Komünist Başkan mı dediniz? Allah Allah…

Trump “komünist” dedi, New York halkı seçti. Hem Müslüman hem sosyalist bir belediye başkanı! Kapitalizmin kalbinde bu da mı olacaktı? Olacak iş mi bu şimdi? Kapitalizmin kalesi, emperyalizmin başkenti, doların anavatanı Amerika’nın başına bu da mı gelecekti? Trump gibilerini ikinci kez başkan seçen Amerika — bakalım bu durumu nasıl hazmedecek?

Bizde olsa…

Hani bizde olsa anlarım: “dış güçler”, “beka sorunu” falan der, geçilir; olmazsa seçim yenilenir.

Zarfın içindeki üç oyu, geçerli birini iptal eder — bunda bir beis yok. Olmadı, yine seçilirse onu “topal ördek” yapar; mamafih iflah olmazsa silkeler; yetmezse yargıya havale eder.

O da kurtulmak için daha şimdiden (doğrusu geçen yıl), ortada fol yok yumurta yokken cumhurbaşkanlığına aday falan olursa oyuz yıllık diploması iptal, kendisi mahpus edilir.

Yolsuzluk yapmıştır mutlaka — “bal tutan parmak yalar” der, gereği yapılır. Yetmezse casus ilan eder, yeniden kanuni gereği yapılır.

O da yetmezse babasını ve oğlunu da yanına isteyip istemediği sorulur, bir güzel yoklanır; daha fazla hasretlik çekmesin diye babasını ve oğlunu yanına aldırır.O da “Babam ve Oğlum” diye bir roman yazar. Bu isimde yapılan film iyi iş yapmıştı. Sinema salonlarından çıkan izleyicilerin mendille göz yaşını sildiği hafızalardan gitmemiştir...

Bakın Selo’ya; kaç kitap yazdı, daha çok da yazar. Ama bu AİHM (ve Bahçeli’nin de “hayırlı olur” demesiyle) adamın sanat ve edebiyat işine taş koymak için salıverilmesi an meselesi maazallah!

Neyse …

Bu dünyanın her işine karışanlar, dünyayı savaş yerine çevirenler — bu Amerikalılar; evet, onlar.

Ne diyecekler bu konuda, merak konusu.

Bir düşünün… İstanbul’da olsaydı?

Diyelim ki New York’un “komünist” başkanı Zohran Mamdani değil de, adı Hrant Kardeşyan olan bir zat İstanbul’da belediye başkanı seçilmiş olsun.

Hem Hristiyan, hem Ermeni, hem de dinsiz imansız bir komünist!

Peygamberimizin rüyasına giren, Sultanlar Sultanı Fatih Sultan Mehmet Han’ın bize armağanı bu aziz şehrin idaresinde söz, karar ve yetki sahibi olacak, öyle mi?

Bu millet, bu ümmet nasıl hazmedecek bunu?

Hani “beka sorunu” vardı? İşte size en büyüğü! Bekaa Vadisi (şimdi de Rojava’nın özerkliği, federasyonu ve hatta bağımsızlığı) bile bu kadar tehlikeli olmamıştır! İstanbul mühim.

Kardeşyan diyorum ama aldanmayın…

Adındaki “kardeş” kimseyi yanıltmasın; o olsa olsa “düşmanyan” olur!

Yetmezmiş gibi bir de zenginlerden, milyarderlerden yüzde 2 daha fazla vergi alacakmış!

Dile kolay: Asgari ücretlinin yüzde 2’siyle milyarderin yüzde 2’si bir mi? Bu olsa olsa diktatörlükte olur! Demokrasi dedikleri buysa, aman eksik olsun!

Zaten demokrasinin nasıl bir şey olduğunu bilen ve hatırlayan mı var?

Dahası var: Bu “komünist” Hristiyan başkan, toplanan parayla toplu taşımayı ücretsiz yapacakmış.

Düşünün… İnsanlar işe bedava gidip gelecek!

Bunca taksici, dolmuşçu, otobüsçü patronu/esnafı/çalışanı düpedüz açlığa, yoksulluğa, sefalete mahkûm etmek değil de nedir!

Trump’ın “komünist” derken ne kadar haklı olduğunu şimdi anladınız mı?

“Hiçbir şey olmadıysa mutlaka bir şeyler olmuştur” diyenler Amerika’da yok mu?

New York’un su faturalarını Hamas militanlarının toplayacağı neden akıllara gelmez. Gelip de söyleyenlere New York’lu seçmen neden itibar etmez!

Bitmedi! Kentteki saatlik asgari ücreti 30 dolara çıkaracakmış. Olacak iş mi şimdi bu?

Sekiz saat çarpı 30 dolar… Bir dolar kırk küsur lira… Ayda eder…

Aman, kafam karıştı!

{ "vars": { "account": "G-Z64XNY337Y" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }