DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Cengiz Çandar, yeni bir çözüm sürecinin başlatılmasına yönelik çağrılara karşın, Erdoğan'ın rolünü hatırlatarak, “Erdoğan'ı yorumlayabildiğim, eski yıllardan tanıyabildiğim kadarıyla, sanırım Erdoğan şu seçimin sonucunu bir görelim diye bekliyor” dedi.
Rudaw'a konuşan Çandar, seçim sonraki süreç hakkında ise şu ifadeleri kullandı:
“İktidarın bir numaralı meselesi bu seçimlerden sonra yeni Anayasa yapmak olacak. Yeni anayasa teklifiyle gelecekler, yeni anayasada Kürt hakları, ana dil konusu, bütün bunların olması gerekiyor. O zaman biz DEM Parti ve Kürt hareketinin muhatap alınması da gerekiyor. Şimdi, bütün bunlar bu çözüm sürecinin tekrar canlanması ihtimalini zihinlere getiriyor ve adını saydığınız bütün isimler de o yüzden altını çize çize çağrıda bulunuyor.”
Çandar ayrıca DEM olmadan yeni anayasanın olmayacağını vurgulayarak, “Eğer anayasa yapımı, yeni anayasa gündeme gelecekse, bizsiz olamaz” cümlesini sarf etti.
Rûdaw muhabiri Absulselam Akıncı'nın DEM Parti Milletvekili Cengiz Çandar ile yaptığ
Demirtaş “DEM Parti, AK Parti'yle görüşmüyorsa hatadır, eksikliktir” demişti. Akabinde Ahmet Türk'ün “Bu sorunu çözerse Erdoğan çözer” minvalinde açıklamaları oldu. Bundan yine kısa bir süre önce Diyarbakır'da sivil toplum kuruluşları bir toplantı yaptı. Sanki kurgulanmış ve Çözüm sürecine doğru giden bir süreç var gibi bir algı var. Biz de öyle okuma yapıyoruz, yanılıyor muyuz, neler söylersiniz?
Böyle bir algı var daha ötesini de söyleyeyim; şu anda benim de dün konuşmacı olarak yer aldığım ve katıldığım İnsan Hakları Derneği'nin bu konferansına Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı bir mesaj gönderdi Edirne Cezaevi’nden. Benim konuşmamdan hemen sonra okundu, orada da sorunun muhatabının Tayyip Erdoğan olduğunu, Cumhurbaşkanı olduğunu ve Abdullah Öcalan'ın olduğunu belirttiler. Ama ilaveten sadece 2 kişinin tek başlarına çözebileceği bir sorun olmadığını, parlamentoda bütün siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin katılması gerektiğini söylediler.
Sizin sorunuzdakilerle bunu da bir arada toplarsak ve bu konferansın da “Kürt meselesinin çözümü ve Barış Konferansı” adı altında uzun zamandır ilk kez yapılan bir toplantı bu ve Türkiye'nin her yerinden hatta Avrupa'dan da katılımlar oldu. Bu, algıyı iyice güçlendiriyor; galiba bir şeyler pişiyor, bu iş olacak gibi, hazırlık gibi öyle anlaşılıyor.
Yanlış mı bu okumalar?
Ben de çok samimiyetle söyleyeyim, bende böyle bir bilgi yok. “Yani bir şey hazırlanıyor, yakında başlamak üzereymiş” gibi bir bilgi yok, bu bilgiye sahip olabileceğini düşündüğüm AK Parti'nden siyaset yapan milletvekili dostlarım, bir takım yetkililer, onlarla da görüşüyorum ben onlardan böyle bir izlenim edinmedim ama şu var: Peki, bütün bu laflar nereden çıkıyor diye, bu algı neden yaratılıyor, bunun zemini neden böyle oluşuyor diye sorarsanız, bunu şöyle açıklamak ikili açıklamak mümkün; bu sorun giderek çözümsüz haliyle kangrenleşmekte ve büyük bir çözüm isteği özellikle Kürt halkı bakımından acil olarak isteniyor.
Bu ciddi samimi bir arzu. Kürt toplumundan gelen ki Türkiye'nin çok önemli bir parçası o ve artık, yani biraz bıçak yemeye dayanmış gibi hadi hadi tekrar başlasın bu diye çözüm süreci, barış arayışı.
İkincisi bu ülkede çok yakında seçim oldu, daha bir sene bile olmadı, o seçimde iktidar değişikliği bekleniyordu. İktidar değişikliğinden sonra bu işler ele alınacak gibi bir tasavvur vardı, iktidar değişikliği olmadı, tersine iktidar daha da kendini güçlü kılmış bir şekilde ve ayrıca Tayyip Erdoğan da ikinci bir 5 yıllık yetki aldı, dolayısıyla kala kala önümüzde ne kaldı: “Bu sorun çözülecekse bu mevcut iktidar yapısıyla çözülmek durumundadır. Tayyip Erdoğan da cumhurbaşkanıdır, daha önce de bu işe girişmişti, e şimdi de onu muhatap olarak girişmek çalışmak zorundayız” diye.
Başta DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan olmak üzere neredeyse her DEM Partili siyasetçiden Erdoğan'a bir çağrı var. Erdoğan bunları izliyor, dinliyor, görüyordur. Ne düşünüyor sizce Erdoğan bu güçlü çağrılar için? Şu an MHP'yle ittifak olduğu için mümkün görmediği için sessiz kalmayı mı tercih ediyor yoksa onun da bir hazırlığı var mı?
Benim Erdoğan'ı yorumlayabildiğim eski yıllardan tanıyabildiğim kadarıyla bu soruya cevap vermek için sanırım Erdoğan şu seçimin sonucunu bir görelim diye bekliyor.
Ne olursa ne olacak?
O tartışmalı bir konu. Kimisine göre, buna Selahattin Demirtaş da dahil, ben çünkü sık sık onu gidip ziyaret ediyorum görüyorum Edirne Cezaevinde. Onu ve Selçuk Mızraklı'yla da bu konuyu şu anda konuştuğumuz konuları ben onlarla da görüşüyorum. Özellikle Tayyip Erdoğan için, bütün iktidar için ve herkes için muhalefet için de İstanbul seçimleri çok önemli.
Biz DEM Parti için ve Erdoğan için Kürt illerindeki seçimler önemli. Kürt illerini biz kazanacağız, onu biliyoruz. Önemli olan, bizim kazanacağımız mı, kazanmayacağımız mı değil; hangi oranda kazanacağız?
Skordan çok, kaç gollü bir skor geldiği mi önemli…
Aynen öyle. Yani, skor kaç gollü olacak çünkü buralarda kayyım rejimi var. Yani, kayyım rejimini tekrarlanması imkansız bir şekilde bir skor mu çıkacak?
İkincisi, İstanbul seçiminin sonucu ne olacak? Buna bakarak Tayyip Erdoğan'ın önünde 4 senesi daha var, ve en önemlisi, izleyiciler unutmasın altını önemle çizerek dikkatlerine getirmek için söyleyeyim: İktidarın bir numaralı meselesi bu seçimlerden sonra yeni Anayasa yapmak olacak.
Yeni anayasa teklifiyle gelecekler, yeni anayasada Kürt hakları, ana dil konusu, bütün bunların olması gerekiyor.
O zaman biz DEM Parti ve Kürt hareketinin muhatap alınması da gerekiyor. Şimdi, bütün bunlar bu çözüm sürecinin tekrar canlanması ihtimalini zihinlere getiriyor ve adını saydığınız bütün isimler de o yüzden altını çize çize çağrıda bulunuyor.
İstanbul seçimlerini İmamoğlu kazanırsa, bu Erdoğan için bir yenilgi mi olacak, tabiri caizse; bu Kürt meselesine bakışı noktasında tetikleyici bir unsur mu olacak?
Yani iki ayrı görüş var bu konuda. Onun için Erdoğan'ın nasıl davranacağını bilmiyoruz. Yani, varsayalım ki Erdoğan kaybetti, bu her şeyin sonu demek değil.
Erdoğan o sonucu da tekrar yorumlayıp yeni bir açılımla da Kürt meselesine el atabilir ya da kazandıktan sonra onun getireceği özgüvenle önümüzdeki dönem içinde bu sorunu da aşmam gerektir diye düşünebilir.
MHP'yle ittifakını bitirebilir mi?
Türkiye'de bir söz vardır, "olmaz olmaz" diye, olmaz olmaz. Eğer anayasa yapımı, yeni anayasa gündeme gelecekse, bizsiz olamaz. Yeni anayasa, sayısal olarak öyle çünkü.



