Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 39. Olağan Kurultayı sürecine ilişkin yeni bir gelişme yaşandı.
Aralarında eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın da bulunduğu önceki CHP kurultay delegeleri, kurultay sürecinde yapılan tüm il kongrelerinin iptali için Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurdu.
DAVA DİLEKÇESİ MAHKEMEYE SUNULDU
Lütfü Savaş ve delegelerin avukatı Onur Yusuf Üregen tarafından mahkemeye sunulan dilekçede, CHP Genel Merkez yönetiminin 38. Olağan Kurultay’da “kurultay iradesini organize biçimde ortadan kaldırdığı” iddia edildi.
Dilekçede ayrıca, bu durumun “hukuka ve kamu düzenine açıkça aykırı” olduğu ileri sürüldü.
Başvuruda, 39. Olağan Kurultay sürecinde yapılan tüm il kongrelerinin “hukuken geçersiz” olduğu savunularak, mahkemeden kongrelerin iptali istendi.
SÜREÇ CHP’DE YENİ TARTIŞMA BAŞLATABİLİR
Dava dilekçesinin kabul edilmesi ve inceleme sürecine alınması halinde, kararın CHP’nin mevcut örgüt yapısı ve delegasyon düzenini etkileyebileceği değerlendiriliyor.
CHP kaynakları, dava sürecinin “parti içi demokrasiye müdahale” olarak yorumlanabileceğini belirtirken, bazı hukukçular ise “delegelerin meşruiyeti” tartışmalarının yeniden alevlenebileceğine dikkat çekiyor.
Mevcut parti yönetiminin "hukuka aykırı yollarla yönetimi ele geçirdiği ve bu yönetimin görevde kaldığı sürece yapılacak her kurultayın "zehirli ağacın zehirli meyvesi misali sakat" olmaktan kurtulamayacağı" öne sürülen dilekçede, "mevcut yönetimin parti içi demokrasiyi ortadan kaldırdığı ve partililerin adaylık dahil tüm seçme ve seçilme haklarını engellediği" iddia edildi.
Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturmalar neticesinde düzenlenen iddianamelere ve akabinde açılan ceza davalarına dikkat çekilen dilekçede, ceza dosyalarında "Özgür Özel lehine oy kullanmaları için bir kısım delegelere maddi menfaat temin edildiği, belediye başkanlığı, meclis üyeliği adaylığı teklif ve taahhüt edildiği, ayrıca CHP'li belediyelerde işe yerleştirme vaadinde bulunulduğu" ve yüzlerce kişinin yargılandığı hatırlatıldı.
Dilekçede, "mevcut yönetimin 6 Nisan 2025'te yapılan 21. ve 21 Eylül 2025'teki 22. Olağanüstü Kurultayları'nın açılan davayı konusuz bırakmak ve "hukuka karşı hile" yoluyla yönetimi korumak amacıyla düzenlendiği" savunularak, bu nedenle söz konusu kurultayların yok hükmünde sayılması gerektiği ifade edildi.
