Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin Mardin ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyelerinin meclis açılışında İstiklal Marşı'nın okunmadığı ve bayrağın kaldırıldığı yönündeki iddia ilişkin sorduğu soruya Erdoğan, “Birliğimize ve bütünlüğümüze böylesine kışkırtıcı eylemlerle el uzatmaya kalkanlara bundan önce hukuk zemininde hangi yanıt verildiyse aynısının ortaya konması sürpriz olmaz. Buna bir defa herkesin hazır olması gerekir” dedi.

Erdoğan’ın açıklamalarına DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’ten yanıt geldi.

Artı Gerçek’ten Seda Taşkın’a konuşan Koçyiğit, iki büyükşehir ve Sur Belediyesi üzerinden yürütülen provokasyonu reddettiklerini ve kabul etmediklerini söyledi. AKP-MHP ittifakının yoklama operasyonunun Van halkının iradesine çarptığını söyleyen Koçyiğit, “İktidarın bu tutumu, Van'daki ortak mücadeleye, demokratik kurumlarının toplumsal muhalefetine, Türkiye'deki siyasi partilerin ortak tutumunu boşa çıkarmaya ve geriletmeye dönük bir hamledir” dedi

‘ÇOK BİLİNÇLİ VE ÖNCEDEN KURGULANMIŞ BİR OPERASYON İLE KARŞI KARŞIYAYIZ’

Türkiye’nin değerleri üzerinden DEM Partili belediyelere yönelik bir algı operasyonu yürütüldüğünü belirten Koçyiğit, bunun bir manipülasyon ve merkez yürütülen bir operasyonun parçası olduğunu ifade etti.

Çok bilinçli ve önceden kurgulanmış bir medya operasyonu ile karşı karşıya kaldıklarını belirten Koçyiğit, konuşmalarına şöyle devam etti:

“İki büyükşehir ve Sur Belediyesi’nin yaptığı açıklamalar ortadadır. Söylenenlerin gerçekle bağdaşmadığı çok açık ve nettir. Eski Türkiye’yi anımsatacak bayrak ve milli marş üzerinden fırtına koparıp, belediyelerimizi karalamaya çalışanların neye hizmet ettiklerini çok iyi biliyoruz. Kaybettikleri seçimin yenilgisinin acısını bizden çıkarmaya çalışıyorlar. Türkiye'nin yeniden demokrasiye rotasını kırmasını, eşit, özgür, demokratik bir ülke olmasının önüne geçmeye çalışıyorlar. Çünkü 31 Mart seçimlerinde Türkiye halkları ve Kürt halkı mevcut yönetimi kabul etmediğini, baskıyı, zoru kabul etmediğini, ortak vatanda eşit, özgür yurttaşlar olarak yaşamak istediğini çok açık ve net ortaya koydu. Bu durum da birilerinin paniğe kapılmasına sebep oldu.”

‘BU ÜLKEDE ANAYASA MI KALDI’

AKP-MHP ittifakının operasyon düğmesine bastığını belirten Koçyiğit, yeniden iktidarlarını sağlamlaştıracak bir iklim yaratmaya çalıştıklarının da altını çizdi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasa üzerinden yaptığı açıklamaları trajikomik bulduklarını belirten Koçyiğit, “Bu ülkede anayasa mı kaldı?” diye sordu ve şöyle devam etti:

“Her gün anayasayı ihlal edenler, Anayasa Mahkemesi kararlarını Can Atalay örneğinde olduğu gibi uygulamayanlar, Anayasa Mahkemesi’ne parmak sallayıp beğenmedikleri kararlar çıktığı için ‘Anayasa Mahkemesi de kapatılmalıdır’ diyenlerin, kalkıp bize anayasa üzerinden cevap vermelerini, laf söylemelerini kabul etmiyoruz. “

AKP-MHP ittifakının yoklama operasyonunun Van halkının iradesine çarptığını söyleyen Koçyiğit,

“İktidarın bu tutumu, Van'daki ortak mücadeleye, demokratik kurumlarının toplumsal muhalefetine, Türkiye'deki siyasi partilerin ortak tutumunu boşa çıkarmaya ve geriletmeye dönük bir hamledir” dedi.

‘BİR TANE DEĞİL 10 TANE MÜLKİYE MÜFETTİŞİ GÖNDERSİNLER’

İktidarın yürüttüğü algı operasyonunu Van’dan bağımsız okunamayacağını aktaran Koçyiğit, konuşmasına şöyle devam etti: “Van'da halkın iradesi gasp edilmeye çalışıldı. Ama başta Van halkı olmak üzere bütün Türkiye halkları, muhalefet partileri ve demokratik kitle örgütleri bu operasyonu geçit vermedikleri için bu durum hükümette bir acıya dönüştü. Şimdi bunun rövanşını diğer büyükşehir belediyelerimize algı operasyonları yaparak gidermeye çalışıyorlar. Bu anlamıyla ölçülmüş, biçilmiş, tartılmış toplumun nabzını ölçmeye çalışan bir operasyonla karşı karşıyayız. Bu operasyona asla geçit vermeyeceğiz. İletişim Başkanlığı'nın algı trolleriyle saldırılarına geçit vermemesi gerektiğini düşünüyoruz. İçişleri Bakanlığı, mülkiye müfettişleri görevlendirdi ve MYK açıklamamızda da söyledik ama yeniden söylemek istiyorum; buyursunlar gelsinler ama bir tane değil on tane mülkiye müfettişi göndersinler. Çünkü kayyımların bıraktığı yolsuzlukları araştırmaya bir tane mülkiye müfettişi yetmez. Onlarca mülkiye müfettişi göndermeliler ki bugünden yarına bütün o yolsuzluklar, bütün o hukuksuzluklar kayıtlara geçsin ve kayıt altına alınabilsin.”

‘HIRSIZLIKLARINI ALGI OPERASYONU İLE KAPATMAK İSTİYORLAR’

Kazandıkları belediyelerin kayyım yönetiminde olanlarının tek tek mülkiye müfettişleri ve Sayıştay incelemesi talep eder pozisyonda olduklarını belirten Koçyiğit, “Hırsızlıklarını, yolsuzluklarını, kayyım eliyle halkın kaynaklarının çalınmasının üstünü bu tarz algı operasyonları ile kapatmak istiyorlar” dedi. Kayyımlardan ve AKP’den devraldıkları belediye binalarına borçları astıklarını belirten Koçyiğit, “Halk bunları görüyor. O kentlerde hiçbir hizmet yok, taş üstüne taş koyulmamış ve bir çivi dahi çakılmamış ancak milyonlarca borç var. Bu para nereye gitti? Bu para yandaşa gitti, bu para AKP'nin teşkilatına gitti, bu paralar MHP'nin teşkilatına gitti, bu paralar başka yerlere gitti. İşte biz bunun hesabını sorduğumuz için bugün ülkenin hassasiyetleri üzerinden ya da değerleri üzerinden bir saldırı geliştirmeye çalışıyorlar” dedi.

‘HİÇ KİMSENİN TÜRKİYE’Yİ ESKİYE GÖTÜRMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ’

Yapılan algı operasyonlarının yok hükmünde olduğunu söyleyen Koçyiğit, ülkenin değerleriyle hiçbir sorunları olmayan bir parti olduklarını aktardı. Eşit, özgür ve demokratik bir ülke için mücadele veren bir parti olduklarını aktaran Koçyiğit, konuşmasını şöyle sonlandırdı:

“Belediyelerimizin bayrakla, İstiklal Marşı'yla ya da başka sembollerle asla bir sorunu olamaz. Belediye başkanlarımız halka hizmet etmeye geldiler. Halka ve en iyi hizmeti de bütün bu zor koşullara, bütün bu borç yüküne rağmen yapacaklarına inanıyoruz. Bu konuda hiç kimsenin bir şüphesi olmasın. Ama çok açık ve net söyleyelim ki kendi kayıplarının ve aynı zamanda yolsuzluklarının üstünü İstiklal Marşı'yla, bayrakla örtemeyecekler. Buna asla izin vermeyeceğiz. Gerçeği herkes biliyor, ‘kral çıplak’. Bütün Türkiye 31 Mart seçimlerinde ‘kral çıplak’ dedi, bu kadar açık ve net. 1 Nisan sonrası yeni bir Türkiye’ye uyandık. Hiç kimsenin bu yeni Türkiye'yi eskiye götürmesine de izin vermeyeceğiz. Bütün kesimlerin, bütün demokratik muhalefetin ve en başta da ana muhalefetin de o eski Türkiye'yi götürme çabalarının önüne set olması gerektiğini de ifade etmek istiyorum.

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

Irak dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, "Efendim son birkaç gündür DEM Parti'yle ilgili bir tartışma var. Mardin ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyelerinin meclis açılışında İstiklal Marşı'nın okunmadığı ve Bayrağımızın kaldırıldığı iddiaları sebebiyle İçişleri Bakanlığı zaten mülki müfettiş görevlendirdi, bu kamuoyuyla paylaşıldı. Bugün Sayın Bahçeli'nin çok sert eleştirileri vardı. Sizin değerlendirmeleriniz nedir?" sorusuna şöyle cevap verdi:

"Bu konuyu İçişleri Bakanlığımız şu anda kapsamlı bir şekilde incelemektedir. Türkiye'de hepimizi temsil eden değerler vardır. Bunları dışlamak, bunlara saygısızlık etmek, birlik ve bütünlüğümüze kastetmek anlamına gelir ve tabii ki hukuk devletinde bunun da bir karşılığı vardır. Bunları daha önce de söyledim. Teröre destek vermek, terörle müşterek hareket etmek şüphesiz ki bizim değerler silsilemize saldırıdır ve bununla ilgili olarak da Anayasanın çok açık hükümleri vardır. Türk'ü de Kürt'ü de Laz'ı da Çerkez'i de diğer gruplar da bu ülkenin hür ve eşit vatandaşlarıdır. Bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez ve yetmeyecek. Birliğimize ve bütünlüğümüze böylesine kışkırtıcı eylemlerle el uzatmaya kalkanlara bundan önce hukuk zemininde hangi yanıt verildiyse aynısının ortaya konması sürpriz olmaz. Buna bir defa herkesin hazır olması gerekir. Sayın Devlet Bahçeli’nin yapmış olduğu açıklamalar Anayasa hükmünün icrasından başka bir şey değildir. Aynı durum şu anda benim için de geçerlidir. Anayasa'nın hükümlerini kimler çiğnemeye kalkıyorsa bedelini de ödemeye hazır olmalıdır."

Editör: Selda Manduz