AİHM uzmanı hukukçu Kerem Altıparmak, hükümetin Selahattin Demirtaş hakkındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) dairesi kararına yaptığı itirazın tahliye önünde engel oluşturmadığını söyledi.
Twitter hesabından açıklama yapan Altıparmak, “AİHM'in Demirtaş kararının itiraz yoluyla kesinleşmediği, o nedenle tahliye edilemeyeceği açıklaması doğru değil” dedi.
Altıparmak, “Demirtaş kararı 2020 yılında kesinleşti. Sonraki tutuklama başka bir yargılamaya dayandığı iddiası, hükümetin Demirtaş'ı serbest bırakmamak için uydurduğu bir gerekçe” ifadelerini kullandı.
AİHM’in son Daire kararının, "herkesin bildiği bu uydurmayı ayrıntılı bir şekilde incelediğini ve tükettiğini" ifade eden Altıparmak, “AİHM'in son Daire kararı, herkesin bildiği bu uydurmayı ayrıntılı bir şekilde inceliyor ve tüketiyor ve Demirtaş'ın 2020 yılından beri haksız bir şekilde özgürlüğünden mahrum bırakıldığını teyit ediyor. Ama bu kez de bu karar kesinleşmedi diye bunu uygulamama yoluna gidiliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Altıparmak şöyle devam etti:
Sözleşmeye aykırı olan bir ulusal mahkeme kararının uygulanmaya devam etmesi de, karar kesinleşmese bile, Anayasa 90. maddeye aykırı olur. Demirtaş hakkında bir kesinleşmiş Büyük Daire, bir de Daire kararı varken, istinaf mahkemesi neye göre kendi kararını AİHS'e uygun görüyor?
Karar kesin değil, o nedenle uygulanabilir de değil açıklaması dışında nasıl bir argümana yaslanıyor mahkeme? Kendisinin AİHS'i AİHM'den daha doğru yorumladığına ikna etmediği sürece, ki bu çok çok zor, tahliye yönünde verilmeyen karar açıkça Anayasayı ihlal eder.
Bu nedenle 7 Ekim 2025 tarihinde Daire kararının Büyük Daire'ye taşınması yönündeki talebin Demirtaş'ın tahliyesine ilişkin hukuki zorunluluğu ortadan kaldırdığı söylenemez. Demirtaş ve Yüksekdağ sadece siyaseten değil hukuken de hemen tahliye edilmelidir.
Demirtaş’ın avukatından Adalet Bakanlığı’nın AİHM itirazına yanıt
AİHM'İN DEMİRTAŞ KARARLARI
AİHM, Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğuna ilişkin olarak 2017'de yaptığı başvuruyu 20 Kasım 2018'de karara bağladı.
Kararda en çok dikkat çeken unsur, AİHM'in Demirtaş'ın tutukluluğunun "hukuki değil siyasi amaçlara dayandığı" sonucuna varmasıydı.
Demirtaş, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) güvenlik ve özgürlük hakkını düzenleyen 5., ifade özgürlüğüne ilişkin 10., haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlanmasıyla ilgili 18., bireysel başvurularla ilgili 34. ve Ek Protokol'ün serbest seçim hakkına ilişkin 3. maddesinin ihlal edildiği tezini işlemişti.
Mahkeme yaptığı değerlendirme sonucu Türkiye'nin 10. ve 34. maddeler dışındaki maddeleri ihlal ettiği sonucuna vardı.
AİHM, Türkiye'nin, Demirtaş'ın gözaltına alınmasının ve tutuklanmasının makul şüpheye dayandığı yönündeki tezini kabul etti.
Ancak bununla birlikte tutukluluk halinin uzatılmasına neden olan yargı kararlarında sunulan gerekçelerin, tutukluluğun devamını meşru kılacak yeterlilikte olmadığına hükmetti.
Türkiye'den, Demirtaş'ın tutukluluğunun devamını meşru kılacak yeni nedenler ya da kanıtlar ortaya atılmaması halinde tutukluluk halini sona erdirecek önlemleri mümkün olan en kısa sürede alması istendi.
AİHM'in Türkiye'nin 25 bin Euro ödemesine hükmettiği bu karar, itiraz üzerine temyiz organı olarak görev yapan ve 17 yargıçtan oluşan Büyük Daire'ye götürüldü.
Büyük Daire, 22 Aralık 2020'da açıkladığı kararında, 2018'deki kararda olduğu gibi Türkiye'nin ihlalde bulunduğuna hükmetti.
Büyük Daire kararında Türkiye'nin Demirtaş'a mahkeme masrafları dahil olmak 60 bin 400 Euro ödemesine hükmedildi.
Bu karar nihai nitelikte.
Demirtaş'ın tutukluluk haliyle ilgili bir başka dava ise 2 Mart 2020'de AİHM gündemine taşındı.
Bir önceki başvuruda olduğu gibi bu başvuruda da Türkiye'nin AİHS'in bazı maddelerini ihlal ettiği, Demirtaş'ın 20 Eylül 2019'da yeniden tutuklanması ve bu tarihten sonra tutukluluğuna temel oluşturan gerekçelerin yetersiz olduğu tezi işlendi.
AİHM, 8 Temmuz 2025'te açıkladığı kararında, Demirtaş'ın Kobani Davası bağlamında tekrar tutuklanmasını "hukuki açıdan sorunlu" buldu.
Delilleri de yetersiz bulan AİHM, iç hukuk makamlarının tutuklamaya alternatif tedbirlerin uygulanma olasılığını göz önünde bulundurmadığına dikkat çekti.
Tutuklama kararının asıl amacının "başvuru sahibinin siyasi faaliyetlerini engellemek" olduğu sonucuna varan AİHM, Demirtaş'ın tutuklanması konusunda AYM'ye yaptığı üç bireysel başvuruya ilişkin karar sürecinin uzunluğunu da ihlal olarak gördü.
AİHM, Türkiye'nin mahkeme masrafları dahil 55 bin 745 Euro tazminat ödemesine karar verdi.
Bu karara itiraz için son gün 8 Ekim'di.



