Suriye’nin Süveyda ve Dera kentlerinde Dürzi silahlı güçleri ile Arap Bedevi aşiretleri arasında başlayan Şam ordu güçlerinin müdahalesi ile çatışmalar geniş alanlara yayılırken bölgeden Lazkiye ve Tartus’ta yaşananlara benzer görüntüler gelmeye başladı.

Ölenler toplu olarak araçların kasalarında taşınırken yakalananlara işkence edildiğini gösteren görüntüler servis ediliyor.

Suriye ordusu, bölgede kontrolü sağlamak amacıyla tank ve ağır silahlarla Süveyda kent merkezine girmeye başladı. Çatışmalarda ölü ve yaralı sayısı artarken İsrail savaş uçakları da bölge üzerinde uçmaya başladı.

Arap Bedevi aşiretleri ile Dürzi silahlı grupları arasında yol kesme ve insan kaçırma olayları nedeniyle başlayan çatışmalar, kontrolden çıktı. Çatışmalar Süveyda eyaletinin yanı sıra Dera bölgesinde birçok alana sıçradı. Ağır silahların kullanıldığı çatışmalara Suriye Savunma ve İçişleri Bakanlıkları'na bağlı silahlı kuvvetlerinin de katılması ile bölgede aralarında çocukların da bulunduğu onlarca kişini hayatını kaybetti. Yaralı sayısının giderek arttığı çatışma bölgelerinden siviller tahliye ediliyor.

T24’ten Namık Durukan’ın haberine göre, Eyaletin batı kesiminde ise Bedevi aşiret grupları ile Savunma ve İçişleri Bakanlıklarına bağlı silahlı güçler ile Süveyda'dan gelen Dürzi militanlar arasında şiddetli çatışmalar da sabahın erken saatlerinden itibaren sürüyor.

ORDU GÜÇLERİ SÜVEYDA’YA GİRDİ

Suriye İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Süveyda’daki çatışmaları sona erdirmek için bakanlığa bağlı silahlı güçlerin bölgeye doğrudan müdahale başladığını açıklaması sonrası tank ve ağır silah desteğinde Şam ordu güçleri Dürzi grupların merkezi Süveyda’ya operasyon başlatıldı.

Kent merkezine giren ordu güçleri ile Dürzi silahlı güçleri arasında yer yer çatışmalar yaşanmaya başlandı.

Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin Baba, merkezi ordu güçlerinin bölgede ilerlediğini belirterek, “İçişleri ve Savunma Bakanlığı güçleri sabahın erken saatlerinden itibaren Süveyda iline girdi. İşler Cumhurbaşkanlığı’nın belirlediği vizyon çerçevesinde Suriye devleti lehine sonuçlanma yönünde ilerliyor. Süveyda’daki etkili taraflarla kurulan olumlu iletişim temelinde ildeki yayılma planı uygulamaya kondu. Kanun dışı gruplar, Süveyda’daki sivil hareketin iradesine el koymaya çalışıyor” dedi.

Baba, Süveyda’daki krizin, "ayrılıkçıların devletten kopma ısrarından kaynaklandığını" savunarak istikrarın sağlanması için devlet otoritesinin yeniden tesis edilmesinin şart olduğunu belirtti.

BENZER GÖRÜNTÜLER TEDİRGİN ETTİ

Dürziler ile Arap Bedevi aşiretleri arasında başlayan ve Şam’a bağlı ordu güçlerinin de katılımı ile Dürzi-Arap gerilimine dönüşen çatışmalar bölgede kaosu giderek derinleştirirken çatışma sahalarından, Lazkiye ve Tartus’ta kısa süre önce yaşanan katliam ve işkence görüntülerine benzer görüntüler gelmeye başladı.

Çatışma cephelerinden yakalanan ve aralarında sivillerin de bulunduğu kişilere çatışma halinde olan silahlı gruplar tarafından işkence ve kötü muamele yapıldığını gösteren çok sayıda görüntü servis edildi. Çatışmalarda yaşamlarını yitirenlerin üstü açık kamyonetlerle taşınması dikkat çeken görüntüler arasında yer aldı.

Çatışma bölgesinde kadın ve çocukların da bulunduğu siviller ise güvenli bölgelere doğru harekete geçti.

DÜRZİLERİN MANEVİ LİDERLİĞİ “ULUSLARARASI KORUMA” TALEP ETTİ

Çatışmaların bölgeye yayılması ile ölü ve yaralı sayısı giderek artarken İsrail savaş uçakları Süveyda ve Dara semalarında görüldü. Suriye TV, İsrail’e ait savaş uçaklarının çatışmaların yaşandığı bölgeler üzerinde uçuşlar gerçekleştirdiğini duyurdu.

Şam’a bağlı ordu güçlerinin Süveyda’ya girmesi sonrası Dürzilerin manevi lideri Hikmet el Hicri, yeni Suriye ordusunu “tekfirci silahlı gruplara” destek vermekle suçlayarak uluslararası koruma talebinde bulundu.

Hicri açıklamasında Şam’a bağlı askeri güçlerin bölgeye girmesine kesinlikle karşı olduklarını belirterek, “Bölgelerimize yönelik saldırılarda veya güçlerin girişini kolaylaştırmada rolü olan herkesi sorumlu tutuyoruz” dedi.

Dürzi Üniteryen Cemaati Ruhani Liderliği tarafından yapılan açıklamada ise mevcut durumun "son derece tehlikeli" hale geldiğine dikkat çekildi ve acil eyleme geçilmesi için uluslararası kurumlara çağrı yapıldı. Açıklamada, uluslararası koruma talebinin "masumların kanının bağışlanması için acil bir gereklilik" olduğu belirtilerek, uluslararası toplumun ilgili taraflarından acilen harekete geçmeleri istendi.