Realizmin ustası Gustave Flaubert’in son eseri “Bilirbilmezler”, insanın bilgiyle imtihanını, cehaletin sınırlarını ve modern dünyanın akıl karmaşasını hiciv dolu bir dille anlatıyor.
Eser, “Bereketli Topraklar Üzerinde” gibi emeğin, düşüncenin ve umudun sınandığı bir yolculuk sunuyor.
FLAUBERT VE BİLİRBİLMEZLER’İN DÜNYASI
Fransız edebiyatının en büyük yazarlarından Gustave Flaubert, 1881’de yayımlanan “Bilirbilmezler” (Bouvard et Pécuchet) romanında insanın bilgiye ulaşma çabasını ironik bir biçimde ele alır.
Romanın başkahramanları, sıradan iki memur olan Bouvard ve Pécuchet, emekli olduktan sonra kırsala yerleşir ve burada kendi çabalarıyla “bilgiye ulaşma” yolculuğuna çıkarlar.
Ancak bu yolculuk, sürekli bir başarısızlık, kafa karışıklığı ve ironiyle doludur. Tarımdan felsefeye, tıptan sanata kadar her konuda kendilerini “uzman” sanan iki karakter, aslında insanlığın sonsuz bilgisizliğinin bir aynası haline gelir.

“BEREKETLİ TOPRAKLAR ÜZERİNDE” GİBİ BİR ESER
Gustave Flaubert’in “Bilirbilmezler”i, Türk edebiyatında Orhan Kemal’in “Bereketli Topraklar Üzerinde” romanıyla ruhen akraba bir eser olarak görülebilir.
Her iki roman da emeği, bilgiye ulaşma çabasını ve insanın varoluş mücadelesini işler — biri Avrupa’nın kırsalında, diğeri Türkiye’nin sanayi tarlalarında.
Flaubert, bilgiyle sınanan iki “beyaz yakalı” karakteri anlatırken; Orhan Kemal, ekmek parası uğruna çabalayan işçileri anlatır.
Ama her iki yazar da insan emeğinin, umudun ve hayal kırıklığının evrensel hikâyesini yazar.
ROMANIN TEMALARI
Bilgi ve cehalet çatışması
Bilimin yanlış anlaşılması
Aydınlanma ve başarısızlık döngüsü
Toplumun “her şeyi bilen ama hiçbir şey anlamayan” yüzü
İnsanın kendi cehaletine yabancılaşması
Flaubert’in ironik anlatımı, karakterlerin her alanda çuvallamasını bir tür entelektüel trajediye dönüştürür.
Roman, bilgi çağının öncülü olarak okunabilir; çünkü bugünün “sosyal medya uzmanlığı” ya da “her konuda fikri olan insan” hâlini 19. yüzyılda öngörür.
ESERİN DİLİ VE ÖNEMİ
“Bilirbilmezler”, Flaubert’in en çok emek verdiği, ama tamamlayamadan öldüğü eseridir.
Dili yoğun, ironik ve yer yer ansiklopedik bir tarzdadır.
Eser, modern çağın bilgi kirliliğine karşı bir uyarı niteliği taşır.
Bu yönüyle, “Bereketli Topraklar Üzerinde”deki toprak kadar verimli ama aynı zamanda zahmetli bir düşünsel alan yaratır: bilginin tarlası.
FLAUBERT’İN EDEBİYATTAKİ YERİ
Realizmin öncülerinden biri olarak kabul edilir.
“Madame Bovary” ile burjuva toplumunun ikiyüzlülüğünü,
“Bilirbilmezler” ile modern insanın yüzeyselliğini ele almıştır.
Eserleri, Tolstoy, Orhan Pamuk, James Joyce gibi pek çok yazarı derinden etkilemiştir.
Gustave Flaubert, “Bilirbilmezler” romanında insanın bilgiyle olan ilişkisini ironik bir aynada yansıtır.
Orhan Kemal’in “Bereketli Topraklar Üzerinde” eserinde olduğu gibi, burada da bir emek, umut ve hayal kırıklığı döngüsü vardır.
Her iki yazar da bize aynı gerçeği hatırlatır:
“İnsan, toprağı da bilgiyi de emekle işler; ama hiçbir zaman tam anlamıyla sahip olamaz.”





