Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünün üzerinden bir yıl geçti. Kabaiş, 27 Eylül 2024’te kaldığı öğrenci yurdundan ayrıldıktan sonra geri dönmedi. Yapılan aramalar sonucu Kabaiş’in cenazesi, 15 Ekim 2024’te Mollakasım Mahallesi’nde Van Gölü sahilinde bulundu.

Bir yıldır devam eden soruşturmada dosyada herhangi bir ilerleme kaydedilmezken, Kabaiş’in ailesi kızlarının katledildiğini dile getirdi.

Mezopotamya Ajansı’na konuşan Van Barosu Başkanı Sinan Özaraz, sürecin sağlıklı yürütülmediğini belirtti.

İlk dönemlerde savcının kendilerini dosyanın dışında tuttuğunu aktaran Özaraz, “Soruşturmanın yalnızca intihar üzerinden yürütülmesinin dosyada bir handikap yaratacağını söyledik. İntihar ihtimalinin yanı sıra cinayet ihtimali de göz önünde bulundurulmalı” dedi.

DOSYADAKİ EKSİKLİKLER

Etkili bir soruşturma yürütülmesi noktasında eksiklikler yaşandığını söyleyen Özaraz, dosyaya yeni bir savcının atanmasının ardından soruşturmanın etkili bir soruşturmaya evrildiğini dile getirdi. Özaraz, "Fakat dosyada gizlilik kararı var. Bu nedenle dosyada neler eksik bırakıldı, neler tam anlamıyla yerine getirilmedi bilmiyoruz. Kısıtlılık kararı kalktıktan sonra bir değerlendirme yapabileceğiz" diye kaydetti.

Özaraz, Adli Tıp Kurumu'nun olaya dair sunacağı raporları tamamlamamış olmasının dosyadaki ilerleyişinin durmasının nedenlerinden birisi olduğunu kaydetti. Özaraz, "Rojin’in midesindeki atığın hangi madde olduğu, ölüm saati ölüm tarihinin ne olduğu, suda kalma süresinin ne olduğu, suda kalma aşamasında geçen sürenin ne kadar süre olduğu, bunun ölüm saati ile arasında ne kadar bir farklılık oluşturduğu, boğulduğu iddia edilen ya da belirtilen raporlardaki suyun tatlı su mu ya da Wan Gölü suyu mu olduğu noktasında birçok talebimiz vardı. Ancak bu taleplerimiz cevaplandırılmadı” diye konuştu.

Kadıköy'de bir kadın, üzerine yanıcı madde dökülerek ateşe verildi
Kadıköy'de bir kadın, üzerine yanıcı madde dökülerek ateşe verildi
İçeriği Görüntüle

“ATK GÖREVİNİ YERİNE GETİRMEDİ”

Rojin Kabaiş'in vücudunda 2 DNA örneği bulunduğunu kaydeden Özaraz, "DNA’ların vücudun hangi bölgesinde tespit edilmiş olduğu raporlara yansımamıştı. Ocak ayından bu yana bu talebin ATK tarafından karşılamasını istiyorduk. Maalesef ATK bu talebimizi karşılamadı ve rapora dönüştürmedi. Burada çok ciddi bir durum var ve en önemli delilerden biri DNA’nın vücudun hangi bölgesinde olduğu. O delil çerçevesinde birçok talebimiz olacak, fakat ATK aylardır bunu dosyaya koymadı. Burada hem görevi kötüye kullanma hem de görevi yerine getirememe var. Yanı sıra delillerin gizlenmesi, hakikatin ortaya çıkması noktasında delilerin saklanması gibi bir suçu da oluşturuyor” diye konuştu.

Hem İstanbul ATK hem de ATK Biyoloji İhtisas Kurulu hakkında suç duyurusunda bulunduklarını hatırlatan Özaraz, "Dosyanın ilerleyişinin önündeki en büyük engellerden biri ATK’nin bunca zamana rağmen bu soruları cevaplamaması ve dosyayı sürüncemede bırakmış olmasıdır. ATK’nin raporunu bu kadar süre içerisinde sunmaması normal değil. Hatta ATK ilk otopside bile bazı bulgu ve bilgiler raporlayabilirdi. Dolasıyla 9 aylık bir bekletmeyi olağan kılacak bir tutum değil. Burada olağan olmayan bir durum var" diye kaydetti.

“ŞÜPHELİ KADIN ÖLÜMLERİNİN BİRÇOĞU, AYDINLATILMADAN KAPATILIYOR”

Toplum vicdanının bu durumu artık kaldıramadığını söyleyen Özaraz, şöyle devam etti: "Özellikle şüpheli kadın ölümleri maalesef bu ülkede ciddi oranlara varmış durumda. Şüpheli kadın ölümlerinin birçoğu, aydınlatılmadan kapatılıyor. Bu ciddi bir vicdan yaralamasına neden oluyor. Bu noktada insanların artık adalete inanç duygusu da zedelenmiş durumda. Rojin’in akıbeti ile ilgili tüm gerçekler ortaya çıkmadan vicdanlar yaralanmaya devam edecek. Adalete olan bu anlamdaki inanç da sarsılmış olacak" diye belirtti.