Mevsimlik tarım işçisi çocuklar, okullarından ve hayallerinden uzakta, Ankara'nın Şereflikoçhisar ilçesindeki tarlalarda çalışıyor.
Bu çocuklar ve gençler, geleceklerinden umutsuz olduklarını ifade ediyor. Şereflikoçhisar, Ankara'nın merkezine 150 kilometre uzaklıkta bulunuyor ve aileleriyle birlikte bu ilçedeki tarlalarda güvencesiz ve zorlu koşullarda çalışan mevsimlik tarım işçisi çocuklar bulunuyor.
Sabah 6'da işe başlayan bu çocuklar ve gençler, ilkokul, lise ve üniversite çağında olmalarına rağmen geleceklerinden umutsuz olduklarını dile getiriyorlar.
ANKA Haber Ajansı'ndan Dilan Kutlu'nun aktardığına göre, Ahmet Alabaş, çocuklarını tarlada çalıştıranlardan biri ve durumu şu şekilde ifade ediyor:
"Sadece bir kız çocuğumu okutabildim. 4 yıllık üniversiteyi bitirdi ama benimle 300 liraya çapa yapıyor."
Zeynep Körpe ise 10 çocuk annesi ve ekonomik durumunun çocuklarını okutmasına izin vermediğini söylüyor.
Tarım işçisi olan Körpe, geçim sıkıntısı nedeniyle çocuklarını okula gönderemediğini dile getiriyor ve bu durumdan dolayı pişmanlık duyduğunu ifade ediyor:
“Viranşehir’den buraya geldim. Her sene gelip 5 ay kalıp geri dönüyorduk ama geçim şartları zor olduğu için bu yıl hiç dönmedim. Kış aylarında da burada çalıştım. Geçim zor. 10 çocuğa nasıl yetişeyim. Okula gidenler vardı onları da okuldan çıkardım. Çocuklarım okumadı. Benim bu oğlum ‘Anne sen beni niye okutmadın’ diyor. Sadece bir tanesini okutabildim. İki kız çocuğum evli, onlar okumadı gücüm yok. Hangi parayla okutayım. 6 ay tarlada güneşin altında… Sabahleyin erkenden kalkıp yola düşüyoruz. Karanlıkta gelip karanlıkta gidiyoruz. Hatta iki çocuğumu tarlada büyüttüm. Yaşım şimdi 46 oldu bir şey anlamadık hayatımızdan.”
Tarım işçisi Ali Körpe ise 10 çocuğundan sadece bir tanesini okutabildiğini belirtiyor ve Türkiye'nin durumundan umutlarının kalmadığını söylüyor. Adalet, hukuk ve demokrasi gibi kavramların gerçekleşmediğini dile getiriyor.
Mevcut durumdan şikayetçi olan diğer çocuklar da eğitimlerini tamamlayamadıklarını ve tarlada çalışmak zorunda olduklarını ifade ediyorlar.
Mesul Körpe, eğitim hayatını ortaokulda bıraktığını ve hep inşaatta çalıştığını söylüyor. Gurbet Alabaş ise üniversiteyi bitirdiğini ancak iş bulamadığı için tarlada çalışmak zorunda olduğunu belirtiyor.
“NE OKULUM VAR NE GENÇLİĞİM…”
Mesul Körpe 20 yaşında. Eğitim hayatını ortaokulda bırakmış. Ailesiyle birlikte soğan tarlasında çalışıyor. Körpe, “Ne okulum var ne gençliğim var. Hep inşaatta çalışıyorum” diyerek sitem ediyor.
Mesul Körpe, “10 yaşından beri buraya geldim. Ortaokulda bıraktım okulu. Mecbur kaldım, hatta sınava girdim sınavdan iyi puan da aldım. Biz normalde 6 ay çalışıp Urfa’ya gidiyorduk. Bu sene her şey pahalı olduğu için mecbur olarak burada kaldık. Babam okumama izin vermedi, mecbur kaldım tarlaya gelmek için. Ben bıraktım, kardeşlerim bıraktı” diyor.
“ÜNİVERSİTE OKUDUM AMA BURADA 300 TL’YE ÇALIŞMAK ZORUNDAYIM”
Gurbet Alabaş ise kardeşlerinin okulu bırakmak zorunda kaldığını ve kendisinin 4 yıllık üniversite okumasına rağmen mesleğini yapamadığını söylüyor.
Kendisine iş bulamadığı için ailesiyle birlikte günlük 300 lira yevmiyeyle tarlada çalışmak zorunda olduğunu ifade ediyor. Bu çocukların geleceğe dair umutları olmadığını belirtiyorlar.
Üniversiteyi bitirmiş ancak şimdi işsiz. Ailesiyle birlikte günlük 300 TL yevmiye ile sıcağın altında çalışan Gurbet şimdi 27 yaşında, derdini şöyle anlatıyor:
“Biz burada çalışıyoruz ama hiçbir şeye yetmiyor. Kardeşlerim hepsi okulu bırakmak zorunda kaldılar. Ben 4 yıllık üniversite okudum ama kendi alanımda mesleğimi yapamıyorum. Çünkü artık hep torpille işler yürüyor. 16 yıl okudum emeklerim hep çöp… Burada 300 TL’ye çalışmak zorundayım. Başarılı olmak artık bu devirde işe yaramıyor. Tarlada doğmuş insanım doğduğumdan beri tarlalardayım. Aileden 7 kişi çalışıyoruz. Günün 11 saati tarladayız. Çalışılmaktan gocunmuyorum ama kendi mesleğimi yapabildiğim bir iş isterdim.”
Melen Sercan ise “17 yaşındayım. Urfa’dan buraya çalışmaya geldim. Bundan sonra kayısıya, fındığa gideceğiz” diyor.