DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İktidarın 2026 bütçe teklifini yoksulluk ve sefalet bütçesi olarak niteleyen Hatimoğulları "Eller tetikte barış olur mu?" diyerek de meclise sunulan tezkereye tepki gösterdi. Hatimoğulları bütçeye de tezkereye de hayır diyeceklerini açıkladı.
Konuşmasına DEM Parti'nin geçtiğimiz hafta yaptığı görüşmeleri aktararak başlayan Hatimoğulları, "Aleviler barıştan yana ama temkinli olduklarını her fırsatta ifade ediyorlar. Türkiye’de devletin yürüttüğü Alevi açılımı politikasını samimiyetten uzak görüyorlar. Aleviler cemevlerinin ibadethane olarak tanınmasını istiyorlar. Herkesin eşit ve özgür yaşayacağı bir toplum inşasının önemini vurguluyorlar. Yine KESK üyeleri Ankara’ya geldiklerinde şiddetli bir müdahale ile karşılaştı. Bunu kınıyoruz. KHK’liler derhal göreve iade edilmelidir" dedi.
"DEMİRTAŞ VE DİĞER KOBANE TUTUKLULARI DERHAL TAHLİYE EDİLMELİ"
Figen Yüksekdağ, Selahahttin Demirtaş'ı Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan ile ziyaret ettiklerini belirten Hatimoğulları, "Sağlıkları, moralleri Barışa olan umutları çok yüksek. Barış tek taraflı adımlarla inşa edilemez. Devletin de yasal düzenlemeler için adım atması gerekiyor. Bunlar bize ulaşan görüşlerin özeti. Kobane Kumpas davasında ceza verilen Demirtaş için AİHM üçüncü kez ihlal kararı verildi. Bu karar göre Demirtaş, Yüksekdağ ve tüm tutuklular derhal serbest bırakılmalıdır. Bu kararın hayata geçirilmesi çağrısını bir kez daha ifade ediyoruz. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır" dedi.
Hatimoğulları, "Öte yandan, Anayasa Mahkemesi 31 Temmuz’da verdiği ihlâl kararının gerekçesini 17 Ekim’de açıkladı; Gezi davasında 18 yıl hapis cezası alan Tayfun Kahraman’ın başvurusunu kabul etti ve yargılamanın hakkaniyete uygun olmadığını, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirtti. Sadece Tayfun Kahraman değil; Osman Kavala, Çiğdem Mater, Mine Özerden ve Can Atalay da aynı hukuksuzlukla karşı karşıya. Daha yakın zamanda Osman Kavala, kendisine ziyaret için milletvekillerine izin verilmediğini duyurdu. Bu hukuksuzluklar derhal sonlandırılmalı; Gezi tutsakları serbest bırakılmalıdır" dedi.
"SÜREÇ KARŞITLARININ TAHRİKLERİNE GELMEYECEĞİZ"
Sürece dair konuşan Hatimoğulları, "Tarihi bir fırastımız var. Herkesin görev ve sorumlulukları belli aslında. Somut adımlar evresine ivedikle girmeli, adımlar atılmalı. Toplumsallaşmayan barış sonuç alamaz. Hepimize görev ve sorumluluk düşmektedir. Komisyonun önümüzdeki süreçte somut adımlara yoğunlaşması, tekil, özgül ve bütüncül geçiş yasalarının çerçevesinin bir an önce çizilmesi ve 2026 yılı bütçesi Genel Kurul’a gelmeden yasal düzenlemelerin yapılması, güven artırıcı ve ön açıcı olacaktır. Numan Kurtulmuş bir ziyaret gerçekleştirildi. Kürtçe paylaşım yapıldı. Önemlidir, anlamlıdır. Meclis Kürtçe paylaşım yapınca ülke bölündü mü? Hayır, tam tersi. Anadillerine saygı gösterilmiş oluyor. Ez cümle bütün farklı hakların ve inançların bütünleştiği bir birliktelik oluşuyor. Ama ırkçılıktan siyaset devşirenler bu adımları istemezler. Adım atılmadıkça süreç karşıtları, savaş siyasetinden nemalananlar cesaretleniyor. Bunlar savaş siyaseti yapanlar. Barış onların tüm varlık nedenlerini ortadan kaldırıyor. Onlar İstanbul’da Kürt ve Türk işçilerin birlikte ekmek mücadelesi vermesinden korkuyorlar. Süreç karşıtlarının tahriklerine gelmeyeceğiz, enerjimizi barış inşasına harcayacağız" diye konuştu.
"11. YARGI PAKETİNDE ADALET VE DEMOKRASİ YOK"
11. yargı paketine ilişkin de konuşan Hatimoğulları, "İktidarın düzenlemeleri çözüm, adalet, güven sunacağına baskı, zor getiriyor. 11. yargı paketinde adalet ve demokrasi ihtiyacını giderecek tek bir madde yok. Tam tersi antidemokratik maddeler var. Kadınlara, farklı cinsel kimliklere saldırılar var. Kimin kendini nasıl tanımladığına karışmak devletin işi değildir. Toplumun yüzde 76’si ekonomi olumsuz yönde gidiyor, yüzde 70’i yargı ve demokrasi kötüye gidiyor diyor. Merkezi hükümetin görevi bu can yakıcı sorunlara müdahale etmelidir. Ancak iktidar yaşam tarzına müdahale ederek nefret suçlarının önünü açma peşinde. Hukuk ve adalete ekmek ve su kadar ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz. İnsanlar Rojin Kabaiş ve Hakan Tosun için adalet istemek üzere sokağa çıkıyor. Cizre’de 43 öğrenciye cinsel tacizde bulunan müdür yardımcısı hakkında verilen hapis cezası bozuldu. Cizre halkı da adalet nöbetinde. Toplumun adalet talebi bu kadar canlıyken adaletin kırıntılarını düzenlemeler yoluyla ortadan kaldırma gayreti yanlıştır. Bu taslağın meclise gelmemesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız" diye konuştu.
'İKTİDARIN BÜTÇESİ YOKSULLUK VE SEFALET BÜTÇESİDİR'
2026 bütçe teklifine ilişkin konuşan Hatimoğulları, "Bütçe teklifleri iktidarın hangi sınıftan yana olduğunu gösterir. 2026 yılı bütçe teklifi faturanın işçilere, işsizlere, gençlere, kadınlara yıkılmak istendiğinin belgesidir. İktidar 2026 bütçesi için refah ve istikrar bütçesi diyor. Halkın süslü laflara karnı tok, yurttaşlar ekmeğe aç. Bu bütçe yoksulluk ve sefalet bütçesidir. Bütçeden faize 2.7 trilyon lira ayrılmış. Gelin bu bütçeye hayır diyelim" dedi.
'ELLER NAMLUDA BARIŞ OLUR MU?'
Bugün meclis genel kurulunda görüşülecek Lübnan, Suriye ve Irak tezkerelerine de değinen Hatimoğulları, "Tezkereci anlayış güvensizliği artırmaktan başka bir sonuç çıkarmaz. Tezkere siyaseti 27 Şubat ruhuna aykırıdır. Eller namluda barış olur mu? Daha özgürlükçü yaklaşımlara ihtiyacımız var. Parlemonto gelecek olan Suriye-Irak tezkeresini gündemine almamalıdır. Suriye’nin toprak bütünlüğü düşünülüyorsa bırakın Suriye’nin iç dinamikleri müzakerelerini silahlardan ve dış tehditlerden uzak yapsınlar. Tezkerelerle, tankla, topla alınacak bir yol yoktur. Barış tesis edilirse Türkiye’nin sınırları daha güvenli olur. Bunlar tezkerelerle olacak iş değil. Tezkereye hayır diyeceğiz. Bütün muhalefeti de hayır demeye davet ediyorum. Bu ülkenin geleceği çatışmada değil, barıştadır. İnkarda değil, kabul ve eşitliktedir. Sonuç alınmamış yöntemleri bırakmanın vakti geldi de geçti. Sürece ilişkin her türlü provakasyonları boşa çıkarma konusunda kararlıyız. Bizler bu ülkenin geleceğinin kurmak isteyen milyonların sesiyiz. Biz inadına kardeşliği büyüteceğiz. Birileri savaş diyecek, biz inadına barış diyeceğiz. Bizler gücümüzü halktan, haklılığımızdan alıyoruz. Bu yolun keskin virajları olsa da sonu barış olacak. Onurlu bir barışı tesis etmek boynumuzun borcudur. Bu kararlılıkla müzakere ve mücadelemizi yürütmekte kararlıyız" dedi.