8 yaşındaki Narin Güran'ın 19 gün sonra cansız bedeninin bulunması üzerine pek çok kentte eylem düzenleniyor.

ADANA

Narin Güran’ın öldürülmesinin ardından Adana Kadın Platformu’nun çağrısıyla İnönü Parkı’nda bir araya gelen yurttaşlar, Atatürk Parkı’na yürüyerek adalet talep etti.

Katillerin yargılanmasını isteyen protestocular, cinayetin arkasındaki toplumsal düzene de dikkat çekti. Yurttaşlar, “Narin’in Katledilme Sürecindeki Tüm Sorumlular Yargılansın” pankartı arkasında yürüyüşe geçti. “Kutsal Aile Değil, Güvenli Ortam”, “Artık Yeter, Cezasızlığa Son” dövizleri taşıyan yurttaşlar sık sık “Koruma, Aklama, Yargıla”, “Narin’in Hesabı Sorulacak” ve “Kadın Cinayetleri, Çocuk Cinayetleri Politiktir” sloganları atıldı. Çevredeki yurttaşlar da eyleme alkışlarla destek verdi.

"TÜRKİYE, KAYIP ÇOCUKLAR ÜLKESİ OLMA GERÇEĞİNİ GİZLİYOR"

Yürüyüşün ardından Atatürk Parkı’nda toplanan grup adına basın açıklamasını Belgin Işık okudu. Işık, Türkiye'nin çocuk hakları ihlallerine dikkat çekerek şunları söyledi: “Biliyoruz ki Narin ilk değil. Türkiye, kayıp çocuk vakalarında dünyada ilk sıralarda. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 2008-2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuk kayboldu. Ancak 2016’dan itibaren bu verilerin açıklanması durduruldu. Türkiye’nin kayıp çocuklar ülkesi olduğu gerçeği, veriler açıklanmayarak gizlenmek isteniyor.”

"AİLE, ŞİDDETİN GİZLENME MERKEZİ HALİNE GELDİ"

Açıklamada, iktidarın aileyi güçlendirme politikalarına karşı eleştiriler yönelten Işık, kadın ve çocukların aile içinde şiddete maruz kaldığını belirterek, “Aile içinde şüpheli kadın ölümleri, çocuk istismarı, erkek şiddeti ve kadın emeği sömürüsü hızla artıyor. Tüm bu şiddet türleri, aile denilen dört duvarın arasında gizlenmek isteniyor,” dedi. Narin Güran’ın cenazesinde tabutuna gelinlik örtülmesini de eleştiren Işık, “Karanlık, çağ dışı zihniyetinizi; kadınları ve çocukları, adına aile dediğiniz, şiddeti yeniden üretme ve gizleme merkezi olarak kullandığınız kurumlarınıza hapsetmenizi kabul etmiyoruz” diye konuştu.

"CEZASIZLIK POLİTİKALARINDAN VAZGEÇİN!"

Açıklamada İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ve 6284 Sayılı Yasa’nın uygulanmamasının, kadın ve çocuk cinayetlerinin önünü açtığı vurgulandı. Faillerin cezalandırılmadığını belirten Işık, “Faillere ödül gibi cezalar veren, soruşturmaları etkin şekilde yürütmeyen erkek adaletin tüm temsilcileri bu cinayetten sorumludur” dedi.

“HUKUK DEVREYE GİRENE KADAR MÜCADELEMİZ SÜRECEK”

İşlenen cinayetlerde cezasızlık politikalarına son verilmesi çağrısında bulunan Işık, hukukun etkin bir şekilde işlemesi gerektiğini vurguladı. Işık, “Narin’in katledilmesi sürecindeki bütün sorumlular ortaya çıkarılana kadar ve çocuklarımızın güvenle yaşayacağı ortamlar yaratılana kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Kayseri Kadın Platformu, Diyarbakır’da katledilen Narin Güran için basın açıklaması gerçekleştirdi. “Çocuklarımızın geleceğini size teslim etmeyeceğiz” diyerek öfkesini dile getiren kadınlar, Narin için Adalet istedi.

Kayseri Kadın Platformu adına açıklamayı okuyan Av. Eylem Sarıoğlu, “Diyarbakır’da 19 gündür kayıp olan 8 yaşındaki Narin Güran’ın cansız bedeni evlerinin yakınındaki derede bulundu. Üzgünüz, öfkeliyiz ama Narin için susmuyoruz, Narin için gerçek adalet istiyoruz. Yeni Narin’ler olmasın diye buradan haykırıyoruz: tüm sorumluların, katillerin peşini bırakmayacağız” dedi.

“ÇOCUKLARIMIZI, GELECEĞİMİZİ SİZE TESLİM ETMEYECEĞİZ”

Narin’in 19 günlük kayıp sürecinde ve öncesinde başına neler geldiğinin bütün yönleriyle açığa çıkarılması gerektğine değinen Sarıoğlu, “Bizlere televizyonlarda, gazetelerde boy boy 'Narin’e çok yaklaştık', 'şöyle oldu, böyle oldu' diye bir sürü savsata izlettirildi. Oysa Narin’in cansız bedeni 19 gün sonra evine yakın bir derede bulundu. 19 gün boyunca ne yapıldı? Yetkililer o dereye hiç bakmamış mıydı? Bu gerçeklikten uzak 'bulundu' mesajlarını kabul etmiyoruz. Narin’in ölümüne neden olan akrabaları başta olmak üzere, sonrasında katillere yardım eden, koruyan, olayın açıklanmasını engelleyen kim varsa hepsinin yargılanması ve varsa siyasi bağlantılarının açığa çıkarılması gerektiğini ifade ediyoruz” diye konuştu.

Açıklamaya devam eden Sarıoğlu, “Çocuklar öldürülmesin diye, çocukları koruyacak mekanizmaların oluşturulması, etkin şekilde işletilmesi, çocukların güvenle büyüyebileceği bir yaşam için mücadeleyi sürdüreceğiz. Narin’in öldürülmesinde tüm sorumluların ortaya çıkarılması, cezalandırılması için sürecin takipçisi olacağız, tüm Kayseri halkınıda sürecin takipçisi olmaya devam ediyoruz. Çocuklarımızı, geleceğimizi size teslim etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

ELAZIĞ

Diyarbakır'da 8 yaşında Narin Güran'ın ölümü üzerine Elazığ Kadın Platformu'nun çağrısıyla Hozat garajında basın açıklaması gerçekleştirildi.

Açıklamayı Elazığ Kadın Platformu adına okuyan Dilan Gültekin "Bu ülkede kötülük  bir çocuğu öldürüp çuvala koyacak düzeye ulaştı" dedi.

Gültekin "Devlet, aile kutsaldır dedikçe kadınlar ölüyor, devlet aileyi korudukça çocuklar ölüyor. Narin'in ölümüne dair her süreci takip edeceğiz, gizlenen saklanan bir şey kalmamasını sağlayacağız" dedi.

Narin Güran için bir araya gelen kitle sık sık "Narin için adalet" sloganları attı.

ANTEP

Gaziantep Demokratik Kadın Platformu'nun çağrısıyla Balıklı meydanında açıklama düzenlendi.

Gaziantep Demokratik Kadın Platformu adına söz alan Gülfidan Özpolat: "Cezasızlık politikaları nedeniyle çocuk ve kadın mezarlığına dönen ülkemizde bir kız çocuğunu daha kötülüklerden ve ölümden koruyamadık. Yine isyanımızla ve yasımızla karşınızdayız" dedi.

Açıklamanın devamında Özpolat şu ifadeleri kullandı: "TÜİK’in verilerine göre 2008 ve 2016 yılları arasında tam 104 bin 531 çocuk kayboldu ve TÜİK 2016 yılından beri, tam 8 yıldır kayıp çocuklara dair veri açıklamayı bıraktı. Kaç çocuk bulundu, kaçı hala kayıp bilmiyoruz.

"VERİLER GİZLENİYOR!"

Yine İçişleri Bakanlığı 2019 verilerine göre Türkiye’de yılda ortalama 10 bin çocuk kayboluyor. Bu da günde yaklaşık 32 çocuğun kaybolduğu anlamına geliyor.

Yine ulaşılabilir TÜİK verilerine göre 2010-2014 yılları arasında mağdur çocuk oranının yüzde 76 artış gösterdiği görülüyor. Çocukların yaşadıkları kayıp, şiddet ve taciz gibi mağduriyetin faillerine baktığımızda, failler arasında ebeveynlerin, yakın akrabaların ve ya ailenin yakın tanıdıklarının önemli bir oranı oluşturduğunu görüyoruz.

"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NE YENİDEN İMZACI OLMAYI TALEP EDİYORUZ"

İstanbul Sözleşmesi ile birlikte imzalanan, ‘Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Lanzarote Sözleşmesi’nin etkin şekilde uygulanmasını, ayrıca İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden imzacı olunarak gereğinin yerine getirilmesini talep ediyoruz

Biz kadınlar; Narin’e ne olduğu açığa çıkarılıp sorumlular yargı önünde gereken cezayı alana kadar, kaybolan binlerce çocuğa gerçekte ne olduğunu öğrenene kadar, depremde kaybolan çocukların akıbetine dair şeffaf bilgiler edininceye kadar, katledilen, istismara uğrayan bütün kadın ve çocukların soruşturmaları tamamlanıp failler gerekli cezaları alana kadar ve bu ülkeyi katledilen kadınlar kaybolan çocuklar ülkesi olmaktan çıkarana kadar ve çocukların hiçbir tehlike ve tehdide maruz kalmadan, gelecek kaygısı duymadan, sağlıklı ve güvenli bir ortamda çocukluklarını yaşayabilmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz"

DERSİM

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın ölümü üzerine Dersim Emek ve Demokrasi Platformu, Seyit Rıza Meydanı'nda basın açıklaması yaptı. Açıklamada tüm hakikatin açığa çıkarılması gerektiği belirtildi.

'GÜLİSTAN'IN SORUŞTURMA SÜRECİ DE BENZER ŞEKİLDE İLERLEDİ'

Açıklamada platform adına konuşan SES Şube Eş Başkanı Serap Kahraman, ilk günden Narin'in cesedinin bulunduğu güne kadar çokça ihmalin olduğunu belirtip, "Bu noktada, hatırlatmak isteriz ki 5 Ocak 2020 tarihinde Dersim'de kaybolan Gülistan Doku hâlâ bulunamamıştır. Gülistan'ın kaybolmasıyla ilgili soruşturma süreci de benzer bir şekilde, ihmallerle ve çelişkilerle dolu ilerlemiş, devletin failleri koruma politikası bir kez daha gözler önüne serilmiştir" diye konuştu.

'HER GÜN ORTALAMA 32 ÇOCUK KAYBOLUYOR'

Türkiye'de her gün ortalama 32 çocuğun kaybolduğunu ancak bu çocukların akıbetlerinin yeterince araştırılmadığını söyleyen Kahraman "TÜİK'in son 8 yıldır kayıp çocuk verilerini dahi paylaşmaması, devletin bu alandaki sorumluluktan kaçındığını göstermektedir" dedi.

'GÜVENLİ BİR DÜNYA KURMA MÜCADELESİNE DEVAM EDECEĞİZ'

Narin'in ölümünün ve Gülistan'ın kaybolmasının, toplumu derinden sarstığını söyleyen Kahraman "Ancak bu acı olaylar karşısında susmak, sadece bir başka Narin'in, bir başka Gülistan'ın da kurban edilmesine yol açacaktır. Bizler, Dersim Emek ve Demokrasi Platformu olarak, çocuklar ve genç kadınlar için yaşanılabilir ve güvenli bir dünya kurma mücadelesine kararlılıkla devam edeceğiz" dedi.

'TÜM HAKİKAT AÇIĞA ÇIKARILMALI'

Kahraman, dosyaya dair şu talepleri sıraladı: "Narin Güran soruşturma dosyasındaki tüm hakikat açığa çıkarılmalı, sağlıklı bir soruşturma yürütülerek Narin'in katledilmesine giden süreçteki tüm ihmaller ve kasıt zincirinde yer alan kişiler hiçbir etki altında kalmadan tespit edilmeli, failler cezasız kalmamalıdır. En önemlisi de, tüm sorumlular hakkında gerekli yaptırımlar uygulanarak, kadınların ve çocukların hayatına kasteden anlayışın mahkum edilmesini sağlayacak bir yargılama sürecinin yürütülmesidir. Toplumu rahatsız eden cezasızlık algısının bertaraf edilmesini sağlayacak adımların atılmasıdır. Gülistan Doku soruşturmasının yeniden ele alınmasını, tarafsız, bağımsız ve adil bir soruşturmanın yürütülmesini ve Gülistan'ın bulunmasını istiyoruz."

ORDU

Ordu'da Kadın Platformu çağrısıyla Narin Güran için yürüyüş yapıldı. 19 Eylül Ortaokulundan başlayan yürüyüş Sırrıpaşa Caddesi'nden Köprübaşı Ceren Özdemir Meydanı'nda tamamlandı.

Kadın Platformu Donem Sözcüsü Nilgün Yılmaz açıklamasında şunları söyledi:

"ÇOCUKLARIMIZA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI SUSMUYORUZ!"

"Henüz küçücük yaşında, savunmasız bir çocuğun, Narin'in, katledilmesinden 19 gün sonra bir dereye atılmış bedenine rastladık. Bu insanlık dışı cinayet, hepimizin yüreğinde derin yaralar açtı. Türkiye’de son yıllarda artan çocuk ve kadın cinayetleri karşısında susmayacağız, susamayız!

Narin gibi daha nice çocuğumuz, bu ülkenin karanlık yüzü olan şiddetin kurbanı oldu. Onları hatırlamadan, bu mücadeleyi sürdüremeyiz.

Eylül, Leyla, Rabia Naz, Ceylin, Irmak, Özge, Müslüme... Bu isimler sadece birer sayı değil, her biri birer can, her biri yarım kalmış bir hayat, yaralı bir aile demektir. Çocuklarımızı koruyamayan bir toplum, geleceğini de koruyamaz.

"KATLEDİLEN SADECE NARİN DEĞİL, KADIN VE ÇOCUK HAKLARIDIR!"

Bu cinayetlerin arkasında sadece bir fail değil, yıllardır sürdürülen aile ve dinci gerici politikalar da bulunmaktadır. Çocuklarımızı ve kadınlarımızı korumaktan uzak, kadınları sadece anne ve eş rolüne hapseden ve toplumu kontrol etmek amacıyla dini araçsallaştıran bu politikalar, şiddeti körükleyen en büyük unsurlardır.

"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VE 6284 SAYILI YASA YAŞAM HAKKIDIR!"

İktidarın kadın ve çocukları şiddete karşı koruyan İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararı, bu ülkede yaşanan kadın ve çocuk cinayetlerinin artışına zemin hazırlamıştır. İstanbul Sözleşmesi, kadını ve çocuğu şiddete karşı koruma altına alan bir yaşam hakkı sözleşmesidir. Bu sözleşmeden çekilmek, şiddeti meşrulaştıran, failleri cesaretlendiren bir adım olmuştur.

6284 Sayılı Kanun ise şiddete uğrayan kadınların ve çocukların korunmasını sağlamak için hayati önem taşıyan bir yasadır. Ancak ne yazık ki, bu yasa yeterince etkin uygulanmamakta ve şiddete karşı koruma mekanizmaları zayıflatılmaktadır. Aileyi kutsayıp, kadını ve çocuğu görünmez kılmak isteyen bu politikalara karşı durmak zorundayız. Aileyi bir arada tutmanın yolu, bireylerinin özgürlüğüne ve güvenliğine sahip çıkmaktan geçer. Kadınları ve çocukları korumayan bir aile yapısı kutsal olamaz!

"BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ"

Her geçen gün bir başka çocuğumuz, bir başka kadınımız şiddete kurban giderken, bu karanlığa karşı durmanın tek yolu birlik olmaktan geçiyor. Biz kadınlar, çocuklarımızın ve geleceğimizin güvende olduğu bir toplum yaratmak için mücadeleye devam edeceğiz.

Köfteci Yusuf'tan 'domuz eti' açıklaması Köfteci Yusuf'tan 'domuz eti' açıklaması

Adaletin yerini bulduğu, kadının ve çocuğun korunmasının öncelik olduğu bir Türkiye için buradayız. **Yaşamak ve yaşatmak bizim hakkımız!** Şiddete karşı susmuyoruz, susmayacağız!

Edirne Kadın Platformu, Narin Güran’ın öldürülmesine tepki gösterdi. Platform adına basın açıklamasını okuyan Cemile Özeker, “Cezasızlık politikaları uygulanarak failleri değil Narinler'i, çocukları, kadınları ölmekten ve öldürülmekten koruyan bir adalet sistemi istiyoruz. Faillere ödül gibi cezalar veren kadınlara ve çocuklara yönelen şiddeti cezasız bırakan erkek adaletinin ve tüm temsilcileri bu cinayetten sorumludurlar” dedi.

Edirne Kadın Platformu üyeleri, Saraçlar Caddesi’nde Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedenine ulaşılan Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin basın açıklaması yaptı. Platform adına açıklayı okuyan Cemile Özeker, Narin Güran’ı öldürenlerin cezalandırılmasını istedi. Özeker, şunları söyledi:

"FAİLLERE ÖDÜL GİBİ CEZALAR VERENLER BU CİNAYETLERDEN SORUMLUDUR"

''Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddeti cezasız bırakan faillerine ‘iyi hal’ adı altında ödül gibi cezalar veren erkek şiddeti ve cinayetlerini görmezden gelenlere çağrımızdır. Narin’in ölümlerine sebep olan faillerin nüfuzlu kişiler olup olmadığına bakılmaksızın iddiaların üzerine gidilerek cezasızlık politikaları dışında kalan bir adalet sisteminin uygulatılmasını, hukukun işletilmesini olaya müdahil olanlardan suçu ve ihmali bulunanlara gerekli olan cezanın verilmesini istiyoruz. Cezasızlık politikaları uygulanarak failleri değil Narinler'i, çocukları, kadınları ölmekten ve öldürülmekten koruyan bir adalet sistemi istiyoruz. Faillere ödül gibi cezalar veren kadınlara ve çocuklara yönelen şiddeti cezasız bırakan erkek adaletinin ve tüm temsilcileri bu cinayetten sorumludurlar.''

SAMSUN

KESK Samsun Kadın Meclisi yaptığı yazılı basın açıklaması ile Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin'in katledilmesini kınadı. Çocuklar için güvenli bir dünya talebininin dile getirildiği açıklamayı KESK Samsun Kadın Meclisi adına, SES Samsun Şube Şekreteri Şule Alandağlı okudu. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

"HER GÜN ORTALAMA 32 ÇOCUK KAYBOLMAKTA"

“Yine isyanımızla ve yasımızla karşınızdayız. Türkiye’de her gün ortalama 32 çocuk kaybolmakta ancak bu çocukların akıbetleri araştırılmamaktadır. TÜİK son 8 yıldır kayıp çocuk verilerini dahi paylaşmayarak bu şekilde veri açıklama yükümlülüğünü yerine getirmemekte, sorumluluktan kaçmakta ve bu ölümlerin faili haline gelmektedir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi taraf devletlerin her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu ve taraf devletlerin çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çalışmayı göstermek zorunda olduklarını söylemektedir. Ama çocuğu koruma çalışmalarının çocukların hakları ihlal edildiği zaman değil bu ihlaller yaşanmadan yapılması gerekmektedir.

"NARİN, HAYATTAN KOPARILAN İLK ÇOCUK DEĞİL"

Maalesef Türkiye’de devlet yetkilileri ve ilgili bakanlıklar ancak çocukların hakları ihlal edildiğinde, çocuklar kaybolduğunda veya çocuklar yaşamlarını yitirdiğinde yükselen baskı karşısında yalnızca anlık, işlevsel olmayan ve geçici tepki geliştirmektedir. Narin Güran hayattan koparılan ilk çocuk değil; Müslime Yağal, Leyla Akdemir ve daha nicelerinin arkasında benzer hikâyeler var. Değişen yıllar oldu ama kaderleri ve sonları aynı... Biz biliyor ve inanıyoruz ki bu çocukların öldürülmesinden sonra gerekli önleyici ve koruyucu önlemler alınmış olsaydı bugün Narin yaşıyor olacaktı.

"İKTİDARIN ÇOCUK DÜŞMANI POLİTİKALARINA KARŞI MÜCADELE EDECEĞİZ"

Her kadın, çocuk istismarı ve cinayeti gibi Narin’in katledilmesi sadece kötülük olarak değerlendirilemez. Bu yaşanılanlar siyasal İslamcı politikaların toplumsal kültüre, ülke sosyolojisine yayılımının sonucudur. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının, etkin soruşturmaların yürütülmemesinin, tarikat ilişkilerinin sümen altı edilmesinin, patriyarka ve kutsal aile eleştirisinin susturulmasının ve en önemlisi de cezasızlık politikalarının sonucu. Çocuklarımızı ve geleceklerini kurtarmak ve korumak için bu zihniyete karşı hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Ve şiddetten uzak, çocuklar için güvenli bir yaşam için sırtımızı birbirimize yaslamak zorundayız. Bizler; Narin’in faillerinin tespit edilip hak ettikleri cezayı almaları için dosyanın takipçisi olacağımıza, Çocuklar için yaşanılabilir ve güvenli bir dünya kurmak için iktidarın çocuk düşmanı, çocuğu hayattan koparan politikalarına karşı mücadele etmeye devam edeceğimize kamuoyu önünde söz veriyoruz. Narin Güran için adalet istiyoruz. Öfkeliyiz, susmuyoruz. Çünkü çocuklar ölürken susulmaz.”

İstanbul

Beylikdüzü Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri: 09 Eylül 2024 19:00 / Beylikdüzü Belediye Metrobüs durağı

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği: 10 Eylül 2024 19:00 / Topaz Market önü

Atakent Mahallesi Muhtarlığı: 09 Eylül 2024 19:30 / Ali İsmail Korkmaz Parkı

Ankara Kadın Platformu: 09 Eylül 2024 18:30 / Kolej Metro çıkışı

İzmir Kadın Platformu: 09 Eylül 2024 19:00 / İzmir-Türkan Saylan Kültür Merkezi Önü

Antalya Kadın Platformu: 09 Eylül 2024 19:00 / Attalos Meydanı

Bursa Kadın Platformu: 09 Eylül 2024 19:00 / Bursa- Fomara Meydanı'ndan Kent Meydanı'na yürünecek

Edremit Kadın Platformu: 09 Eylül 2024 18:30 / Balıkesir-Altınoluk Cumhuriyet Meydanı.

Kaynak: Evrensel

Editör: Selda Manduz