Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Parti Meclisinin Eş Genel Başkanlar Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan başkanlığında Parti Genel Merkezinde toplanılmasının ardından PM sonuç bildirgesi yayımlandı.

PM toplantısının 22 Mayıs tarihinde toplanıldığı ve son iki aylık gelişmeleri, özellikle Barış ve Demokratik Toplum Sürecini değerlendirildiği belirtildi. Bu toplantının Mayıs ayında hayatını kaybeden İmralı Heyeti Üyesi ve Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’e, Batman İl Eş Başkanı Mustafa Mesut Tekik’e ve önceki dönem PM Üyesi Faruk Sağlam’a adandı.

Toplantı sonucunda değerlendirmeler şu şekilde paylaşıldı: “Sayın Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025 tarihli “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” yeni bir dönemin kapılarını aralamış; PKK’nin 12. Kongresinde aldığı çalışmalarını sonlandırma kararıyla bu süreç yeni bir evreye taşınmıştır. Devlet ile Sayın Öcalan ve Kürt Hareketi arasında süren diyalog sadece Kürt sorununun çözümüne değil, Türkiye’de demokratik toplumun inşasına da olanak sunmaktadır. Partimiz, İmralı Heyetimiz inisiyatifinde ve tüm örgüt yapısıyla bu sürecin toplumsallaşması ve kalıcı barışa dönüşmesi için sorumluluk almaktadır.”

“MÜCADELEYİ BÜYÜTME KARARLILIĞI”

“Barış ve demokratik çözüm süreçleri, tarihsel olanaklar kadar ciddi riskleri de beraberinde getirmektedir” denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Bu nedenle partimiz, sürecin Türkiye halklarının lehine gelişmesi ve sonuçlanabilmesi için mücadeleyi büyütme kararlılığındadır. Parti Meclisi toplantımızda, DEM Parti’nin ideolojik-politik ve örgütsel-pratik hattının yükseltilerek dönemin ve değişimin ruhuna uygun bir mücadele birlikteliğine sahip çıkılması gerektiği vurgusu yapılmış; sürecin karakterini istediğimiz doğrultuda şekillendirme ve bu süreçten halklarımızın yararına büyük kazanımlarla çıkma olanağımızın her zamankinden daha fazla olduğunun altı çizilmiştir.

Sonuç bildirgesi 11 madde olarak yayımlandı:

Buna göre;

Partimiz, özgürlük ve eşitlik mücadelesiyle birlikte Türkiye’nin demokratikleşmesinin kurucu öznesi olma sorumluluğunu taşımaktadır. Çatışmaların ve şiddetin sona ermesi sürecinin kalıcı bir barışa evrilmesi Kürt sorununun eşit haklara dayalı demokratik çözümü ile mümkündür. Kürt meselesinin çözümünde, toplumsal yapının ve devletin demokratik dönüşümünde iradi bir güç olan partimiz, ortaya çıkan olanakları halklar ve ezilenler lehine değerlendirmeyi temel görev saymaktadır. Bu sürecin en dinamik bileşenleri gençler, kadınlar ve emekçilerdir.

Yarım asrı bulan savaş politikaları, halkları çözümsüzlük ve yoksulluk sarmalında tutmuştur. Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrı, barışa ve demokratik çözüme dair yeni bir diyalog zeminini mümkün kılmıştır. Bu süreç, aynı zamanda demokratik mücadele olanaklarını genişletmiştir.

Kürt meselesinin demokratik çözümünün, barış talebini toplumsallaştırmanın ve demokratik toplumu inşa etmenin olanaklarının güçlü biçimde ortaya çıktığı bu tarihsel aşamada, siyasal ve toplumsal mücadeleler başta olmak üzere, bütün topluma ciddi sorumlulukların düştüğü açıktır.

Barış süreci önemli fırsatlar barındırsa da ciddi riskleri de içermektedir. Sürecin yönü, mücadele ve müzakerelerle şekillenecektir. Bu nedenle ideolojik ve örgütsel mücadeleyi büyütmek ve sürecin Türkiye halkları açısından kazanıma dönüşmesini sağlamak partimizin temel görevidir.

Demokratik dönüşüm ancak 85 milyonun yararını esas alan çerçevede ve herkesin kendini içinde bulabileceği ortak bir gelecek tasavvuruyla mümkün olabilir. Bu yol büyük emek, özveri ve mücadele gerektirmektedir. Böylesi zorlu bir dönemden geçtiğimizin farkındalığıyla, dönüştürücü ve özgürleştirici esasa odaklanmak başta partimiz olmak üzere tüm emek ve demokrasi güçlerinin öncelikli sorumluluğu olmalıdır.

Sürecin başarısı, halkların içinde bulunduğu aktif ve örgütlü mücadeleyle mümkündür. Diyalog sürecinde halklarımız hem özne hem de kazanımların güvencesi olmalıdır.

Barış talebinin toplumsallaşması ve demokratik toplumun inşasında devrimci sosyalist güçlerin sorumluluğu büyüktür. Bu süreçte demokrasi cephesinde ortak mücadeleyi güçlendirmek yaşamsaldır.

Barış ve demokrasinin ayrılmaz birlikteliğiyle barışın inşası, ülkenin her köşesine, siyasi, toplumsal ve iktisadi alanlara olumlu yansıyacak gelişmelerin temel anahtarıdır. Türkiye halklarının barışa ve demokratik dönüşüme dayanan gerçek potansiyelini açığa çıkarmak için demokratik katılım ve toplumsal haklar bağlamında eşit yurttaşlık ilkelerine dayanan bir toplumsal mutabakata ihtiyaç vardır. Türkiye toplumunun çoğulcu, özgürlükçü ve adalet temelli ortak yaşam ilkeleri de güvence altına alınmalıdır.

Bizim için barış, tüm vatandaşların eşit toplumsal haklara sahip olduğu, özgürce yaşayabildiği, farklılıkların zenginlik olarak kabul edildiği Demokratik Türkiye demektir. Demokratik Türkiye, ortak kader ve tarihe sahip olduğumuz Ortadoğu halklarına güçlü bir nefes vermek anlamına gelecektir.

Barış mücadelesinin öncü güçlerinden biri partimizdir. Süreci doğru temelde okumak ve açığa çıkan olanakları yerinde ve zamanında kullanmak sürecin seyrini, karakterini ve sonuçlarını belirleyecektir. Söz konusu sorumluluğu yerine getirmek başta partimizin görevidir. Yanı sıra, demokratik, sol ve sosyalist yapıların da söz konusu sorumluluğu mevcuttur. Bu sorumluluğu bugün yerine getirmemek ise süreci devletin insafına bırakmak ve onun istediği gibi şekillendirmesine müsaade etmek anlamına gelecektir.

Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Erdoğan'ın davetiyle Türkiye'ye geliyor! Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Erdoğan'ın davetiyle Türkiye'ye geliyor!

Türkiye’nin demokratikleşmesi ve barış sürecinin ilerlemesi açısından yeni dönemin tam da merkezinde olan partimiz, iktidarı da muhalefeti de etkileyecek ve tarihsel eşiği öteye taşıyabilecek ciddiyette çalışmalı ve örgütlenme hamlesini sürekli kılmalıdır. Bu temelde zaman, halklarımızın büyük özlemi olan barışın ve demokratik toplumun inşasına odaklanma, örgütsel ve ideolojik mücadeleyi büyütme zamanıdır. Zaman, halklarımız ve ezilenler için 7 gün 24 saat umutla ve coşkuyla çalışma zamanıdır. DEM Parti, bu tarihsel rolü yerine getirme sorumluluğuyla hareket edecektir.