Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetiminin son dönemde daha fazla ABD/NATO çizgisine sarılmasını değerlendiren Siyaset Bilimci Doç. Dr. Fatih Yaşlı, Amerikancı/NATO’cu ekseni güçlendirme adımlarının Mehmet Şimşek programının sürdürülmesi için gereken dış kaynak arayışından ayrı değerlendirilemeyeceğini vurguladı.

Evrensel’den Kübra Kırımlı’nın haberine göre, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, NATO ülkelerinin dışişleri bakanları gayri resmi toplantısında konuştu.

NATO’ya 72 yıldır katkı verdiklerin kaydeden,  NATO dışişleri bakanları gayri resmi 2025 toplantısının Türkiye'de yapılacağını bildiren Fidan, özellikle Suriye’deki operasyonlarda müttefik ülkelerinden tam destek istedi.

Erdoğan yönetiminin uzun zamandır daha fazla ABD/NATO’cu çizgide politika örmeye çabalarına ilişkin Siyaset Bilimci Doç. Dr. Fatih Yaşlı sorularımızı yanıtladı.

Türkeş'ten Adalet Bakanı'na Kavala tepkisi: Sümen altı etme Türkeş'ten Adalet Bakanı'na Kavala tepkisi: Sümen altı etme

AKP’nin dış politikasına dair en yanlış okumalardan birinin, jeopolitik bir perspektiften yola çıkarak ve sadece birkaç görüngüye odaklanarak bir “eksen kayması” yaşandığı yönünde olduğunu söyleyen Yaşlı, “Bu okumaya göre Erdoğan ve AKP, Türkiye’yi Batı’dan uzaklaştırmış ve Avrasya eksenine, özellikle de Rusya’ya yakınlaştırmıştır. Oysa jeopolitik perspektifin yerini ekonomi politik aldığında bunun böyle olmadığı kolayca görülebilir. Çünkü bu perspektif bize Türkiye kapitalizminin ticaretten finansa uzanan bir genişlikte emperyalist sistemin bir parçası, üstelik bağımlı bir parçası olduğunu gösterir” dedi.

"ÇİZGİYİ AŞAN HAMLELER FİYASKO OLDU"

Emperyalizmin krizinden kaynaklı olarak atılan ve emperyalist sistemin Türkiye’ye çizdiği kırmızı çizgileri aşmaya çalışan kimi adımların bu gerçeği değiştirmeyeceğini belirten Yaşlı,  İhvan rejimlerinin hamiliğine soyunma ve “Mavi Vatan” gibi projeleri örnek verdi. Zaten bunların hepsinin fiyaskoyla sonuçlandığını dile getiren Yaşlı, “Çünkü Türkiye, AKP döneminde bırakın emperyalist sistemden uzaklaşmayı ya da bağımsızlık adına kimi adımlar atmayı, bilakis özellikle finansal düzlemde çok daha bağımlı bir ülke haline gelmiştir” dedi.

"ŞİMŞEK PROGRAMINDAN AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ"

Son dönemlerde emperyalizmle yeniden belli bir düzlemde buluşmaya yönelik arayışların da bu bağımlılık ilişkileriyle doğrudan bağlantılı olduğunu vurgulayan Yaşlı, şöyle konuştu: “Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini kabul etmesi, ABD’nin F-16 satışı kararı, Sisi ile barışma, Kalın-Fidan ikilisinin Amerikancı/NATO’cu ekseni güçlendirme hamleleri… Bunların hiçbiri Mehmet Şimşek programının sürdürülmesi için gereken dış kaynak arayışından ayrı bir şekilde değerlendirilemez. Türkiye’nin sermaye düzeni sıcak paraya muhtaçtır ve o para olmadığı sürece kendi krizini aşabilecek bir durumda değildir. Özellikle mayıs ayı içerisinde yapacağı ABD ziyaretini iple çeken Erdoğan, Batı finansal sermayesinin Türkiye’ye gelebilmesi için tavizlerin dozunu da artıracak, bağımlılık ilişkileri daha da pekişecektir. Üstelik 31 Mart seçimleri sonrası eli daha da zayıflayan ve Batı’daki ‘ülkenin mutlak hakimi’ imajı çizilen Erdoğan karşısında ABD emperyalizminin daha büyük bir taviz arayışına girmesi şaşırtıcı olmayacaktır” dedi.

Editör: Selda Manduz