ABD’nin arabuluculuğunda yürütülen ve 10 Mart mutabakatını hayata geçirmeyi amaçlayan Şam yönetimi ile Kuzeydoğu Suriye Yönetimi (Rojava) arasındaki görüşmeler yeniden tıkandı.
PYD Yürütme Konseyi üyesi Aldar Halil, Şam’ın hiçbir talebe yanıt vermediğini ve Kürtlere yönelik uygulamalarıyla “fiili ayrılığı teşvik ettiğini” söyledi.
“GÖRÜŞMELER TAMAMEN DURDURULDU”
Aldar Halil, Al-Monitor’a yaptığı açıklamada, Şam’ın son temaslardan sonra bir daha dönüş yapmadığını belirtti:
“Hiçbir talep iletilmedi. Zaman kazanmaya çalışıyorlar ve imzadan kaçıyorlar.”
Halil, Şam’ın sadece temasları kesmekle kalmayıp, yolları, Kamışlı Havalimanı’nı ve kimlik bürolarını kapatarak Kürtleri yönetim dışına ittiğini savundu.
“Yeni doğanlar nüfusa kaydedilemiyor, okullar kapalı, diplomalar tanınmıyor. Bize verdikleri mesaj net: ‘Suriye’yi terk edin.’”
KOMİSYONUN İMRALI TEMASLARI SÜRECİ ETKİLİYOR
Halil, TBMM Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan’la yürüttüğü görüşmelere de işaret ederek, bu temasların Suriye’nin geleceğini doğrudan etkileyebileceğini söyledi.
T24’ten Namık Durukan’ın aktardığına göre, Al-Monitor’un haberine göre Ankara’nın Öcalan’dan iki talebi ilettiği ileri sürülüyor:
SDG’nin Suriye ordusuna katılması için çağrı yapması,
SDG’nin Arap nüfusun yoğun olduğu Deyrizor hattından çekilmesi.
ŞAM MEDYASI: “SÜRE DOLARSA ASKERİ HAREKÂT GÜNDEMDE”
Şam’a yakın medya organlarında, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi arasında imzalanan 10 Mart anlaşmasının süresinin dolması halinde Kuzeydoğu Suriye’ye yönelik askerî seçeneklerin konuşulacağı yönünde haberler yayımlanmaya başladı.
Beşar Esad yönetiminin devrilmesinin yıldönümünde meydanlara çıkan Şara’yı destekleyen HTŞ gruplarının Kürt karşıtı sert söylemleri de sahadaki gerginliği artırdı.
CEPHE HATLARINDA HAREKETLİLİK
Sahadaki kaynaklara göre Şam ile SDG arasındaki müzakerelerin tıkanması sonrasında cephe hatlarında dikkat çeken bir hareketlilik yaşanıyor:
Deyrizor ekseninde Suriye ordusuna bağlı 86. Tümenin hazırlıkları artırıldı.
Halep çevresinden Fırat’ın batısına kadar birçok noktaya takviye birlikler gönderildi.
İHA destekli özel birimlerin yeni eğitim faaliyetlerine başladığı belirtiliyor.
SDG’nin de ağır silahlı birliklerini sınır hatlarında kritik noktalara konuşlandırdığı bildiriliyor.
Mutabakat kapsamında SDG’nin ulusal orduya nasıl entegre edileceği en önemli başlık olarak öne çıkıyordu. Kürt tarafı, Suriye’nin etnik ve dini çeşitliliğine uygun yönetim biçiminin ademi merkeziyetçilik olduğunu savunuyor.
“ŞAM POZİSYONUNDAN GERİ ÇEKİLDİ”
Halil, daha önce Şara’nın SDG’nin bir tümen ve üç tugayla entegrasyonunu kabul ettiğini, iç güvenlik güçlerinin İçişleri Bakanlığı’na bağlanması ve genelkurmay başkanının Kürt olması gibi maddelerde uzlaşıldığını söyledi. Ancak Şam’ın bu pozisyonunu geri çektiğini belirtti:
“SDG’nin sadece iki özel kuvvet tugayı ve bir kadın tugayıyla sınırlı kalmasını istiyorlar.”
Bu gerilimin büyümesi üzerine Rakka ve Tabka üzerinden Kuzeydoğu’ya ulaşım kapanınca, bölgede ilaç dahil birçok temel ihtiyaçta sıkıntılar yaşanmaya başladı.
“ÖNÜMÜZDEKİ BİR AY BELİRLEYİCİ OLACAK”
Halil, bölgedeki askeri ve siyasi gelişmelerin bir ay içinde netleşeceğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Şara’nın İsrail ile olası bir anlaşma arayışında olduğuna dair iddialara da değinerek bunun Türkiye’nin etkisini sınırlayabileceğini ve Kürt yönetimine daha geniş manevra alanı sağlayabileceğini savundu.