Hiranur Vakfı kurucularından Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’nin 6 yaşında evlendirilmesi ve cinsel istismara maruz bırakılmasına ilişkin davanın 7. duruşmasında karar çıktı.

Davanın bugün görülen 7. duruşmasında mahkeme heyeti kararını açıkladı.

BirGün’den İlayda Kaya’nın haberine göre, baba Yusuf Ziya Gümüşel, H.K.G.'nin evlendirildiği Kadir İstekli ve anne Fatıma Gümüşel'e hapis cezası verildi.

Mahkeme, baba Yusuf Ziya Gümüşel'e 20 yıl, Kadir İstekli'ye 30 yıl, anne Fatıma Gümüşel'e ise 16 yıl 8 ay hapis cezası verilmesine hükmetti.

Tutuksuz yargılanan anne Gümüşel hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

BirGün’ün ortaya çıkardığı İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı kurucularından Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’yi 6 yaşında ‘evlendirmesi’ ve H.K.G.’nin yıllarca cinsel istismara maruz bırakılması skandalına yönelik davanın 7. duruşması bugün Kartal’daki İstanbul Anadolu Adliyesi 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Gizlilik kararı nedeniyle basına kapalı gerçekleştirilen duruşma öncesi Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, SOL Feminist Hareket ve bazı kadın örgütleri bir araya gelerek adliye önünde eylem yaptı.

"BU HEPİMİZİN DAVASI"

SOL Feminist Hareket üyeleri “Yaşamlarımızı tarikatlara teslim etmeyeceğiz. Karanlığa teslim olmayacağız” yazılı pankartı açarak, “Tarikat cemaat hepsi kapatılacak”, “H.K.G.’nin davası hepimizin davası”, “Hiçbir çocuk yalnız büyümeyecek” yazılı dövizler taşıdı. SOL Feminist Hareket’ten Esen Karaküçük, “Bugün davanın sonuncusundayız. Tarikatları destekleyenler, istismar ve cinayet davalarının üstün örtüyorlar. Bu davadan farklı bir sonuç gelmesini istiyoruz. Onları sorumluluğa davet ediyoruz. Bu toplum dinci bir kuşatmayla sarılmış durumdadır. Kız çocuklarının yalnız eğitim hakkı değil, yaşam hakları da ortadan kalkmaktadır. Kız çocuklarının ve kadınların geleceği ve tüm çocukların geleceği için H.K.G.’nin çığlığına ses vermek ve bu çığlığı duymak zorundayız. Bu gericiliği bu karanlığı bu toplum haketmiyor. Biz bu karanlığa boyun eğmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

"DİNCİ KUŞATMAYA KARŞI BURADAYIZ"

Üyeler adına konuşan Sol Feminist Hareket’ten Sarya Toprak ise, "H.K.G, H.Ş, D.Ş ve ülkenin her yerinde yüzlerce kız çocuğuna yaşatılan istismar 4 yaşındaki çocukların yaşamlarına kadar uzanıyor. Bu karanlık kuşatma tüm memleketi kuşatıyor. Laiklik kaybedilince ilk kaybeden kadınlar, kız çocukları oluyor. Aile, Anayasa tartışmaları, kadınları, kadın örgütlerini yok sayan 81 ilde örgütlenen aile çalıştayları, Adalet Bakanı’nın ‘Medeni Kanunu sil baştan ele alacağız’ açıklamasından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın ‘Süresiz nafaka kabul edilebilir değil’ açıklamalarına, ÇEDES protokolünden Milli Eğitim Bakanı’nın karma eğitim karşıtı söylemlerinden, okul öncesinde dahi mescitin zorunlu hale getirilmesi açıkça kadınların, kız çocuklarının tüm haklarına ve yaşamlarına bir tehdit anlamına geliyor. Son verilerle birlikte görüyoruz ki ülkemizde en az iki milyon kız çocuğu örgün eğitim dışında. Çocukların okul dışına çıkarılmalarını sözde önleme amaçlı yayınlanan yönetmelikle deprem bölgesinde yaşayan ve hafızlık eğitimi alan çocuklar kapsam dışı bırakıldı. Deprem bölgesinde artan yoksulluktan, depremin yaşandığı günden bugüne çözülmeyen ulaşım sorunundan ve okul yetersizliğinden kaynaklı okul çağında olan dört milyonu aşkın çocuk,yüz binlerce kız çocuğu okuldan kopma riskiyle baş başa bırakılmış durumda. Çocuklar yoksulluktan, eşitsizlikten kaynaklı okuldan da koparılarak şirketleşmiş tarikatlara, istismara, çocuk yaşta evliliklere mecbur bırakılma tehlikesiyle karşı karşıya" dedi.

Toprak şöyle devam etti:

“Yayınlanan yönetmeliklerle çocukların evlenmesi veya nişanlanması durumunda örgün eğitimden çıkarılması kararı hayata geçirildi. Çocuk evlikleri yönetmelik eliyle yasallaştırıldı. Anayasa Mahkemesinin iki ayrı kararıyla çocukların cinsel istismarı suçunda 12 yaş ara kademesi getirildi. Anayasa Mahkemesi’nin birden çok evliliği ve çocuk evliliği engellemek için ‘resmi nikah olmaksızın dini nikah yapılamaz’ kararını iptal etmesi ve müftülere nikah yetkisi vermesi, evlilik dışı çocukların annenin yaşı önemsenmeksizin zayıf bir mekanizmayla takip edilip, nüfusa geçirilmesi de bununla bağlantılıydı. Çocuk istismarının ortaya çıktığı vakaların büyük kısmı hastaneye doğum yapmak üzere gelen kız çocuklarının bildirilmesiyle ortaya çıkıyor. Tüm kamu çalışanlarının bu suçu bildirme zorunluluğu varken, sağlık çalışanlarının özel bir düzenlemeyle bildirim yükümlülüğü olmasına rağmen Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın bu bildirim yükümlülüğünü ortadan kaldırılması için çalışması, af düzenlemeleri, iyi hal indirimleri, kız çocuklarının, kadınların  yaşamlarını, haklarını 21 yıl süresince hedefe koyan siyasi iktidarın kesintisiz sürdürdüğü adımlar oldu.

Yoksulsan ve kız çocuğuysan kapitalizmin yaşattığı eşitsizlik sağ, popülist, milliyetçi, muhafazakar iktidarlar eliyle laikliğin son kırıntılarının da yok edilmesiyle kız çocukları için eğitimden kopuş, istismar, çocuk yaşta evlilik, tarikatlara mecbur bırakılmak, 4 yaşındaki çocuklara kadar uzanan bir kuşatma ile bir cenderenin kız çocuklarına, kadınlara yaşatılması oluyor. Hiranur Vakfı’nda 6 yaşında çocuğa gelinlik giydirenlerin, memleketi kuşatan bu tarikat karanlığının yargılandığı bu dava H.K.G'nin mücadelesi, biz kadınların mücadelesiyle  başladı. Tarikat karanlığına karşı yine bugün buradayız. Yaşamlarımızdan da, haklarımızdan da vazgeçmiyoruz demek için buradayız. H.K.G, H.Ş., D.Ş ve bu karanlıkla kuşatılmak istenen tüm kız çocukları, tüm kadınlar için buradayız.”

"İSTİSMARI AKLATMAYACAĞIZ"

Genç Feministler Federasyonu, Kadın Meclisleri üyeleri, TİP’li ve EMEP’li kadın üyeleri de “Erkek, aile, tarikat, cemaat istismar ediyor. Devlet istismarcıyı koruyor” pankartı açarak ortak açıklama yaptılar. Kadınlar “Çocuk istismarını aklatmayacağız” sloganı attılar. Emek Partisi (EMEP) adına konuşan Hazan İlik, “Bu ülkenin gerici karanlığa teslim edilmek istenen tüm kadınlar için buradayız. Bu ülkede iktidar mahalle aralarından üniversite kampüslerine kadar örgütleniyor. Bir kere daha söylüyoruz izin vermeyeceğiz. Karanlığın karşısında dikilecek kadınlar var ve hiçbir yere gitmiyoruz” dedi.

Kadınlar Birlikte Güçlü üyesi Cemile Baklacı da, “Erkek adalet değil, gerçek adalet istiyoruz. Bu adliye koridorlarını çok iyi biliyoruz. Kadın cinayetlerinin aklanmasını isteyenlerden bu koridorları çok iyi biliyoruz. Bu çocuk istismarında aile ve cemaatin bir suç şebekesi gibi çalıştığını biliyoruz. Takipsizlik verilen savcılar, çocuk istismarını meşrulaştırmaya çalışanlar bu suça ortak oldular. Bu suçun ortakları yargılanmalıdır” diye konuştu.

"‘KUTSAL AİLE’ ZİHNİYETİNİN SONUCU"

Türkiye İşçi Partili (TİP) kadınlar adına konuşan Filiz Yaprak ise istismarcıların en büyük cezayı alması gerektiğini belirterek şunları söyledi:

“Bugün Hiranur Vakfı’nda yaşanan çocuk istismarının dava takibi için bir kez daha Kartal Adliyesi önündeyiz. Hiranur vakfı dediğimiz sözde vakıf, AKP iktidarınca beslenen, vergilerimizin oluk oluk akıtılıdığı tarikatlardan yalnızca biri... Daha önce birçok suç örgütünde görüldüğü gibi Süleyman Soylu’yla fotoğrafları ortaya çıkan, AKP’li milletvekillerinin teşekkür paylaşımı yaptığı onlarca tarikattan biri. Davada bugün karar bekleniyor. Kapalı kapılar ardında çocukları, kadınları istismar eden ve toplumun her bir alanını bu zihniyet ile inşa etme gafletiyle tutuşanlar şimdi de faillerin cezalandırılması için yürütülen yargılamayı kapalı kapılar arkasında ilerletiyor. Mahkeme hiçbir hukuki dayanağı olmamasına rağmen davayı yani ceza vermeyi sürekli erteledi. Bizse her duruşma günü olduğu gibi yine buradayız, peşini bırakmıyoruz, bırakmayacağız! Çünkü şunu çok iyi biliyoruz, H.K.G tek kurban değil. Saray Rejimi, bu mağduriyetlere her gün yenisini ekliyor. Bir yandan okul öncesi eğitimden üniversitelere kadar bütün bir eğitim sürecinin kamusallığını tasfiye ederek çocukları tarikat okullarına ve yurtlarına mecbur ediyor. Diğer yandan da devlet okullarındaki eğitim sistemini gerici politikalarıyla adım adım dinselleştiriyor. ÇEDES adı verilen yeni ucube protokol de bu zihniyetin son hamlesidir. Saray Rejimi ve onun gerici ittifakı sürekli ailenin kutsallığından bahsediyor; bunu kadın ve LGBTİ+lara saldırmak için kullanıyor, mitingler örgütlüyor ve nefreti kurumsallaştırıyor. Hazırladıkları yasa teklifleriyle bunun çalışmasını yürütüyor. Kutsal ailelerinin bizlere vaadettiği şiddeti ise reva görüyor. Bu dava da kutsal aile zihniyetinin sonucudur. Biz kadınlar, LGBTİ+’lar birbirimize, mücadelemize güveniyoruz. Çocuk istismarcılarına, gençleri intihara sürükleyen katillere, kadın düşmanlarına karşı mücadele bizde bitmedi, bitmeyecek. Kısacası bu dava münferit bir sapığın cezalandırıldığı bir dava değil, bu ülkenin çocuklarına sistematik olarak yapılan işkencenin davasıdır.”

"ÇARE BİZİZ"

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim de dava sürecinin uzamasına tepki göstererek şu ifadeleri kullandı:

"Bu 4’üncü karar beklediğimiz duruşma. Neyi bekliyoruz? Bir çocuk 6 yaşından itibaren istismara uğruyor. Tüm gerçekler ortadayken her gün bu topraklarda çocuklar istismar ediliyorken bu davada hala karar çıkmadı. Bu davanın tüm tanıkları kadınlardır. Buradan çıkacak olan kararın peşindeyiz. Temelde bütünsel bir sorunla karşı karşıyayız. Kadınların şahitliği kabul olmaz diyorlar, ÇEDES’i öne sürüyorlar… Tüm bunlar yaşanıyorken gençlere nasıl bir ortam bıraktığını görüyoruz. Bütünlüklü bir sorunla karşı karşıyayız. Bu elbette bu mahkemelerden çıkan kararla, adaletsizlikle doğrudan bağlantılıdır. Tüm bunları değiştirmek için örgütlü bir mücadeleyi ortaya koymak zorundayız. Umutsuzluğa kapılan tüm genç arkadaşlarıma seslenmek isterim: Çare biziz. Biz bir araya gelirsek, örgütlü politik mücadele edersek bizden sonraki kuşaklar için aydınlık gelecek bırakabiliriz. İstismarcıların avukatlığını üstlenen kişi bir açıklama yapmış. ‘Bu toplumun bir realitesi var’ diyor. Büyüklerin çocukken  birbiriyle sözde nişanlandığını söylüyor. Biz bunu kabul etmiyoruz."

"ÇOCUKLAR TRAVMA YAŞIYOR"

Halkın Kurtuluş Partisi üyeleri de “HKG yıllarca yaşadıklarının bedelini her yönüyle çok ağır ödemiştir. Şimdi sıra O’na bu acıları yaşatan başta babası ve annesi olmak üzere kocası denilen şahıs ve onlara her türlü yardım ve yataklık edenlerin tamamının cezalandırılması gerekir. Aynı zamanda da davadan çıkacak kararın bu ve benzeri olaylarda emsal bir karar olması gerekir. Ülkemizde eğitim AKP'giller tarafından gericileştirilmiştir. Kız çocuklarımız eğitim hayatından koparmıştır. Okullardan alınan kız çocukları kuran kursları adı altında, tarikat evlerinde, cemaatlerde, camilerde ve yasadışı birçok kurum ve kuruluşun himayesinde hacı, hoca, şeyh, Şıh gibi kadın-çocuk düşmanı, dünyada ki tüm canlılardan farklı dördüncü tür yaratıklara emanet edilmiştir. Çocuklarımız bu yılan yuvası yerlerde hem fiziksel hem de ruhsal açıdan travmalara maruz kalıyorlar. Çocuk yaşta yapılan evlilikler nedeni ile her yıl yüzlerce kız çocuğu en temel haklarından biri olan eğitimden ve iş yaşamından koparılıyorlar. Yine çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları daha fazla şiddete uğruyor. H.K.G. de ne yazık ki tüm bunları yaşamış bir kadın. Biz, kadınlar hayatın her alanında var olsun, çalışsın üretsinler diye mücadele etmeye devam edeceğiz” dediler.

KARAR YEDİNCİ DURUŞMADA ÇIKTI

Davanın bugün görülen 7. duruşmasında mahkeme heyeti kararını açıkladı. Baba Yusuf Ziya Gümüşel, H.K.G.'nin evlendirildiği Kadir İstekli ve anne Fatıma Gümüşel'e hapis cezası verildi.

Mahkeme, baba Yusuf Ziya Gümüşel'e 20 yıl, Kadir İstekli'ye 30 yıl, anne Fatıma Gümüşel'e ise 16 yıl 8 ay hapis cezası verilmesine hükmetti.

Tutuksuz yargılanan anne Gümüşel hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

NE OLMUŞTU?

Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in, kızı H.K.G'yi 6 yaşındayken Kadir İstekli’yle evlendirdiğine dair haber ilk olarak 3 Aralık'ta BirGün gazetesinde Timur Soykan'un imzasıyla yayımlanmıştı. Haberin ardından olayla ilgili Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştı. Yayın yasağı getirilen davanın 6’ncı duruşmasında dosyadan çekilen Kadir İstekli’nin avukatının yerine gelen yeni avukat, savcılık mütalaasına ve dosya esasına dair savunma için ek süre talep etmiş, duruşma iki hafta ertelenmişti. Yayın yasağı olan davada, Kadir İstekli “cinsel istismar ve cinsel saldırı” suçlarından 67 yıl 10 ay 15 güne kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Baba Yusuf Ziya Gümüşel ve anne Fatıma Gümüşel hakkında ise “zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı” suçundan 22 yıl 6 aya kadar ceza isteniyor.

Editör: Selda Manduz