilenlerin hedef haline getirildiğini öne süren Bilgen diğer kararlarla ilgili yorum yapmazken şunları yazdı:
“9 kişiye beraat kararı 4 kişiye tahliye çıktı. Kimsenin cezaevinde kalmaması için çabalamak yerine, tahliye ya da beraat alanları hedef haline getirmek nasıl bir psikoloji. Kürt siyaseti ile ilgili olan herkesin yeri cezaevi olması gerekiyor gibi tepkiler veriliyor.
Barış, özgürlük ve demokrasiyi insanca savunmak bu kadar mı zor! Bir kısmı tuzu kuru ve yurt dışından ahkam kesmeyi devrimcilik sanan zevat neden kendileri gelip bedel ödemeyi göze alamıyor? Milletvekili dokunulmazlığına hiç ihtiyaç duymadığım için kendi irademle istifa ettim. İki kez tutuklanıp 17 ay cezaevinde kaldım. Belediye’deki görevime son verildi. İnandığımız değerleri savunmaya, hak savunucusu ahlakıyla siyasi mücadeleye devam edecek, SES’imizi daha da yükselteceğiz.”
Kobani davasındaki karar sonra açıklama yapan Ahmet Türk, "Demirtaş'ı hedef haline getirdiler. Demirtaş barışı kardeşliği savundu hep. Bunu bir intikam davasına dönüştürdüler" dedi.
Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da yargılandığı 108 sanıklı Kobani davasında Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi kararını açıkladı.
Yüzlerce yıllık ceza yağan davada, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'e devletin bütünlüğünü bozma suçundan beraat, "örgüt üyeliği" suçlamasından ise 10 yıl hapis cezası verildi.
Ayrıca Demirtaş'a "devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaya yardım" suçundan 20 yıl, "suç işlemeye tahrik" suçundan da 4 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine hükmedildi. Demirtaş'a, Diyarbakır'daki Nevruz konuşması nedeniyle 2 yıl 6 ay, 29 şubat 2016'daki konuşması nedeniyle de "halkı kanunlara uymamaya teşvik" suçundan 1 yıl 6 ay hapis cezası verilerek, tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Yüksekdağ'a ise "devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardım"dan 19 yıl, "suç işlemeye tahrik" suçundan 4 yıl 6 ay ile "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan da 1 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Yüksekdağ'ın "2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet" suçundan 2 yıl, ayrıca iki ayrı konuşması nedeniyle de "örgüt propagandası" suçundan 1 yıl 6'şar ay olmak üzere toplam 3 yıl hapis cezasına karar verildi. "Seçim yasaklarına aykırı hareket etmek" suçundan da 3 ay hapis cezası verilen Yüksekdağ'ın toplam cezası 30 yıl 3 ay olurken, tutukluluk halinin devamına hükmedildi.
Halk TV'ye bağlanan Ahmet Türk ise davaya ilişkin şu açıklamayı yaptı:
"Demirtaş'ı hedef haline getirdiler. Demirtaş barışı kardeşliği savundu hep. Bunu bir intikam davasına dönüştürdüler. Bu davanın siyasi bir dava olduğunu başından beri söyledik. Bizler bir vahşet örgütüne karşı düşüncelerimizi açıkladığı için böyle bir dava açıldı. Bir kesimin toplumsal barışı bozmaya yönelik bir karar. Bu karar mahkemenin değil siyasetçilerin verdiği bir karar. Üzüntümüz cezadan dolayı değil. Maalesef bazı kesimler ötekileştirme politikasını sürdürme ve bunun üzerinden pirim yapmaya devam ediyor. Halkların kardeşliğine vurulan bir darbe olarak görüyorum. Biz IŞİD çetelerine karşı tepkimizi koymuştuk, devlete değildi. Buna rağmen bu ülkenin demokratikleşmesi için barış için mücadele etmeye devam edeceğiz. İnanıyorum ki bu ülkede yürütülen politikaların yanlışlığını herkes bir gün anlayacak."