AKP yıllardır CHP’yi “Sivas’ın ötesine geçemeyen parti” diye yaftalıyordu. Ancak bu söylem artık hükmünü yitirdi. Bayburt ve Yozgat mitinglerinde üretici köylülerle buluşan, Sivas’ta on binleri toplayan CHP, Orta Anadolu’daki önyargıları kırdı. Genel Başkan Özgür Özel’in mitingden mitinge koşan enerjisi, kamuoyunda karşılık buluyor. Son anketler de CHP’nin birinci parti konumunu teyit ediyor.
Fakat bu başarı, örgütlerin durumu göz ardı edildiğinde eksik kalıyor. Özellikle Kars’ta tablo düşündürücü.
Halk tv'nin haberine göre: "CHP'nin kurultay davasına karşı il ve ilçelerde başlattığı kongre süreci Kars, Ardahan ve Iğdır'da tıkandı. Kars, Ardahan ve Iğdır il başkanlıkları, sandık kurmayı reddetti."
Demokratik yarış yerine, yeniyi tasfiye, mevcudu koruma anlayışıyla hareket eden bu il yönetimlerine karşı Genel Merkezin tutumunun ne olacağı merak konusu...
CHP KARS ÖRGÜTÜ: GÜÇLÜ TABAN, ZAYIF ÖRGÜT
Seçim takvimi işlerken Kars ve ilçelerinde hiçbir telaş yok. Adaylar üye listelerine ulaşamıyor, kongre süreçleri kapalı kapılar ardında hazırlanıyor. CHP’nin merkez belediyesini yıllardır kazanamamasının nedeni yalnızca aday tercihleri değil; dar kadroculuk, kişisel hesaplar ve aidiyet duygusunun zayıflığıdır.
Parti, “emek en yüce değerdir” ilkesini savunurken, yerelde etnik kimlikleri öne çıkarıp örgütü bölen anlayışlara göz yumulması büyük bir çelişki yaratmaktadır. Altı ilçeden sadece ikisini kazanmak yeterli değildir. Susuz ve Selim belediyeleri çalışmalarıyla hep umut vermeli, örnek çalışmaların öncüsü olmalı, halka yabancılaşmamalı, merkez dahil bütün örgütlerin halka ulaşacak yeni yöntemler bulması gerekir. Bu kongre, örgütü yeniden halka açmak için bir fırsat olmalıdır.
ÖRGÜTTEKİ TIKANIKLIKLAR
Sandık kurulmaması: Delege seçimlerinin köy ve mahallelere taşınmaması, listelerin kapalı kapılar ardında hazırlanması, parti içi demokrasinin askıya alınması demektir.
Peki bu kimin umurunda?
“Örgüt var ama yok” hali: İlçe örgütlerinin toplantı yapmaması, sahada görünür olmaması, CHP’yi tabeladan ibaret bir parti gibi göstermektedir. Oysa başta genel başkan Özgür Özel olmak üzere sürekli bir hareket içinde olan partinin halkla kurduğu güven bağları neden örnek alınmıyor!
Dar kadroculuk: “Küçük olsun benim olsun” anlayışıyla hareket eden bazı yöneticiler, örgütü geniş tabana açmak yerine dar çevrelere sıkıştırmaktadır. Bu anlayış partiyi büyütmek yerine köreltmektedir.
ÇIKIŞ YOLU: IŞIK DOĞUDAN YÜKSELİR
Henüz vakit varken yanlıştan dönülmesi şarttır.
CHP’nin Doğu ve Orta Anadolu’da yaşadığı “taban var ama örgüt yok” paradoksunun en çarpıcı örneği Kars’tır, Ardahan'dır, Iğdır'dır.
Ardahan ve Iğdır’ın yıllar önce Kars’ın ilçeleriydi, nasıl bir tesadüf ise bu üç il bütün potansiyeline rağmen anti demokratik uygulamalarda yeniden birleştiler.
Bu tabloyu değiştirmek için:
1. Delege seçimleri için köy ve mahallelerde sandık kurulmalı, üyelerin iradesi esas alınmalıdır.
2. İl ve ilçe örgütleri düzenli toplantılarla tabanı sürece katmalıdır.
3. Dar kadroculuğa karşı merkez, şeffaf ve denetleyici bir tutum almalıdır.
Kars’ta( Ardahan ve Iğdır'da) sandığı üyeye, örgütü halka açan bir CHP, yalnızca yerelde değil, tüm Türkiye’de iktidarın gerçek alternatifi olacaktır.
Aksi durumda benim oğlum bina okur döner döner yine okur.
CHP’nin özellikle 19 Mart sonrasında mücadele içinde, meydanlarda kazandığı rüzgâr, örgüt içi demokrasiyle birleştiğinde iktidara taşınacaktır.