Sümerler kelimenin tam anlamıyla medeniyeti icat ettiler. “Medeniyet”, Latince “şehir” anlamına gelen civitas kelimesinden türetilmiştir. Dünyanın ilk büyük şehirleri Sümerlere aittir.

Sumerliler, Mezopotamya'da yarattıkları büyük uygarlık, geliştirmiş oldukları yazı ve okul sistemi ile ölümsüz bir uygarlığın temsilcileridir. Dillerinin yaşamıyor olması, yazılarının okuma güçlülüğü ve tabletlerin kırık olması bu gerçekliği değiştirmez. Eski-Çağ tarihinde baş köşe onlara aittir. Sümeroloji bugün dünya çapında ilerleyen ve izlenen bir bilim alanıdır. Bu alanda yapılan projeler gittikçe artmakta ve yaygınlaşmakta. Sümerlerin nedense hep dinleriyle ön plana çıkarıldığı görülür, oysa onlar günümüz modern hayat biçiminin ilk örneğini sergilemiş, prototipini yaratmışlar. Gerçi, haksızlık yapmayalım, onların dinleri de bugün tek tanrılı dinlerin kitaplarının temelini ve sistematiğini oluşturur, ama onların dini Sümer uygarlığının bir parçasıdır.

Yoksa Sümerlilerin uygarlıklarını dinleri yaratmış değil. Tam tersine Arkeolojik buluntular ve yazılı belgeler onların yazıda, yüksek sanat ve kültürde, matematikte, mimaride, teknikte, sosyopolitik kurumlarda, mitolojide, bilimde, felsefede, tarihte, edebiyatta etkili olduklarını göstermektedir. Yazı, başlangıçta taşlar üzerine resim şeklinde yazılmıştır. Daha sonraları bölgede bol miktarda bulunan kil, yazı malzemesi olarak seçilmiştir. Onların yazıları çevre toplulukların yazılarının oluşmasında da etkili olmuştur. Yazının bulunuşu genel olarak MÖ 3200'lere tarihlenir ama bu tarih gittikçe geri çekiliyor, çünkü resim yazısı, tıpkı Göbekli Tepe'de gördüğümüz semboller gibi çok önceki bir zamana ait. Bu durum acaba Sümerliler tarih öncesi yaşayan başka bir halkın kültürünü mü geleceğe aktardı, “uygarlığı daha önce başkaları mı buldu” sorusunu sordur muyor değil..

Sümerliler mitolojik düşünüyorlardı. Zamanın egemen düşünüşü böyle idi. Bu kabilesel düşünüştür. Daha doğrusu mitolojik düşünce düşüncenin zayıflığından ileri gelir. Çünkü düşünen beyinleri kabile belirler. Zira ilk düşünürler'' ben felsefeciyim'' dediklerinde deli ilan edilmişlerdi ama mitolojiden de devrimci bir kopuş gerçekleştirmişlerdir. Sümerlerin, Yunanlılar gibi bilinen, ünlü bir düşünürleri yok. Ancak onlarda felsefe vardı. Felsefe ve bilim henüz mitolojiden yani dinden ayrılmamıştı. Hala dinde mitolojinin içindeydi. Farklı bir yazının konusu olsa da Sümer mitolojilerinde ''ilk varlık'' olarak Anatanrıça Tiamat vardı. Tiamat, su'dur ve her taraf su ile kaplıdır. Her şey su'dan meydana gelir. Yunan felsefesinde bunun karşılığı Thales idi. Zira Thales her şeyin sudan oluştuğu düşüncesini muhtemelen Doğu'dan alır, yani Fenike veya Sümer'den almıştır. Buralarla ticaret yapan bir insandır kendisi. Mezopotamya’da mitolojiler ve din, dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi, hayal gücünün bir ürünü olarak, doğaüstü güçlerin yorumlanmasıdır. İnsanların düş gücü bitmez tükenmezdir. İnsan akli, mantıki ve bilimsel olarak bilemediği konuları doğa-üstü güçlere adveder. Başka deyişle insan toplumsal varlığını ve kimliğini hayal dünyasında sanatsal olarak yeniden üretir, mitolojiler yaratır. Bu, bugünde böyle değil mi?

Sümer teknolojik icatlarının örnekleri arasında tekerlek, bakır, bronz, kemer, yelkenli tekneler, ay takvimleri, güneş saatleri, testereler, keskiler, çekiçler, perçinler, oraklar, çapalar, yapıştırıcı (zift), kılıçlar ve kınlar, koşum takımları, zırhlar, müzik aletleri (lir ve arp) yer alır. Savaş arabaları, fırın, güneşte kurutulmuş ve fırında pişirilmiş tuğlalar (daha fazla dayanıklılık sağlamak için samanla karıştırılmış çamurdan kerpiçler), çömlek çarkı, matbaa, sabanlar, metal pişirme kapları ve bira. Muhtemelen Sümerlerin icat ettiği ve yeterince itibar görmedikleri için kayıtlara girmemiş çok sayıda başka eşya da vardır. Temelde Sümerlerin kullandığı ve Taş Devri'nde henüz icat edilmemiş olan her şeyi kendileri icat etmek zorundaydılar. Başka bir anlatımla, dünyanın geri kalanı taş devrini yaşarken onlar uygarlığı keşfetmişlerdi.