Halkların Demokratik Kongresi (HDK) soruşturması nedeniyle 22 Şubat'tan beri Marmara (Silivri) Cezaevinde tutuklu bir şekilde tutulan gazeteci Ercüment Akdeniz bugün ilk kez hakim karşısına çıktı.

"Örgüt üyeliği" iddiasıyla yargılanan Akdeniz, İstanbul 26 Ağır Ceza Mahkemes'indeki duruşmaya fiziki olarak getirildi. Ancak duruşma, başlaması gereken saatten yaklaşık 1 saat sonra başladı.

Duruşmayı takip etmek isteyen izleyiciler salona sığmadı. Mahkeme heyeti salona ayakta izleyici alınmayacağı yönündeki talimat verdi. Heyet başkanı görüşme talebinde bulunan avukatlarla görüşmedi.

MÜBAŞİR VE İZLEYİCİLER ARASINDA TARTIŞMA YAŞANDI

İzleyicilerin sanık sıralarına oturmasına izin verilmesiyle duruşma başladı. Ercüment Akdeniz alkışlarla salona alındı. Görevliler alkışla müdahale ederek tekrarlanması halinde salonun boşaltılacağını söyledi.

11.51'de heyet içeri girdi ve duruşma başladı. Akdeniz'in avukatı Özcan Yaman duruşma salonuna tüm izleyicilerin giremediğini söyledi.

"Milletvekilleri, avukatlar, uluslararası heyetler, gazeteciler dışarıda bekliyor." diyerek duruşmanın daha büyük bir salona alınmasını talep etti.

Bunun üzerine mahkeme başkanı "Duruşma aleni değil mi? Onu mu iddia ediyorsunuz" dedi.

Yaman "Duruşma aleniliği isteyen herkesin duruşmaya girebilmesidir." diye yanıtladı. Yaman devamında mahkemenin savunmayı üç avukatla sınırlandırdığını belirterek bunun usule aykırı olduğunu, dört avukatın savunma yapmak istediğini belirtti.

Ara karar kuran mahkeme heyeti duruşmanın büyük salona alınması ve savunmanın sınırlandırılmaması talebini reddetti.

Bunun üzerine dördüncü avukat, müdafii olarak salonda olduğunun zapta geçirilmesini istedi.

Fakat mahkeme başkanı "Uygulamamız böyle" diyerek savunmanın önünü kesti.

Salondan tepki yükseldi. Bunun üzerine başkan sessizlik ve sukunitin bozuşması durumunda salonu boşaltacağını söyledi. Tartışmanın ardından Ercüment Akdeniz iddianameye karşı savunma yapmaya başladı.

AKDENİZ: SUÇLAMALAR GAYET ŞİŞKİN AMA BOŞ

Akdeniz, 2010’da gazeteciliğe başladığını daha sonra EMEP'e katıldığını söyledi. EMEP'in HDK bileşeni olmasına ve ayrılmasına giden süreçten söz etti.

"İddianame haksız, yanlış ve kurgusal suçlamalarla doludur. Örgütleneme hakkım, gazetecilik yapma hakkım suçlanma konusu yapılmıştır. Hesap vermeyeceğim herhangi bir eylemin yoktur. Bizler hakikat peşinde koşan gazetecileriz. Suçlamalar gayet şişkin ama boştur" diyen Akdeniz daha sonra konuyu gözaltına alındığı güne getirdi:

“Sabah evden erken saatte çıkmıştım baskına gelen polisleri gördüm. Gözaltına aldılar. Yarım saat kadar bekletildim.

Neyi beklediğimizi sorduğumda 'Baskın saati gelince basacağız' dediler. Anahtarım var açayım dedim. Buna rağmen ellerinde levyelerle kapımı kırarak girdiler. Bir de bunu kayda aldılar. Tekrar tekrar çekim yaptılar."

EMEP'in kendisine HDK'de çalışma görevi vermediğini belirten Akdeniz "Bu suçlama torbasına niye girdim, niye atıldım bilmiyorum. Buna rağmen HDK 10 kadar kongre yapmış bir siyasi bileşendir. Ofisleri Taksim'de olan, internet ve sosyal medya adresleri aktif bir yerden bahsediyoruz. Her şeyiyle yasaklar." dedi.

Konuyu barış sürecine getirerek şöyle konuştu:

“Biz 18 Şubat’ta gözaltına alındıktan sonra ne oldu? Gözaltına alınmamızdan bir hafta sonra 27 Şubat günü İmralı’dan gelen mesaj bir heyet aracılığıyla okundu. Cengiz Çiçek de o heyetin içindeydi, kendisi bir dönem önce HDK’nin Eş Genel Sözcüsü. Esengül Demir de bizimle birlikte tutuklanmıştı, o da HDK Eş Genel Sözcüsüydü.

"PKK kendini feshetti, orada bir tören düzenlendi, o törene Türkiye’den giden siyasetçiler de vardı. HDK’nin şimdiki Eş Genel Sözcüsü Meral Danış Beştaş da vardı. Bu devletin gözetiminde bir törendi, HDK’nin şu anki sözcüsü biz cezaevindeyken Haber Türk’e canlı yayına çıktı. Devlet Bahçeli o programa doğrudan Meral Danış Beştaş’ı muhattap alarak ‘Barış tek kanatlı bir kuş değildir’ mesajını gönderdi. Böylece Beştaş ve HDK’nin temsiliyeti devletin belirli bir katında kabul görmüştür.”

EMEP'in kendisine HDK'de çalışma görevi vermediğini belirten Akdeniz "Bu suçlama torbasına niye girdim, niye atıldım bilmiyorum. Buna rağmen HDK 10 kadar kongre yapmış bir siyasi bileşendir. Ofisleri Taksim'de olan, internet ve sosyal medya adresleri aktif bir yerden bahsediyoruz. Her şeyiyle yasaklar." dedi.

Duruşma müdafi avukatların beyanıyla devam etti. Duruşma savcısı Akdeniz'in tutukluluğunun devamı yönünde mütalaa verdi.

Mahkeme ara kararını açıklamak için duruşmaya ara verdi.

Aranın ardından mahkeme heyeti Ercüment Akdeniz hakkında "tutukluluğa devam" kararı vererek duruşmayı 23 Ekim 2025'e erteledi.

Erteleme kararı Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde bulunan tanık dinlenemediği için verildi.

Salonun küçük olması nedeniyle avukatlar ve çok sayıda kişi dışarıda kaldı.

Mahkeme başkanı, Akdeniz’in avukatlarının büyük salona geçilmesi talebini kabul etmedi. Sanık avukatı sayısını da 3 ile sınırladı.

"GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR"

DİSK Basın İş Sendikası üyeleri, Akdeniz için adliye önünde basın açıklaması yaptı. "Tutuklu gazetecilere özgürlük" pankartı açan sendika üyeleri, "Özgür basın susturulamaz", "Özgür basın özgür ülke" , "Ercüment Akdeniz yalnız değildir" sloganları attı.

Aynı soruşturma kapsamında bir süre tutuklu kalan DİSK Basın İş Sendikası'ndan Elif Akgül yaptığı açıklamada Ercüment Akdeniz'in 160 gün sonra bugün ilk kez hakim karşısına çıktığını belirterek şöyle konuştu:

"Ercüment yürüttüğü gazetecilik faaliyetleri gerekçe gösterilerek tutuklandı. İddianamede haber kaynaklarıyla yaptığı görüşmeler katıldığı paneller ve toplantılar suç olarak gösterildi. Ercüment Akdeniz'in karşı karşıya olduğu durum ülkede gazeteciliğin içinde bulunduğu karanlık tabloyu bir kez daha gözler önüne seriyor. İçinde bulunduğumuz dönemde yürütülen barış arayışı ile Ercüment'in tutukluluk sebebi, baştan sona çelişmektedir. Bir yandan barış mesajları verilirken, bir yandan gazetecilere, siyasetçilere yargı eliyle sopa gösterilmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Her şeyden öte basın emekçilerinin haber verme, gerçekleri yazma görevi ve halkın haber alma hakkı siyasal iktidarın baskısıyla adım adım yok edilmek isteniyor. Bunun karşısında hakikati ve mesleki dayanışmayı sürdüreceğiz. Gazetecilik suç değildir. Gazetecilik hakikati savunmaktır. Gazetecilik halkın haber alma hakkı için yapılır. Bugün sadece Ercüment Akdeniz'i değil birçok gazeteci benzer gerekçelerle yargılanıyor ya da cezaevinde tutuluyor. Yine sendikamızın üyesi gazeteci Furkan Karabay, hiçbir somut gerekçe gösterilmeden tutuklandı ve aradan aylar geçmesine rağmen hakkında hala daha bir iddianame hazırlanmış değil."

"YAŞANAN DURUM BİR SUSTURMA OPERASYONUDUR"

Yaşanan durumun bir susturma operasyonu olduğunu belirten Akgül, "DİSK Basın İş olarak şunu açıkça söylüyoruz; Ercüment Akdeniz yalnız değildir. Furkan Karabay yalnız değildir. Hiçbir gazeteci yalnız değildir. Basın emekçileri gerçekleri yazmaktan, sormaktan, sorgulamaktan kamuoyunu bilgilendirmekten vazgeçmeyecek. Çünkü hakikat susturulamaz. Duruşmada bir gazeteci değil aynı zamanda basın özgürlüğünün yargılandığının farkındayız. Bu nedenle sadece bir dayanışma için değil, demokrasi ve özgürlük talebiyle de buradayız. Burada hem Ercüment'e hem Furkan'a ses olan bizimle dayanışmak için aramızda bulunan herkese teşekkür ediyoruz. Danışmayı büyüterek bu karanlığı parçalayacağımızı çok iyi biliyoruz. Bu memlekette basın emekçileri çaresiz ve yalnız değildir. Biz güçlüyüz. Ercüment Akdeniz serbest bırakılsın. Furkan Karabay serbest bırakılsın. Gazetecilik suç değildir. Tutuklu tüm gazeteciler serbest bırakılsın" dedi.

Basın açıklamasına DİSK Basın İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu, Ercüment Akdeniz'in avukat oğlu Umut Akdeniz, basın örgütü temsilcileri, TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ve DEM Parti Erzurum Milletvekili, HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş da katıldı.