Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik 18 Şubat’taki operasyonlarda tutuklanan gazeteci Ercüment Akdeniz, bugün İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ikinci kez hâkim karşısına çıktı.
Akdeniz, 241 gündür tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden duruşma salonuna getirildi.
Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ndeki duruşmayı; CHP Milletvekili Utku Çakırözer, DEM Parti Milletvekilleri Meral Danış Beştaş ve Celal Fırat, TİP Milletvekili Sera Kadıgil, Sol Parti MYK Üyesi Alper Taş, EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, HDK Eş Sözcüsü Ali Kenanoğlu, İHD İstanbul Şubesi, DİSK Basın-İş, TGS ve çok sayıda gazeteci ile sivil toplum temsilcisi takip etti.
Salon kapasitesi yetersizliği nedeniyle izleyicilerin bir kısmı dışarıda kaldı.
Mahkeme heyeti, Akdeniz’in savunmasının üç avukatla sınırlandırılmasına karar verdi.
Duruşmada dinlenen ilk tanık ise dikkat çeken bir ifade verdi.
MLSA’nın aktardığına göre tanık, “Ercüment Akdeniz’i tanımıyorum. Daha önce verdiğim ifadeyi hatırlamıyorum. Suçlama konusu toplantıya da katılmadım, şahitlik etmedim,” dedi.
Gazeteci Ercüment Akdeniz, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla yargılanıyor.
Dava, HDK’ye yönelik 18 Şubat operasyonları kapsamında başlatılmıştı.
"SUÇ CEZASINI ARIYOR"
Duruşmada savunmasını yapan Akdeniz, "Kamuoyu beni gazeteci olarak tanır; haberlerim, çalışmalarım ve kitaplarımla tanınırım. Hal böyleyken silahlı örgüte üye olma suçlaması akıl dışı, eşyanın tabiatına aykırı. Hepimiz Dostoyevski’nin Suç ve Ceza romanını okuduk. Cezaevinde yeniden okudum ve şunu gördü; suç cezasını arıyor. Bu dosyada da böyle. Benim burada yargılanmam abesle iştigal" dedi.
"PARADOKS HÂLÂ DEVAM EDİYOR"
Telefon görüşmelerinin listelendiği HTS kayıtlarına göre konuştuğu kişiler arasında HDK’lı kimse olmadığını da anlatan Ercüment Akdeniz, savunmasına şöyle devam etti:
"Yazdığım kitabın kapağında yazan SDKP harflerini iddianameye MLKP olarak yazarsanız, ben burada maddi hata dışında kötü niyet ararım. Bunun gibi birçok maddi hata var. HDK’nın terör örgütü olarak suçlanması, günümüzdeki gelişmeleri göz önünde bulundurduğumuzda bir paradoks. Bu paradoks hâlâ devam ediyor.
"TBMM açılışının yapıldığı gün düzenlenen resepsiyonda HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş katıldı, sayın Cumhurbaşkanı’yla tokalaştı, herkes gülerek poz verdi. Yanlış anlaşılmasın, suçluyor değilim ama HDK’nin eş sözcüsü bu kadar üst düzey bir görüşmeye katılıyorsa ben niye burada yargılanıyorum? Bu süreç iyidir, barış iyidir, bunlar devam etsin. Ama gelinen noktada bu davayı uzatmanın da bir manası yok. Benim HDK’de hiçbir görevim olmadı."
Avukat Özcan Karakoç, "Dosyada toplanacak bir delil kalmadı" diyerek dosyanın esas hakkındaki mütalaaya gönderilmesini talep etti.
Savcı ise mütalaanın henüz hazır olmadığını belirterek, suçlamanın katalog suç kapsamında olması gerekçesiyle Ercüment Akdeniz’in tutukluluğunun devamını istedi.
TAHLİYE KARARI
Duruşmaya ara verildi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Akdeniz'in tahliyesine karar verdi. Akdeniz hakkında yurt dışına çıkış yasağı da verildi.
Duruşma 10 Şubat 2026'ya ertelendi.
İDDİANAME
7 Mayıs'ta hazırlanan iddianamede, "PKK/KCK silahlı terör örgütünün talimatı ile kurulan HDK içerisinde görev aldığı, görüş ve fikirlerini benimsediği, örgüt adına ve örgüt lehine eylem ve etkinlikler düzenlediği, örgüt hiyerarşi içerisinde hareket ettiği, PKK/KCK silahlı terör örgütünün hedef ve çıkarları doğrultusunda eylemlerinin tespit edildiği" iddiaları yer almıştı.
Ercüment Akdeniz hakkında iddianamede "Taksim Yayalaştırma ve Gezi Parkı projeleri aleyhine eyleme 29/06/2013 günü katıldığı, grupla birlikte bir düzen içerisinde hareket ettiği” denilmişti. Suçlamayla ilgili Akdeniz’in ise “Bana gösterilen fotoğraflarda işaretlenen şahıs benim. Yine şunu hatırlatmak isterim ki bahsi geçen dönemde emniyet ve yargı organlarında çok sayıda FETÖ/PDY elemanı bulunduğu için bu tespitlerin fotomontaj olma ihtimalinden şüpheleniyorum. Bana gösterdiğiniz ikinci fotoğraf Gezi eylemleri başlamadan önce barışçıl eylem hakkımızı kullanıp sanat çevreleriyle Gezi Parkına gittiğimiz ve basın açıklamasından sonra meydandan dağıldığımız güne aittir" dediği öğrenilmişti.
Ercüment Akdeniz'in basın açıklamaları ve gösteri yürüyüşlerini haberleştirmeye ilişkin yaptıkları telefon görüşmeleri, iddianamede HDK üyeliğine delil niteliğinde sunulmuştu.




