Tekirdağ Çorlu’da 25 kişinin hayatını kaybettiği, 328 kişinin ise yaralandığı Çorlu Tren Katliamı’nın 19. duruşması bugün Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

Duruşmada karar çıkması bekleniyordu ancak duruşma birkaç dakika içinde 25 Nisan’a ertelendi. Ertelemeye, üye hakimin izinli olması gerekçe gösterildi. Aileler mahkeme heyetini yuhalayarak tepki gösterdi, 6 yıldır adaletin gelmediğini ifade etti.

Ertelenen duruşmanın ardından davanın görüldüğü Çorlu Halk Eğitim Merkezinde açıklamalar yapıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel de bir açıklama yaptı. Açıklamaların ardından aileler tekrar kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarıyla yürüyüş yaptı.

"BİZDEN KORKUN ÇÜNKÜ SABRIMIZ KALMADI"

Duruşmanın ertelenmesinin ardından konuşan Mısra Öz, “Biz bu ülkenin yurttaşlarıyız ve ölen 25 can bu ülkenin yurttaşı. Kararı açıklayacağız diye bizi buraya davet ediyorlar, karar gününde buraya geliyoruz. Hiçbir sebep yokken, dosyaya yeni bir evrak bile girmezken, duruşmayı iki ay sonraya erteliyorlar. Neden biliyor musunuz? Hakimlerden bir tanesi bu sabah, daha bu sabah rahatsızlanıp izin almış. İnanabiliyor musunuz? Bunun için yıllardır beklediğimiz adaleti iki ay sonraya erteliyorlar” dedi.

Bugün oluşan kalabalıktan, yurttaşların ve siyasi partilerin desteklerinden korkarak kararı açıklamadıklarını ifade eden Öz, “Kararı açıklamak için seçim sonrasını bekliyorlar. Biz daha kalabalık olmak, bir arada olmak, mücadele etmek zorundayız. Çünkü ne yazık ki adalet bize hizmet etmiyor. İçerde kararı açıkladı ve gitti. İktidara da sesleniyorum buradan: Bu ülkedeki her yurttaşın saçının telinden sorumlusun. Sen oturduğun koltuktan kalkıp katliam sırasındaki müdürü tekrardan terfi verip atayamazsın. Senden güç alıyorlar” diye tepki gösterdi. Bir haftadır Oğuz Arda Sel’in trenin altından bakan fotoğraflarını paylaştığını söyleyen Öz, “Görüyorlar mı? Aynı acıları yaşasınlar, aynı sınavdan geçsinler çünkü adalet bu ülkede herkese lazım olacak. Bize acımıyorlar, bizi yalnız görüyorlar. Bizi iktidarın gücünün karşısında ezmek istiyorlar. Ezdirmeyiz kendimizi, sorumluları biliyoruz. Hiçbirinizden korkmuyorum, korkaklar 13 tane sanığa ceza veremeyen yargıçlar. Korksunlar, bizden korksunlar. Çünkü artık sabrımız kalmadı, adaleti biz mı sağlayalım? Muz cumhuriyetine çevirdiniz be ülkeyi!” diye konuştu.

ÖZEL, ERDOĞAN’A SESLENDİ: O KADAR CESURSAN GEL, YARGILANANLARIN YANINA OTUR

Mısra Öz’ün ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel konuştu. Ailelerin yakınlarını geri getirmek için değil bir faciaya engel olmak için adalet aradığını ifade eden Özel, “Bugün karar duruşması dendi. Aileler zaten buradaydılar. Geldik, duruşma salonu ağzına kadar doluydu. Köylerinden, evlerinden kalkıp yaşlı gözleriyle, bastonlarıyla, acılarıyla buraya gelip bu insanlara yoklamayı alıp ‘2 ay sonraya erteledim’ demek vicdansızlıktır, korkaklıktır” dedi.

25 Nisan’daki duruşmada daha kalabalık olma sözü veren Özel, kendisinin de burada olacağını söyledi. Özel, Recep Tayyip Erdoğan’a hitap ederek şunları söyledi: “Ben salona bugün girdim ve tarafımı belli ettim. Ben, evlatlarını kaybetmiş iki annenin arasında oturdum. Sen de 25 Nisan günü gel. Madem bu davayla bu kadar ilgilisin. Bu dava yüzünden görevden alınan genel müdürü terfi ettirerek Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğüne dört gün önce açıklıyorsun. Madem mafya filmlerindeki gibi semboller üzerinden konuşuyoruz. Sen diyorsun ya heyete, ‘Ben katilime bile sahip çıkarım. Onu sana yargılatmam. Hatta dört gün önce terfi ettiririm, tarafım’ budur diyorsun ya. Ben bugün tarafımı belli ettim. Ailelerin yanında oturdum. Eğer şu kadar cesaretin varsa, şu kadar yüzün tutuyorsa, eğer gerçekten o kadar cesursan mafya filmlerindeki mafya liderleri gibi sembollerle mesaj verme, gel, tarafını göster. Yargılananların tarafına otur. Bu katilleri savunanların tarafına otur. Yanına da yargılatmadığın TCDD Genel Müdürü’nü al, o günkü bakanı al, Binali Yıldırım’ı al; yan yana, diz dize katillerin tarafına geçin. Esas meselenin sorumluları olarak en önde oturun. Bu ailelerin gözünün içine bakın ve ‘Bizim tarafımız bu’ deyin."

"KARARI SEÇİMDEN SONRAYA KAÇIRIYORSUN"

Özel şöyle devam etti: "Eninde sonunda senden de bütün katillerden de Soma’nın katillerinden de Hendek’in katillerinden de Pamukova’nın katillerinden de Afyon patlamasının katillerinden de teker teker hesap soracağız. Bu kararın 25 Nisan’a bırakılmasındaki esas mevzuyu da biliyoruz. Kararı seçimden sonraya kaçırıyorsun.”

DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMALAR | ‘GERÇEK SORUMLULAR YARGILANMADIĞI SÜRECE ADALET RAYLARIN ALTINDA KALACAK’

Duruşma öncesi katliamda yakınlarını kaybedenler duruşmanın görüleceği salonun önüne yürüyüş gerçekleştirdi. 09.00’da Santral Durağı önünde buluşan aileler yürüyüşle Halk Eğitim Merkezine geçti. Duruşmayı izlemek üzere gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Sera Kadıgil, Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan da yürüyüşe katıldı. Halk Eğitim Merkezi önünde basın açıklaması okundu.

Basın açıklamasını aileler adına faciada hayatını kaybeden Bihter Bilgin’in annesi Zeliha Bilgin okudu. Böyle önemli bir günde aileleri yalnız bırakmadıkları için teşekkür ederek söze başlayan Bilgin, “Bu davadan anladığımız tek bir şey var: Bu ülkede gerçek adalet yok. Aileler ve avukatlar, hatta sanık avukatları dahil olmak üzere herkes üst düzeyi işaret etti. TCDD’nin eksikliklerini, yol bekçisinden tutun da iptal edilen yol bakım ihalelerini, altyapıdan bihaber personelini, müdürünü, şefini beş buçuk yıldır hep anlattık. Tüm delillere rağmen üst düzeye ulaşamadık” dedi. Bu davada gerçek olan tek şeyin üst düzey yöneticiler yargılanmadan bu davanın kapatılamayacağını ifade eden Bilgin, “Son duruşmada sanık avukatlarının sundukları itiraf olarak kabul edilip duruşma olası kastla bitirilmeliydi. Üst düzey sorumlular derhal davaya dahil edilmeliydi. Gerçek sorumlulular yargılanmadığı sürece adalet yerini bulmayacak, rayların altından çıkmayacak, siyasi gücün altında ezilmeye devam edecek” diye konuştu.

"BİLİNÇLİ TAKSİR DEĞİL OLASI KAST"

Dört gün önce zamanın bölge müdürü Veysi Kurt’un tekrar TCDD Müdürlüğüne atandığını hatırlatan Oğuz Arda Sel’in annesi Mısra Öz ise “Bunu yapan bu ülkenin iktidarıdır, Cumhurbaşkanıdır. Bunu mahkeme salonlarına getiremeyen bu adalet saraylarındaki savcılar, hakimlerdir. Bugün TCDD yöneticileri, bürokratlar bir kez olsun sorgulanmamışken bugün bu davada bizim karşımızda ceza almaları gerekliydi. Biz bunu göremedik” dedi. 6 yıldır çabalarıyla sanık sayısını 4’ten 13’e çıkardıklarını ve bu sanıkların da suçu olduğunu ifade eden Öz, bilinçli taksirle değil olası kastla cezalandırılmalarını ve sanıkların bugün duruşmadan sonra evlerine değil cezaevine gönderilmesini istedi.

"GERÇEK FAİLLER KORUNUYOR"

Beş yılı aşkın süredir devam eden davanın öncesinde kazada oğlu Oğuz Arda Sel ve babası Hakan Sel’i kaybeden Mısra Öz ve davanın avukatlarından Deniz Özen, bugünkü duruşmadan önce Evrensel’e konuştu.

5 yıldır devam eden davada aileler ve avukatlar olarak adalet aradıklarını ifade eden Deniz Özen, dosya kapsamında yalnızca en alt düzeyde sorumlu sanıkların yer aldığını, gerçek faillerin ise gizlendiğini vurguladı. Davanın sonunda ne karar çıkarsa çıksın başından beri eksik bir yargılama sürdüğünü vurgulayan Özen, “Gerçek sorumlular dosyadaki sanıklar değil, TCDD’yi bir kamu kuruluşu olmaktan çıkaran herkes. Dönemin ulaştırma bakanı, bu özelleştirme politikalarının mimarı olan AKP’nin siyasi temsilcileri yargılanmadığı sürece bu eksik bir davadır” dedi.

Sanıklar için bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya sebep olma suçundan ceza istendiğini hatırlatan Özen, “Olası kast ve bilinçli taksir suçlarının farkı sonucu öngörmeye rağmen önlemek adına bir müdahalede bulunulup bulunulmadığıdır. Biz bu durumun olası kast olduğu iddiasındayız, bunda da ısrarcıyız. Bu kaza önlenemeyecek bir kaza değildi, TCDD’nin çökertilmesiyle beraber gelmiştir. Sanıkların iç yazışmalarında da bu durumun öngörüldüğü açıktır. Ancak ‘Ne olursa olsun’ dendi” diye konuştu. Özen, çıkan karar fark etmeksizin yargılamanın yeteriz ve eksik olduğunu yineledi.

Beş buçuk yıl süren uzun duruşmalardan sonra artık karar duruşmasına gelindiğini ifade eden Mısra Öz ise, “Benim ve avukatların nazarında bu davada eksik yargılama söz konusu. Tüm deliller, raporlar TCDD’yi işaret ederken bırakın sanık olarak davaya gelmeleri, sorgulanmadılar bile. En son duruşmada en azından tanık olarak dinlenmelerini talep ettik ancak kabul edilmedi” dedi. Bu davayı gerekirse AYM’ye, AİHM’ye kadar taşıyacaklarının altını çizen Öz, görevden alınan zamanın TCDD Bölge Müdürü Veysi Kurt’un genel müdür olarak atandığını hatırlattı.

Bu durumun cezasızlık politikasının ödül olarak mevki getirdiği anlamına geldiğini söyleyen Öz, “Bu cezasızlık politikasının son bulması için davamızın peşindeyiz, pes etmiyoruz” ifadelerini kullandı. Mevcut sanıkların içerisindeki sorumlulara taksir suçundan ceza verilmesini ve bu kişilerin serbestçe evlerine gitmesinin kabul edilebilir olmadığını söyleyen Öz, “Bu kişiler tutuklu yargılanmadılar, ceza almadılar, işten uzaklaştırılmadılar. Hâlâ TCDD’ye gidiyorlar, çalışıp evlerine dönüyorlar. Öyle bir saçmalık düşünün ki yargılama süreci boyunca sanıklar tüm delillere serbestçe ulaşabildi” diye konuştu. Sanıkların olası kasttan suç alarak tutuklanmalarından başka bir kararı kabul etmeyeceklerini ifade eden Öz, “Yurttaşların güvenliği için, TCDD yönetiminin sorumsuzluğuna ödül verilmemesi için olası kasttan verilecek bir ceza bekliyoruz. Belki bir vicdana denk gelir, birisi hukukun üstünlüğünü savunmak ister ve olası kastla cezalandırır” diyerek adalet talebini tekrar etti.

NE OLMUŞTU?

Edirne Uzunköprü-İstanbul Halkalı güzergahında hareket eden 362 yolcu ve 6 personelin bulunduğu tren, 8 Temmuz 2018’de, faaliyete geçtikten 69 gün sonra raylardan çıktı. Kazada 7’si çocuk 25 kişi hayatını kaybetti, 328 kişi ise yaralandı. TCDD 1. Bölge Müdürlüğü Halkalı 14’üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü Müdürü Turgut Kurt, Çerkezköy Yol Bakım Şefliğinde çalışan Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Hat Bakım ve Onarım Memuru Celaleddin Çabuk ile Köprüler Şefi Çetin Yıldırım hakkında ‘Taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak’ suçundan 2’şer yıldan 15’er yıla kadar hapis istemiyle Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı.

TCDD 1. Bölge Müdürlüğünde görev yapan Nihat Aslan, Bakım Servis Alanlarından Sorumlu Müdür Yardımcısı Levent Meriçli, Bakım Servis Müdürü Mümin Karasu, Üst Yapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Levent Kaytan, Altyapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Nizamettin Aras, Yol Kontrolörü Burhan Ortancıl, Mühendisler Tevfik Baran Önder, Deniz Parlak ve Kubilay Başkaya hakkında da dava açıldı.

Sanıklar tutuksuz yargılanırken Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı genişletilmesine karar verdi. Başsavcılık, kazanın meydana gelmesinde hava durumunun takip edilmemesi, nedeniyle olumsuz hava koşullarında demir yolu hattının özel olarak muayene edilememesi, menfezin ve çevresindeki hat kesiminin gerekli bakımlarının, temizliğinin, yabani otla mücadelesinin yapılmaması, kaza yeri menfezinin İstanbul istikametindeki büzün tıkalı olması nedeniyle, büze gelen yağmur suyunun aradaki kanal vasıtasıyla kaza menfezine yönelmesi sebeplerinin etkili olduğunu değerlendirdi.

Mümin Karasu duruşmaya katılmadığı için hakkında yakalama emri çıkarıldı,10 Ekim günü ifade için Çorlu Adliyesine gittikten sonra tutuklanarak Çorlu Cezaevine gönderildi. Ancak mahkeme bir sonraki duruşmadan önce, 45 gün içinde Karasu’nun tutukluluğuna yapılan itirazı kabul ederek tahliye etti. Davanın 16’ncı duruşmasında, üst düzey yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunulması talep edildi ancak talep reddedildi.

SOMA, İSİAS, ÇORLU ÖRNEKLERİ: BERABER ÖLDÜR, BERABER AKLA

Kamu görevlilerinin açıkça sorumlu olduğu, sanık listelerinin ise yüksek mevkilerde bulunmayan görevlilerin bulunduğu katliamların davalarında ailelerin olası kast suç niteliğiyle yargılamanın sürdürülmesi talebi ortaklaşıyor. Olası kast ve bilinçli taksir suçlarının temel ayrımı ise şu şekilde: Olası kast, eylemin sonucu öngörülmesine rağmen ‘Olursa olsun’ motivasyonuyla sonucun kabullenilmesi; bilinçli taksir ise suçun öngörülebilen sonucunun gerçekleşmeyeceğine duyulan güvenle işlenmesi anlamına geliyor. Sonucun göz göre göre geldiği, kamu görevlilerinin doğrudan sonuçta payının olduğu ancak yargılamanın düşük cezalarla ve bilinçli taksir suçuyla devam ettiği 3 temel örnek var: Soma, İsias ve Çorlu.

301 işçinin hayatını kaybettiği Soma maden faciasında sensörlerin kazayı önceden bildirmesine rağmen çalışmaların durdurulmamasından kontrol kayıtlarının denetlenmemesine kadar ihmaller zinciri işveren ve kamu görevlilerinin el ele vermesiyle oluşturuldu. Temmuz 2018’de sonuçlanan davada 37 kişi beraat etti, 14 sanık taksirle ölüme ve yaralamaya sebebiyet vermekten ceza aldı. Soma Kömür İşletmeleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan 15 yıl hapis cezası alsa da 2019’da tahliye edildi. 2020’de Yargıtay 12. Ceza Dairesi Can Gürkan’ın da aralarında bulunduğu dört sanığa olası kastla 301 kez öldürme ve 162 kez yaralama suçundan ceza verilmesini istese de 12. Ceza Dairesinin üç üyesi değiştirildi ve sanıklar hakkında taksirle ölüme neden olmaktan ceza verilmesi talep edildi. 2021’de Ramazan Doğru, Akın Çelik, İsmail Adalı serbest bırakıldı. Ancak 9 yıl sonra 2023’te 28 kamu görevlisi hakkında soruşturma başlatıldı.

Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 72 kişinin yaşamını yitirdiği Grand Hotel İsias isimli otelde de yargılama taksirle öldürme suçundan sürdürülürken kamu görevlilerinin dosyası itirazlara rağmen ayrıldı. İsias otel davasının iddianamesinde de 2018’de otelin imar affından yararlanmasından 9 kat olarak verilen ruhsata 11 katlık bina yapılmasına kadar otel sahibi Bozkurt’tan dönemin çevre, şehircilik ve iklim değişikliği bakanına kadar uzanan bir sorumlular listesi var.

Kaynak: Evrensel