Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Meclis’teki grup toplantısını, "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü" dolayısıyla partisinin kadın grubunda gerçekleştirdi.

2025 yılı bütçesini de eleştiren Hatimoğulları iktidara, “Yoksullukla yüzleşmekten özel olarak kaçıyorlar. Bu ne rahatlık ya, bu ne rahatlık?” diye seslendi ve “Bu yoksulluktan siz sorumlu değil misiniz? Yoksul için bütçe yapmak sorumluluğunu üzerinizden savarak kurtulacağınızı mı sanıyorsunuz. Yoksulun elinden kurtulamazsınız, açın elinden kurtulamazsınız” dedi.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bu sabah partisinin grup toplantısında "dün terörist başının uşağı olanlar şimdi Amerika'nın uşağı olmuşlar" ifadelerine tepki gösteren Hatimoğulları, "Biz çözümü içerde arıyoruz. Türkiye'de arıyoruz. Ankara'da, Amed'te görüyoruz çözümü. Eşit ve özgür bir ortamda Türkiye'de ortak bir yaşamda görüyoruz çözümü. Müzakerede görüyoruz. Müzakerenin yeri de parlamentodur diyoruz. Onurlu barış mücadelemize kimse çamur atmasın, o çamur döner size bulaşır” ifadelerini kullandı.

Son seçim anketi: İki parti arasındaki fark açılıyor Son seçim anketi: İki parti arasındaki fark açılıyor

Hatioğullları'nın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"25 Kasım 1960'ta Dominik Cumhuriyeti'nde diktatörlük tarafından katledilen Mirabal kardeşleri saygıyla anıyorum. Mirabal kardeşler öyle bir mücadele mirası bıraktılar ki bizlere; Dominik'te Rojava'ya, Şili'den Filistin'e erkek egemen kapitalist sisteme karşı özgürlük mücadelesi veriyoruz.

Selam olsun iktidarın çoklu saldırılarına karşı mücadelede en ön safta yer alan kadınlara. Selam olsun Kazdağları'nda toprağı için mücadele veren kadınlara. Kayyıma karşı mücadele eden kadınlara binlerce kez selam olsun. Özgürlükleri için, bilimsel anadilde eğitim için mücadele veren kadınlara selam olsun. Selam olsun barış mücadelesini beyaz tülbentleriyle alanlarda en saflarda mücadelesini veren Barış Annelerine, Cumartesi Annelerine.

Sadece 2024 yılında 395 kadın erkekler tarafından katledildi. Ekim ayında 48 kadın katledildi. 23 kadının ölümüyse şüpheli. Bu ölümlerin faili erkek egemen düzenin ta kendisidir.

ROJİN KABAİŞ'İN AİLESİ DE KATILDI

Rojin Kabaiş, şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Bizden Rojin'in ölümünün şüpheli olmadığına inanmamızı bekliyorlarsa yanılıyorlar. Rojin annesi ve ablası aramızda. Asla bu mücadeleyi yalnız vermeyeceksiniz, yanınızda olacağız. Dersim'de Gülistan Doku kaybedildi. Akıbeti bilinmiyor. Gülistan Doku nerede, demeye devam edeceğiz. Biz bir kişi daha eksilmek istemiyoruz. Örgütlenerek mücadele ederek bunlarla baş edebiliriz. Bunun dışında bir seçeneğimiz yoktur.

'KAYYIM KADIN DÜŞMANIDIR'

Kayyım anayasaya ve Avrupa Özerlik Şartı'na aykırıdır, yurttaşın seçme ve seçilme hakkının gaspı demektir, bir siyasi darbedir kayyım. Kayyım, Kürt düşmanıdır, kadın düşmanıdır, muhalif olan her kesimin düşmanıdır. Eş başkanlık sistemimize de bir saldırıdır da aynı zamanda. Belediyelerimizde kadın kenti olmak için attığımız adımları ortadan kaldırmak istiyorlar. İlk icraatları kadın merkezlerimizi ve daire başkanlıklarımızı kapatmak oldu. En son atanan kayyımların dabir kaç icraatından bahsedeceğim. Mardin'deki ücretsiz ulaşım için "Jin kart" uygulamasının tamamını durdurdu. 25 Kasım programlarını iptal etti. Biz kadınlar ne yaparlarsa yapsın, eşbaşkanlık, eşit temsiliyet mor çizgimizdir demeye devam edeceğiz.

İktidar merkezi bütçede toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yeniden üretiyor. 2025 bütçesinde her kadın için düşen pay 139.3 TL. Bunun neyiyle kadına karşı şiddetle mücadele edeceğiz?

YOKSULUN ELİNDEN KURTULAMAZSINIZ

Yoksullukla yüzleşmekten özel olarak kaçıyorlar. Bunlar sanki kendi sorunları değilmiş gibi davranıyorlar. Bu ne rahatlık ya, bu ne rahatlık? Bu ülkeyi kim yönetiyor? Bu yoksulluktan siz sorumlu değil misiniz? Yoksul için bütçe yapmak sorumluluğunu üzerinizden savarak kurtulacağınızı mı sanıyorsunuz. Yoksulun elinden kurtulamazsınız, açın elinden kurtulamazsınız. Evde çocuğuna bir bardak süt veremeyen annenin öfkesinden kurtulmayacaksınız.

YUH SİZE

İzmir'de 5 çocuk yanarak yaşamını kaybetti. Bu iktidar kendi sorumluluğu yokmuş gibi konuştu. Bunu magazin haberi gibi değerlendirdiler. Duygu kalmamış, vicdan kalmamış iktidarda. Kadının yaşam tarzı diyecek kadar ileriye gidebiliyor. Bu ekonomiyle açıklanamaz, neyle açıklanırmış, kadının yaşam tarzıyla. Yuh size, yuh size.

ONURLU BİR BARIŞTAN YANAYIZ

Bu ülkede ve bölgede Kürt sorunu vardır. Kürt sorunu yoktur diyenlere altını kalın kalın çizerek ifade ediyorum. Son günlerde devam eden tartışmalarda bizler bu konudaki sözümüzü her fırsatta ifade ettik. Biz DEM Parti olarak demokratik zeminde, onurlu bir barıştan yanayız. Bunun için de İmralı tecridi derhal kalkmalıdır, Sayın Öcalan özgürlüğüne kavuşmalıdır. Hem ülkemiz hem bölgemizin barışı için yapacak çok şeyi olduğunun altını ısrarla çizdik, bunu on yıllardır söylüyoruz. Son dört senedir devam eden ağırlaştırılmış tecride karşı mücadeleyi her yerde verdik, vermeye de devam edeceğiz.

BU DİL EZOP'UN LANETLİ DİLİDİR

Sarayda kulağına üfürüleni mürekkebiyle yazan, Sayın Öcalan'ın çözüm gücü ve iradesine dair fitne üretmeye çalışanlar var. DEM Parti'nin çözümden yana olmadığını söyleyenler var. Bu bize atılmış bir iftiradır. Bu fitne çabasıyla neyi amaçlıyorsunuz, kimin kelimelerini yazıyorsunuz? Bu dil nefret dilidir, bu dil Ezop'un lanetli dilidir. Kan var büyün kelimelerinin altında der Cemal Süreya. Her kelimenin altından barışın fışkırmasını istiyoruz. Bu dil çözümsüzlüğün dilidir. Çözümsüzlüğün faturasını kimse DEM Parti'ye kesemez.

BİZ ÇÖZÜMÜ İÇERDE ARIYORUZ

Çözümsüzlük peşinde koşmadık. Biz çözümü içerde arıyoruz. Türkiye'de arıyoruz. Ankara'da, Amed'te görüyoruz çözümü. Eşit ve özgür bir ortamda Türkiye'de ortak bir yaşamda görüyoruz çözümü. Müzakerede görüyoruz. Müzakerenin yeri de parlamentodur diyoruz. Onurlu barış mücadelemize kimse çamur atmasın, o çamur döner size bulaşır."

Hatimoğulları konuşmasını kadınlara 25 Kasım için alanlara çıkma çağrısı yaparak bitirdi.

Editör: Selda Manduz