İstanbul’da bir kişinin “rüşvet talebi, tehdit ve gözaltında işkence” iddiaları üzerine polis memurları hakkında başlatılan soruşturmanın, İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu tarafından “cezaya yer yok” kararıyla kapatıldığı ortaya çıktı.

Soruşturmanın en dikkat çeken kısmı ise polislerin lüks bir AVM’de yaptığı görüşmede kaydedilen “İstersen intihar et” şeklindeki ifadelerin disiplin ihlali olarak değerlendirilmemesi oldu.

RÜŞVET VE İŞKENCE İDDİASI: SES KAYDI SAVCILIĞA SUNULDU

Olay, Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğü’nün mail hesabına gelen ihbarla başladı.

Vize danışmanlığı yaptığını belirten kişi, üç kişinin 6 bin dolar karşılığında sahte banka dekontu, sahte SGK dökümleri, sahte görev belgesi ve sahte nüfus kayıt örnekleri hazırlayarak vize çıkışı sağladığını iddia etti.

Bu süreçte gözaltına alınan isimlerden biri, polislerin kendisinden rüşvet istediğini, rüşvet vermeyi reddedince tehdit edildiğini ve gözaltında darp edilerek işkence gördüğünü ileri sürdü.

Söz konusu kişi, polislerle yaptığı AVM görüşmesinin ses kaydını da savcılığa sundu.

“İSTERSEN İNTİHAR ET” İFADESİ KAYITLARDA, ANCAK CEZAYA GEREK GÖRÜLMEDİ

Mülkiye ve polis başmüfettişleri tarafından hazırlanan raporda çarpıcı değerlendirmeler yer aldı:

AVM’deki görüşmede polislerin “İstersen intihar et” ifadesini kullanmasının “operasyon süreci içinde söylenmiş bir cümle” olduğu savunuldu.

Memurların “intihara teşvik kastı bulunmadığı” vurgulandı.

Polislerin söz konusu kişiyle, “muhbir olarak kullanılmak üzere” görüştükleri iddia edildi

Bu gerekçelerle polisler hakkında disiplin işlemi yapılmasına gerek olmadığına hükmedildi.

SORUŞTURMA KAPATILDI

Teftiş Kurulu’nun “cezaya yer yok” kararıyla birlikte dosya kapandı.

İddiada bulunan kişinin rüşvet, tehdit ve işkence iddialarıyla ilgili yargı süreci ise savcılığın değerlendirmesine bağlı olarak sürüyor.

T24’ten Cengiz Anıl Bölükbaş’ın haberine göre, İhbar maili üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bilgi verilerek soruşturma izni alındı.

Soruşturma kapsamında bir vize şirketinin çalışanı olan B.D., 14 Mart’ta “resmi belgede sahtecilik” iddiasıyla iki polis tarafından gözaltına alındı. İhbar mailinde adı geçen bir kişinin talimatıyla hareket eden B.D.’nin, yurt dışına yasa dışı yollardan gidecek kişilerden yüksek paralar aldığı, bu kişilere sahte evrak düzenlendiği, 1. sıradan randevu da aldığı öne sürüldü. B.D. ifadesinin ardından sabaha karşı serbest bırakıldı.

POLİSLER HAKKINDA KÖTÜ MUAMELE İDDİASIYLA SUÇ DUYURUSU

B.D. kendisini gözaltına alan komiser yardımcısı ve polis memuru hakkında suç duyurusunda bulundu. B.D. suç duyurusunda, gözaltına alındığında ailesi ve avukatıyla görüşmesine izin verilmediğini, gözaltında kötü muameleye uğradığını, çıplak arama yapıldığını, eziyet ve işkence gördüğünü ileri sürdü.

B.D ayrıca, 17 Mart’ta aranarak Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’ne çağrıldığını, burada vize firmasının müdürü ile görüştürüldüğünü, burada kendisine ceza kesildiğini, “flash bellek” koduyla 35 bin Euro para istendiğini ifade etti. Polislerin, rüşvet amaçlı istedikleri parayı kendilerine ulaştırması için müdüre vermesini söylediklerini öne sürdü. Bununla birlikte, kendisinden vize başvurusu yapanların listesinin istendiğini söyledi.

“İSTERSEN İNTİHAR ET”

Suç duyurusunda, polislerle 19 Mart’ta One Tower’da buluştuğunu, görüşmede kendisine bir iki ay işlerden geri durmasının söylendiğini, "istersen intihar et" şeklinde tehditlerde bulunulduğunu iddia etti. B.D., istenen parayı vermesi halinde kendisine dokunulmayacağı garantisinin verildiğini, aksi taktirde iki ay sonra gözaltına alınacağı şeklinde tehdit edildiğini ileri sürdü.

B.D. polis memuruyla aralarında geçen görüşmenin ses kaydını da sundu. Ses kaydında görüşmeye dair şu konuşmalar geçti:

“Polis: Kimseye bu konuyu anlatmayacaksın demedim mi?

Tanju Özcan: Ben kaşar bir siyasetçiyim
Tanju Özcan: Ben kaşar bir siyasetçiyim
İçeriği Görüntüle

B.D.: Evet dedin abi.

Polis: Sen gittin niye millete anlattın?

B.D.: Kimseye anlatmadım abi

Polis: Oğlum F.’nin nereden haberi var?

B.D.: Ben hiçbir şey demedim abi, sana yemin ederim

Polis: F. detayına kadar biliyor. Bunu bir tek bilen sen varsın, seni nerde aldığımı ondan sonra ne şekilde aldığımı bilen senden başka hiç kimse yok.

B.D.: Yemin ederim söylemedim. Ofisteki abimin bile haberi yok. Bak gelirken de aradı psikolojim cidden acayip derecede bozuldu. Yani şu anda kaç gündür uyku uyumuyorum. Kimseye de bir şey anlatamıyorum. Yani elim ayağım birbirine giriyor abi.

X Şahıs- Valla şu işi bir çöz veya intihar edeceksin kardeş. İkisinden birini yap bence.

B.D.: Öyle de yani bence

Polis: İntihar da edersen bizim için şüpheli durumun ortadan kalmış olur, bize uyar.

B.D.: Kimseye de bir şey diyemiyorum. Korkudan bir ikimiz biliyoruz.”

“POLİSLERDEN KORKTUĞUMDAN EVRAKLARI OKUMADAN İMZALADIM”

Suç duyurusunun ardından polisler hakkında disiplin soruşturması başlatıldı. Soruşturma için bir polis başmüfettişi bir mülkiye başmüfettişi görevlendirildi. Soruşturmada, müfettişler B.D.’nin ifadesine başvurdu. Müfettişler, şu soruyu yöneltti:

“Dilekçenizde bahsettiğiniz emniyet içerisinde gözaltına alındığınız ve kötü muameleye maruz kaldığınız olayda tarafınıza görevli personel tarafından doktor raporu ya da kendiniz herhangi bir rapor aldınız mı? İfade sonrası serbest kaldıktan sonra kendi imkânlarınız ile neden bir rapor almadınız? Yakınlarınıza haber vermek istediğiniz ancak buna engel olunduğunu belirttiniz, fakat olay günü düzenlenen yakınlarına haber verme tutanağında kimseye haber vermek istemediğiniz şekilde tutanak tanzim edilmiş size ait imza bulunan. Yine dilekçesinin 3 maddesinde ‘avukatla görüşme talebi kabul edilmemiştir’ şeklinde belirtmenize rağmen ifadeniz girişinde avukat talebim yoktur şeklinde beyanda bulunarak tutanağın altını imzalamışınız. Bu konu hakkında ne söylemek istersiniz?”

B.D., soruyu şöyle yanıtladı:

“Herhangi bir doktor raporu almadım, almama sebebim polislerden korkmamdan kaynaklıdır. Hazırlanmış evrakların üzerine okumadan imzaladım, ondan dolayı neye imza attığımı bilmiyorum.”

POLİSLER İDDİALARI REDDETTİ

İfadeleri alınan polisler, haklarındaki iddiaları reddetti.

Polisler, tehdit ve hakarette bulunmadıklarını, “intihar et” ifadesinin ise, operasyonun gelişimi içerisinde anlık olarak verilmiş bir refleks olduğunu, “intihara yönlendirme amacı değil suçla mücadele kapsamında operasyonun etkin bir şekilde yürütümü amacı” bulunduğunu savundu.

Polisler, gözaltındaki işkence iddialarının “iftira” olduğunu savunarak, ifadelerinde şunları söyledi:

“Şahsın yakınlarına haber verme ve bir avukatın hukuki yardımından yararlanma talebi olmadığından ifadesi kendi beyanı üzerine alınmıştır. Şahıs şube müdürlüğümüzde bulunduğu süre boyunca herhangi bir kötü muameleye maruz kalmamıştır. Şahsa herhangi bir darp, tehdit, hakaret, baskı uygulanmamıştır. Kamera kayıtlarından da şahsa darp yapılmadığı anlaşılacaktır. Ayrıca şahsın şube müdürlüğümüzde alınan ifadesinden de anlaşılacağı üzere ne üzerine atılı suçlamaları kabul etmiş, ne dosyaya yarar sağlayacak bir isim vermiş ne de kendisine baskı uygulanarak zorla ifadesi alınmıştır. Şahsın işlemleri bittikten sonra kendisinin doktor kontrolünden geçmek istemediğini beyan etmesi üzerine savcının talimatı ile şube müdürlüğümüzden serbest bırakılmıştır.”

“CEZAYA GEREK YOK”

2 Haziran’da disiplin soruşturmasını tamamlayan başmüfettişler, gözaltındaki hakaret ve işkence iddiaları için disiplin cezası verilmesine gerek olmadığı görüşüne vardı.

Kararda, B.D.’nin "Emniyette bulunduğum süre boyunca ve ifade alma işleminde herhangi bir fiziki veya psikolojik bakıya maruz kalmadım. Doktor raporu alınmasını istemiyorum" ifadelerinin yer aldığı tutanağı imzaladığına dikkat çekildi. B.D.’nin iddialarını doğrulayacak herhangi bir bilgi, belge ve tanık ifadesine rastlanılmadığı belirtildi.

Başmüfettişler, rüşvet istediklerini iddiasına ve “İstersen intihar et” ifadesine yönelik de polisler hakkında ceza verilmesine gerek olmadığı kanaatine vardı.

Raporda, polislerin yaptıkları görüşmelerin kişiyi muhbir olarak kullanma amaçlı ve operasyonun bir parçası olduğu, "istersen intihar et" ifadesinin suçla mücadele ve suç delillerinin elde edilmesine yönelik operasyon sürecinin içerisinde kullanılmış bir cümle olduğu, intihara teşvik kastı taşımadığı görüşü yer aldı.

Rüşvet iddialarına yönelik de şikayetçinin ve aynı ofiste çalışan bir başka kişinin ifadesinin dışında bir belge olmadığı belirtildi.

Kaynak: T24