PKK lideri Abdullah Öcalan, geçen hafta örgütü silah bırakmaya ve kendini feshetmeye çağırdı. Bu çağrıya uyacağını açıklayan örgüt ilk aşamada ateşkes ilan ettiğini duyurdu. Ancak örgütün kendini feshetme sürecinin nasıl ilerleyeceği henüz bilinmiyor.
Benzer bir deneyim, çok eski olmayan bir geçmişte İspanya'da yaşanmış ve Bask bölgesinin bağımsızlığı için savaşan ETA (Bask Yurdu ve Özgürlük) Ekim 2011'de silahlı mücadeleye son verdiğini ilan etmişti.
Peki İspanya'da bu süreç nasıl işlemişti? ETA'nın silah bırakma sürecinden alınacak dersler var mı? ETA ile PKK ile yaşanan gelişmeler karşılaştırılabilir mi?
DW Türkçe’den Muhammed Kafadar’ın haberine göre, ETA'nın silah bırakma sürecinde yer alan aktörlerle konuştu.
"PKK'NIN BÖLÜNME RİSKİ VAR"
Franco diktatörlüğüne karşı 1959 yılında kurulan ETA, Franco dönemi ve Bask bölgesine 1979'da özerklik tanınması sonrası da faaliyetlerine devam etmiş, 2018'e dek varlığını sürdürmüştü. Silah bıraktığında halk desteği çok azalmış olan örgüt, on binlerce kişinin katıldığı şiddet karşıtı protesto gösterileriyle karşı karşıya kalmıştı. ETA'nın saldırılarında ise İspanya'da yaklaşık 850 kişi hayatını kaybetmişti.
Ram Manikkalingam, ETA'nın fesih sürecinde önce ateşkes daha sonra silah bırakma aşamalarını yöneten ve taraflara arabuluculuk yapan kişilerden biri. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Amsterdam merkezli Diyalog Danışmanlık Grubunun (DAG) başkanı olan Manikkalingam, bu süreçte PKK'nın bölünme riskine dikkat çekti.
Manikkalingam, "Sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için PKK içinde birlik sağlanmalı ve örgütün tamamı bu kararı almalı. Yani örgüt içinde bir kopma veya (silah bırakmaya) karşı çıkan sertlik yanlısı bir grup olmamalı" dedi.
İspanya'da ETA'nın silah bırakma sürecine danışmanlık yapan ve destek veren Uluslararası Katalan Barış Enstitüsü (ICIP) direktörü Kristian Herbolzheimer de benzer görüşte. DW Türkçe'ye konuşan Herbolzheimer, "Bu tür süreçlerde silahlı gruplar içinde bölünmeler yaşanmasının oldukça yaygın" olduğunu ifade ediyor:
"BU RİSKİ AZALTMAK İÇİN HÜKÜMETİN ÖRGÜTÜN İÇ TARTIŞMALARINI YÜRÜTMESİNE İZİN VERMESİ GEREKİYOR."
PKK halihazırda sürece Öcalan'ın bizzat dahil olmasını talep ediyor. Örgütten yapılan açıklamada, fesih kongresini Öcalan'ın yönetmesi istenmiş, "Kongre için uygun güvenlik ortamının sağlanması ve toplantının bizzat Öcalan tarafından yürütülmesi gerektiği" kaydedilmişti.
SİLAH BIRAKMA SÜRECİ YILLAR SÜREBİLİR
İspanya'da Bask'ın bağımsızlığı için silahlı mücadeleye 1968'de başlayan ETA yüzlerce kişinin öldüğü 43 yılın ardından 2011'de tek taraflı ateşkes ilan etmişti. Silahların teslim süreci ve örgütün kendini tamamen feshetmesi için ise altı yıl daha geçmesi gerekti. Bu duruma dikkat çeken uzmanlar, Öcalan'ın çağrısının bir ilk adım olduğunu vurguluyor, "sabırlı ve dikkatli" olunması gerektiğinin altını çiziyor.
İlerleyen günlerde ise bir kongrenin ne zaman ve ne şekilde toplanacağı kadar silahların nasıl bırakılacağının da önemli bir pazarlık konusu olacağı tahmin ediliyor.
Manikkalingam, "Silahsızlanma hem Türk hükümetinin kabul edebileceği bir yöntemle gerçekleştirilmeli hem de PKK savaşçıları kendilerini aşağılanmış hissetmeden bunu yapabilmelidir. (PKK üyeleri) bunu kendi iradeleriyle gerçekleştirdiklerini hissetmeli" diyor.
SAVAŞÇILAR GÜNLÜK YAŞAMA DÖNECEK Mİ?
Eş zamanlı veya müteakip olarak savaşçıların günlük hayata dönüşü de tartışılması gereken başlıklardan.
Dış İlişkiler Konseyi (CFR) araştırmacısı Henri Barkey, "Savaşçılar dağdan inip silahlarını herhangi birine teslim ederek öylece çekip gidemezler" diyor. Bu kişiler için bir affın gündeme gelebileceği yorumunu yapan Barkey, böylesi bir adımdan "eline kan bulaşmış" olanların hariç tutulmasının bekleneceğini kaydediyor.
Barkey, Irak'ın kuzeyindeki Kandil bölgesinde bulunan PKK'lı yöneticilerin ise Türkiye'ye dönmesinin zor olduğu görüşünde:
"(Af çıkarılması) Mahkûmların serbest bırakılmasını ve savaşçıların evlerine dönmesini sağlamak için gerekli olacaktır. Kandil'deki liderlerin ise başka bir yer bulması gerekecek. Türkiye'ye dönmeleri pek mümkün görünmüyor."
İspanya'da ise mahkûmların koşullarının iyileştirildiği ve erken tahliye mekanizmalarının kullanıldığı bir süreç izlendi. "Sürecin bir ayağı hapistekilerin durumu" diyen Manikkalingam, İspanyol hükümetinin ETA mahkûmlarının koşullarını iyileştirmek için onları ülkenin başka yerlerindeki hapishanelerden aileleri ile daha sık görüşebilecekleri Bask bölgesindeki tesislere naklettiğini aktardı. Manikkalingam, ayrıca iyi hâl indirimi gibi yasal mekanizmalar kullanılarak bazı mahkûmların erken tahliye edilmesinin sağlandığını belirtti.
Herbolzheimer ise ETA üyelerinin büyük çoğunluğunun ateşkes sürecinde zaten hapiste olduğuna dikkat çekti, bunun PKK ile İspanya'daki vaka arasındaki önemli farklardan biri olduğunu belirtti:
"(ETA üyelerinin) Entegrasyonu hapisten sivil hayata geçiş şeklinde oldu. Hapiste olmayanlar ise sessizce topluma karıştı, onlar için resmi bir süreç işlemedi."
Eski savaşçıların yeni hayatlarında yaşayabilecekleri ekonomik ve psikolojik zorluklar da toplumsal barış ve uyum önünde bir engel olarak görülüyor. Herbolzheimer, "Uzun yıllar silahlı mücadelede bulunmuş kişiler için geçiş süreci her zaman kolay olmayabilir. Bir iş edinmenin zorlukları gibi... Ayrıca psikolojik etkiler de önemli bir sorun. Savaş sonrasında normal hayata uyum sağlamak psikolojik açıdan oldukça karmaşıktır" diyor.
ÜÇÜNCÜ ÜLKELERİN KATILIMI ZORUNLU
PKK'nın sınırlar ötesi yapısı düşünüldüğünde sürece üçüncü ülkelerin katılımı kaçınılmaz olarak gündeme gelecektir. Nitekim ETA örneğinde Fransa'nın katkısı söz konusuydu. Manikkalingam, "Fransız hükümeti ile de sessiz bir iş birliği yürüttük. Kürt meselesinde olduğu gibi, Bask meselesi de birden fazla ülkeyi ilgilendiriyor. İspanya'nın yanı sıra Fransa'da da yaşıyorlar" diye konuştu.
Türkiye'nin diğer hükümetler veya Birleşmiş Milletlerden yardım isteyeceğini düşünmediğini, bunun iç işlerine müdahale olarak görüleceğini anlatan Manikkalingam, öte yandan Irak ve Suriye'deki PKK varlığına dikkat çekerek en azından bu ülkelerin hükümetleri ile işbirliği gerekeceğini kaydetti.
Silahsızlanma sürecinde kiliseden de destek aldıklarını anlatan Ram Manikkalingam, toplumun farklı unsurlarının katılımının önemine işaret etti.
DEMOKRATİKLEŞME BEKLENTİSİ GERÇEKÇİ Mİ?
Terör örgütlerinin şiddet yoluyla hedeflerine ulaşma olanağı kalmadığında, lider kadroları hapsedildiğinde ve destek gördüğü tabanın öncelikleri değiştiğinde silahlı mücadeleyi sona erdirmek zorunda kaldıkları değerlendiriliyor. Ancak bu, çoğu zaman baştaki hedeflere ulaşma amacından vazgeçildiği anlamına gelmiyor.
Öcalan ile diyalog süreciyle eş zamanlı olarak Türkiye'de Kürt siyasi hareketinin en önemli temsilcisi olan DEM Partinin üyeleri hapsediliyor, belediyelerine kayyum atanıyor. Barkey'a göre PKK'nın silah bırakma yönünde ilerliyor olması hükümetin muhalifleri karşısında hareket alanını daraltabilir:
"(PKK) Kendini feshederek Türkiye'de siyasete yeni bir alan açıyor. Hükümetin yıllardır, siyasetçilerden gazetecilere ve sıradan vatandaşlara kadar binlerce insanı tutuklamasına neden olan bir bahaneyi ortadan kaldırıyor."
İspanya'da ETA'nın silah bırakmasıyla örgütün siyasi kanadına daha fazla alan açıldığına dikkat çeken Herbolzheimer ise bu süreçte PKK ile diyaloğa girmekten kaçınılmaması gerektiği uyarısında bulunuyor:
"Hükümetin süreci yavaşlatmak yerine hızlandırması gerekir. İspanya örneğinde hükümet ETA ile müzakereyi reddettiği için silahsızlanma süreci gereksiz yere yıllarca uzadı."
Öte yandan "ETA daha çok kentsel bir örgüttü ve hiçbir zaman bir bölgeyi kontrol edecek kadar güce sahip olmadı" diyen Kristian Herbolzheimer, PKK'nın hem kapsadığı alan hem de üye sayısı bakımından ETA'dan çok daha büyük olduğuna, bunun önemli bir zorluk oluşturabileceğine işaret ediyor.