Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu, yaz aylarında artan sıcaklıkların insan sağlığı üzerindeki etkilerine karşı önemli uyarılarda bulundu.
Sıcak çarpmasının baygınlıktan komaya varan ciddi sonuçlar doğurabileceğini belirten Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu, terin silinmemesi, serin ve gölgeli alanlarda kalınması, bol su içilmesi, ılık duş tercih edilmesi, yaşlılar ve kronik hastalığı olanların dikkatli olması, plajlarda boğulma riskine karşı tedbir alınması ve halsizlik ya da bilinç değişikliği durumlarında mutlaka sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğini vurguluyor.
Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu'nun uyarıları ve önerileri şu şekilde:
Sıcak Çarpması Nedir?
Dilimizde “sıcak çarpması” terimi, topluca sıcakla ilgili tüm rahatsızlıkları içine alan bir tanım olarak kullanılmaktadır. Ancak bilimsel karşılığı tam olarak böyle değildir.
Sıcaklık baygınlığı (heat syncope) en hafif durumdur. Yaşamsal bulgularda önemli bir değişiklik veya bilinç kaybı olmaz. İlk belirtiler kendini kötü hissetme, baygınlık hissi, dilin kuruması ve susamadır. Hastayı serin bir ortama almak, pasif soğutma yapmak ve bilinci yerinde olan hastalara ağızdan sıvı verilmesi uygun olur. Özel bir sıvı aramaya gerek yoktur; şekersiz herhangi bir sıvı uygun olacaktır.
Bir üst aşama olan sıcak bitkinliği (heat exhaustion) ise yüksek çevresel sıcaklığa maruz kalma veya aşırı egzersizin neden olduğu hafif-orta düzey hiperterminin sonucunda oluşur. Sıcak bitkinliği semptomları arasında aşırı susuzluk, güçsüzlük, huzursuzluk, anksiyete, sersemlik ve senkop yer alır. Vücut sıcaklığı normal ya da >37°C olabilir. Hastaneye gidilmesinde yarar vardır. Tedavide hasta serin bir yere alınıp yatırılmalı ve damar yolu ile izotonik veya hipertonik sıvı uygulamasına başlanmalıdır. Bilinci yerinde olanlarda hâlâ ağızdan sıvı içirilebilir; bu işlem damar yolu kadar etkili olmasa da pratikte tedaviyi başlatmış olacaktır.
Sıcak çarpması (heatstroke) ise en tehlikeli durumdur. Vücut sıcaklığı termometre ile >40°C görülür. Bilinç bozukluğu, nöbet, koma, taşikardi, sık nefes alma (taşipne) ve hipertansiyon saptanabilir. Mutlaka 112 çağrısı yapılıp hastaneye gidilmeli ve gerekli tedavi başlanmalıdır. Yaşlı ve riskli bireylerde, ek hastalıkları olanlarda kalp krizi ve beyin damar hastalıkları gibi komplikasyonlar araştırılır ve tedavi buna göre düzenlenir.
Aşırı Sıcaklarda Dışarıda Çalışmak Zorunda Kalanlar Nelere Dikkat Etmeli?
Önceki soruda ipuçları verildiği gibi, serin yerlerin ve gölgelerin olabildiğince tercih edilmesi, düzenli sıvı alımı ve dinlenme periyotlarının ayarlanması önemlidir. Uygun ortam varsa ara ara duş alınması çok yararlı olacaktır. Direkt güneş altında kalma süresi mümkün olduğunca azaltılmalıdır. Baygınlık hissi veya aşırı halsizlik durumunda yardım istemekten çekinilmemeli ve serin bir ortama geçilmelidir.
Fırın işçileri, yazın plajlarda çalışanlar gibi sıcaktan kaçamayan gruplarda, su kaybı nedeniyle böbrek taşları gibi meslek hastalıklarının oldukça fazla olduğu unutulmamalıdır. Bu yüksek riskli gruplarda, susama beklenmeden fazla miktarda sıvı alınmalıdır.
En Çok Hangi Yaş Grubu Etkileniyor?
Uç yaşlar; yani bebekler, küçük çocuklar ve yaşlılar; kalp, tansiyon hastaları; özel gereksinimli bireyler; yalnız yaşayanlar; epilepsi (sara), diyabet gibi başkalarının yardımına ihtiyaç duyabilecek hastalıklara sahip bireylerde risk çok daha yüksektir.
Evde Kalan Vatandaşlar Ev İçinde Nasıl Serinlemeli?
En kritik konu, ülkemizde kültürel olarak çok gelişmemiş olan hidrasyondur. Yeterli hacimde sıvı alıp idrarımızı neredeyse su rengi (renksiz) tutabilirsek böbreklerimizi, tansiyonumuzu, kalbimizi sağlıklı şekilde korumuş oluruz.
Anahtar nokta olabildiğince su içmektir. Genellikle sıcak coğrafyalarda 2,5–3 L civarında bazal alım gerekliliği için nirengi noktasıdır. Bunun üzerine, aşırı sıcak ve terleme nedeniyle oluşan kayıplar da eklenmelidir. Ortalama 5–6 L sıvı alımı, yetişkin için genellikle uygundur.
Sıvının ne olduğu burada çok önemli değildir ancak bu sıvıları çoğunlukla çay-kahve olarak tüketiyorsanız biraz daha fazla içmeniz gerekir çünkü bu içeceklerin idrar söktürücü etkisi vardır. Sadece su alımı, sodyum, potasyum, kalsiyum ve magnezyum gibi elementlerin eksikliğine yol açabilir. Bu durum, maden suyu ve soda gibi içeceklerle dengelenebilir. Kullanılan ticari suların içeriklerine bakılarak, dengeli mineral içerenler tercih edilmelidir.
Tuz kaybı düşüncesiyle fazladan tuz alınması önerilmez. Sebze-meyve tüketimi bu konuda yeterlidir çünkü bu besinlerde yeterince tuz bulunur.
Yaşlılar ve değişik ilaçlar kullanan kırılgan bireyler özellikle dikkatli olmalıdır. Çünkü idrar söktürücüler zaten sıvı azlığına yol açabilir. Ayrıca sıcak çarpmasının öncü belirtisi olan taşikardi, kullanılan beta bloker veya kalsiyum kanal blokeri ilaçlar nedeniyle maskelenebilir.
Terlediğimizde Terimizi Silmeyelim mi?
Cilt vücudun en büyük organıdır. 1.70 m boyunda ve 70 kg ağırlığında bir kişinin yaklaşık 1.82 m² yüzey alanı vardır. Bu da buharlaşma ve ısı kaybı için önemli bir yüzey sağlar. Vücut sıcaklığı düşürmek için savunma mekanizması olarak terler. Her bir gram suyun buharlaşması, çevresinden 600 kalori çeker. Bu da soğuma anlamına gelir.
Terimizi sürekli silmek, vücudun kendini soğutma mekanizmasını engelleyebilir. Eğer önünüzdeki kitabın üzerine ter damlamıyor ve önemli bir toplantıda değilseniz, terinizi silmemek vücuda yardımcı olur. Hatta mümkünse ıslak bir mendil ile bazı bölgeler ıslatılarak bu etki artırılabilir.
Ancak çok sıcak hissedildiğinde soğuk duş almak yanlış olabilir. Çünkü soğuk su ile karşılaşan vücut damarlarını büzerek (vazokonstriksiyon) ısıyı dışarı atamaz hale gelir. Oysa ılık suyla duş almak, damarların açık kalmasını sağlar ve serinlemeyi sürdürür. Bu nedenle aşırı sıcaklarda birkaç saatte bir ılık duş almak rahatlatıcı olur.
Aşırı Sıcak Havada Serinlemek İçin Deniz Kenarına Gitmek Doğru mu?
Deniz kenarı birkaç açıdan avantajlıdır. Birincisi, betonla kaplı şehir merkezlerine göre daha fazla rüzgar alır ve serindir. Örneğin bir İzmirli olarak merkezde bunalırken aynı saatlerde Çeşme sahilinde üşüme hissi yaşanabilir.
İkinci avantajı, denize girme ve su sporlarına kolay erişimdir. Bu sayede vücut ısısı daha kolay düzenlenir. Ancak özellikle çocuklar, yaşlılar, epilepsililer gibi riskli gruplar boğulmalara karşı dikkatli olmalıdır.
Dip akıntıları ve girdap riski olan yerlerde denize girilmemelidir. Bu yerler, geçmiş yıllardaki boğulma istatistiklerine bakılarak belirlenebilir. Ayrıca, 15 dakikadan fazla doğrudan güneş ışığına maruz kalınmamalıdır. En sağlıklı bronzlaşma şekli, kademeli ve uzun sürede gerçekleşendir.
Ozon tabakasındaki incelme nedeniyle güneş ışığı ile cilt kanseri türleri arasındaki ilişki artık çok güçlüdür. Şapka, gözlük ve yüksek faktörlü güneş kremleri kullanılmalıdır.
"Havalar Sıcak Ondandır" Demek Yeterli mi? Hangi Aşamalarda Hastaneye Gidilmeli?
Sıcak rahatsızlıkları halsizlikten bayılmaya kadar değişebilir. Ancak sıvı kaybı ve cilt damar genişlemesi nedeniyle kan basıncı dalgalanabilir. Bu da kalp krizi, aritmi gibi ciddi sonuçlara yol açabilir. Özellikle orta yaş üstü bireylerde, diyabet, kalp ve akciğer hastalıkları olanlarda belirtiler “sıcaktan” denilerek geçiştirilmemelidir.
Kan basıncı, nabız ve bilinç değişiklikleri profesyonel destek istemek için önemli uyarı işaretleridir. Hastaneye gitmeden önce mümkünse bilinci açık hastalara ağızdan sıvı verilmesi geçici bir çözüm olarak düşünülebilir.
Özetle:
Bol su için,
Güneşte dolaşmayın,
15 dakikadan fazla doğrudan güneş ışığı altında kalmamaya çalışın,
Gece ve sabah saatlerini daha çok değerlendirin,
Sık ve ılık duş alın.
Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu
İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi
okarcioglu@gmail.com