Esenyurt'ta DEM Parti, EMEP, TİP, TÖP, EHP ve SMF tarafından "Ekmek, barış, adalet ve özgürlük için birlikte mücadeleye" çağrısıyla miting düzenlendi.
Yerine kayyım atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in gözaltına alınmasının birinci yıl dönümüne yakın bir zamanda düzenlenen mitingde yurttaşlar kayyımlara tepkilerini de dile getirdi. Özer ile dayanışma mesajları verildi.
Esenyurt Meydanı'nda düzenlenen mitinge çok sayıda yurttaş katıldı. Miting öncesi halaylar çekildi.
Mitingde sahne önüne "Rojin için adalet" alanda da "Hakan Tosun'a ne oldu?" yazılı pankart asıldı.
Mitingde ilk olarak söz alan TÖP Sözcüsü Juliana Gözen, örgütlülüğe vurgu yaparak şunları söyledi: “Mahallemizde, iş yerlerimizde her yerde daha fazla örgütleneceğiz. İşçi sınıfının örgütlülüğünü büyütmek için var gücümüzle çalışacağız. Mahallemizde çeteler, mafyalar örgütleniyor. Bizler adres olmadıkça o gençler mafyaların arkasından girecek. Hakan Tosun’u katlettiler. Örgütlenmezsek Rojin’e, Gülistan’a ne oldu diye sormaya devam ederiz. Geleceğimiz için örgütleneceğiz. Barıştan yanayız ama inşa edeceğimiz barış, onurlu bir barıştır. Bu işi ekmeğimize, onurumuza sahip çıkarak nihayete erdireceğiz. Bu ülkenin demokratikleşmesi için hepimizin yapacağı bir şeyler vardır. Bu büyük bir sorumluluktur.”
BAŞ: BARIŞIN PAZARLIĞI OLMAZ
Mitingde konuşan TİP Genel Başkanı Erkan Baş, "Kayyımlarınızı tanımıyoruz, size boyun eğmiyoruz, biat etmiyoruz" dedi. "Esenyurt'ta da kayyımlarınız tutmaz, İstanbul'da da tutmaz" ifadelerini kullandı. Erkan Baş şöyle devam etti:
"Biz tereddütsüz bir barıştan yanayız. İnsanlar susunca barış gelmez. Selahattinler, Figenler gelecek, hepsiyle birlikte barışı inşa edeceğiz. Biz tereddütsüz barış istiyoruz. Barışın, demokrasinin, özgürlüklerin, insan haklarının pazarlığı olmaz. Biz pazarlık yapmıyoruz. Anamızın ak sütü gibi helal olan barışı istiyoruz. Barış aynı zamanda ekmek demektir."
GÜRZ: BİRLEŞMEK ZORUNDAYIZ
Sosyalist Meclisler Federasyonu'ndan Mahir Gürz, "Karşımızda savaştan, sömürüden, ranttan beslenen bir iktidar var. İyiden, güzelden yana her şeye karşı olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Onların işçi ve emekçilere layık gördüğü tek şey sefalettir. Bunun için örgütlenmek, birleşmek zorundayız. Onların gasbettiği bizim geleceğimizdir. Adalet için, özgürlük için, emek için, sosyalizm için hepinizi örgütlenmeye ve birleşmeye çağırıyorum" dedi.
ASLAN: SORUYORUZ KİM CASUS?
EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, konuşmasına kadınları, gençleri, işçi ve emekçileri, Esenyurtlu yoksulları selamlayarak başladı. Aslan, "Buraya gelmeden önce, dün TELE1'e kayyım atandı, orayı ziyaret ettik. Yanardağ 'casusluk' suçlamasıyla gözaltına alındı, ardından kanala kayyım atandı. Saray rejimi freni patlamış kamyon gibi devam ediyor. Bundan 20 gün önce Erdoğan'ın Trump ile görüşmesi oldu. Türkiye'nin kaynaklarını o masada emperyalist tellere peşkeş çektiler. Filistin halkının davasını orada sattılar. Soruyoruz, kim casus kim değil? Barış eşitlik isteyenler mi casus, yoksa bu ülkeyi emperyalist tekellerin masasında satanlar mı casus" diye konuştu.
Aslan atanan kayyımlara tepki göstererek, "DEM Parti'nin belediyelerine kayyım atadılar. İstanbul'da belediyelere kayyım atadılar. Şimdi 'casusluk' suçlamasıyla kayyımlar atıyorlar. Bunu kabul edecek miyiz? Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve onlarca siyasetçi Kobanê davasından cezaevinde. Ne istediler? Barış istediler. Ama bu saray rejimi arkadaşlarımızı yıllardır cezaevinde tutuyor. Arkadaşlarımızı mutlaka ama mutlaka o cezaevlerinden alacak mıyız?" diye konuştu
"22 BİN LİRA ASGARİ ÜCRETLE GEÇİNMEK MÜMKÜN MÜ?"
Açıklanan 2026 bütçesine dair değerlendirmelerde bulunan Aslan, "Bu bütçede sermayeden alınmayacak yaklaşık 3 trilyon lira vergi var. 2 trilyon vergi var. Sermayeye 1 trilyon kaynak ayırmışlar. Asgari ücret 2025'in Mart ayından beri açlık sınırı altında. Kamu işçilerine yüzde 11 zam yaptılar, övünüyorlar. Yoksulluk sınırının 100 bin liraya dayandığı koşullarda 22 bin lira asgari ücretle geçinmek mümkün mü? Emeklinin ayda 16 bin lirayla geçinmesi mümkün mü?" diye sordu.
TALEPLERİ SIRALADI
Taleplere değinen Aslan şunları söyledi: "Asgari ücret de emeklilerin ücretleri de insan onuruna yaraşır yoksulluk sınırının üstüne çıkarılsın diyoruz. Kayyımların son verilmesini istiyoruz. Rojin Kabaiş için adalet istiyoruz. Sokaklarda katledilen bütün kadınlar içim adalet istiyoruz. 27 Şubat'ta Öcalan'ım çağrısıyla PKK silah bırakacağını ilan etti. Komisyon aylardır dinlemelere devam ediyor. Bir an önce sorunun çözümü için adım atın. Halkı oyalamayın. Adım atın. Kayyımlar geri alınsın. Siyasi tutsaklar bırakılsın. Basın üzerindeki baskılar son bulsun. Genel siyasi af çıkarılsın. Bu konuda adım atılmasını bekliyoruz.”
ÖZTÜRK: BU ÜCRETE MAHKUM DEĞİLİZ
EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, alanı "Umut, mücadele sizin sayenizde ayakta" diyerek sözlerine başladı. Öztürk, "AKP iktidara gelmeden önce dört asgari ücret alıyorsak teke düştü. Bizi teke düşüren bu iktidardır. Hem asgari ücrette hem emeklilikte. Dünyada enflasyon yüzde 2, Türkiye'de 33. Dünya gerçekliğinden kopmuş vaziyetteyiz. Karın tokluğuna çalışmak vardı eskiden. O bile daha iyiymiş. Bizim toplumumuz bugün açlık yaşıyor. Bu ücrete mahkum değiliz, mücadele edeceğiz” dedi.
Evrensel’in haberine göre Öztürk, şöyle devam etti:
“Biz bu ücret milli gelire göre olmalı. Enflasyona göre olmalı. Asgari ücret bu ikisine göre ayarlanırsa adaletli olur. Asgari ücret en az 65 bin lira olmalıdır. Daha azını kabul etmiyoruz. TÜİK denilen o kurumun kuyruklu yalanlarına inanmıyoruz. Bu devlet aç mısın tok musun diye sormuyor, etnik kimliğimizin, inancımızın, yönelimimizin üzerinde duruyor, ayrımcılık uyguluyor.”
'TEK YÜREK OLMALI ONLARI İKTİDARDAN PÜSKÜRTMELİYİZ'
Mecliste süreç kapsamında kurulan komisyona dair konuşan Öztürk, “Komsiyonu önemsiyoruz. Televizyonlarda kaygı duyuyoruz diyor. Neden kaygı duyuyorsunuz? Barıştan mı? Kürt halkının dilinden mi? Siyasi tutukluların serbest bırakılmasından mı? Bu halk Selahattin Demirtaş'ın özgürlüğünü istemesin mi? Öcalan'ın koşullarının iyileştirilmesini istemesin mi? Baktılar oylar düşüyor, İmamoğlu'nun diplomasını iptal ettiler. CHP'li belediyelere tıpkı Kürt beledilerindeki gibi kayyım atadılar. Bu yaptıkları demokrasinin ayaklar altına alınması demektir. Aynı şekilde TELE1'e kayyım atanmasını da kabul etmiyoruz. Biz bu iktidardan illallah ettik mi? Lale devri bitti. O nedenle tek yürek olmalı ve onları iktidardan püskürtmeliyiz” diye konuştu.
GÜNAYDIN: SUÇU KÜRTLERİ MECLİS ÜYESİ YAPMAK
Ardından CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın söz aldı. Günaydın "Memleketin meydanları bizimdir. Esenyurt Meydanı da bizim. 5 gün sonra 30 Ekim olacak. Bundan 1 yıl önce Ahmet Özer, seçilmiş belediye başkanı evi basılarak gözaltına alındı. Kürt sorunu yoktur diyenlere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının notunu gösterelim. Suçu neymiş? Batıdaki Kürtleri belediye meclis üyesi yapmakmış. Utanmıyorlar" dedi.
AHMET ÖZER’DEN MESAJ: ÜZERİMİZE DÜŞEN NE VARSA YAPMAYA HAZIRIZ
Günaydın, “Bir yıldır Ahmet Özer içeride. Tek siyasi tutsak o değil ancak Esenyurt'ta isek sizlere seslenişini özetlemek isterim. Şöyle diyor: “Karanlıklar korkakların sığınağıdır. Siz bugün bu meydanda ışığı yaktınız. Selam olsun özgürlük için savaşanlara.”
Ahmet Özer'in yüreği ve düşünceleri toplum için. Şunları söylüyor: “Bu mücadeleyi eşitlik için adalet için veriyoruz. Mücadelemiz sürecek. Barış sürecini yürekten destekliyor, üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazır olduğumuzu belirtiyoruz. Desteğinden dolayı CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e teşekkür ediyorum.”
'KAYYIM GİBİ BİR DEMOKRASİ UTANCINI KALDIRMAK İÇİN NE BEKLİYORSUNUZ'
Günaydın, “Ekrem İmamoğlu'na ve tutuklu bütün belediye başkanlarına selam olsun. AİHM ve AYM kararına rağmen zindanda tutulan Selahattin Demirtaş'a, Figen Yüksekdağ'a ve Can Atalay'a selam olsun. Bir barış süreci devam ediyor. CHP bu süreci başından beri destekliyor. Artık bu memlekete barış gelsin. Komisyona CHP girmesin diye çok uğraştılar. Girdik. Şimdi kalmadın diye uğraşıyorlar. Kalacağız. Bu memlekete barış gelsin. Ancak Komisyonun çalışmaları ‘istikşafi’ görüşmelere dönmesin. Kayyım gibi bir demokrasi utancını kaldırmak için ne bekliyorsunuz. Gelin kayyım yasasını kaldırın. AYM ve AİHM kararlarına uyun. Siyasi tutsakları serbest bırakın. Bunlar on yılda bir kendileri gibi düşünmeyenleri casus ilan ederler” dedi.
BAKIRHAN: KAYYIM DÜZENİNE SON VEREBİLİRİZ
Ardından DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan söz aldı. Bakırhan yurttaşları Kürtçe ve Türkçe selamladı. Konuşmasında şunları kaydetti: Esenyurt emek demektir, direniş demektir. İstanbul'un en kıymetli ilçesi demektir. Bugün Türkiye'nin en devrimci partileri, kurumlarıyla birlikte Esenyurt halkına misafir olduk. Esenyurt barışa sahip çıkarsa barış olur, emeğe sahip çıkarsa alın teri karşılığını alır, sürece sahip çıkarsa barış gelir. Bugün ne barış var ne demokrasi ne özgürlükler ne de emeğin hakları var. Bu dört sütundan biri eksik olursa yapı ayakta duramaz. Bunun için bir araya geldik. Bu kayyım düzenine son verebiliriz.”
'İKTİDARIN ARTIK YASAL ADIMLARI ATMASI GEREKİYOR'
Bakırhan, “Kent uzlaşısı ile tutuklananlara selam gönderiyoruz. Esenyurt Ahmet Özer'in yerine kayyım atanmasının hesabını soracaktır. Bugün tarihi bir süreçten geçiyoruz. Sayın Öcalan tek taraflı bir çağrı yaparak çok önemli bir çağrı yaptı. Savaşa giden milyonlarca lira emekçilerin cebine gitsin, ölümler dursun diye böyle bir süreç başlattı. Süreç sadece Kürtlerin değil Esenyurt'ta tekstil fabrikalarında çalışan emekçilerin sürecidir, 86 milyonun sürecidir.
Barış demek kayyımların kaldırılması demektir. Şu ana kadar adım atan sadece Kürt tarafı oldu. Artık iktidarın da artık yasal adımları atması gerekiyor. Yasal düzenlemeleri yapması gerekiyor. Yerel seçimlerde olduğu gibi bu süreçte de dayanışarak, ittifak yaparak Esenyurt bu süreci başarıya ulaştırmaya var mı? Bu kayyımcı anlayışın bitmesi gerekiyor. 21'inci yüzyılda TELE1'e kayyım atamak nedir!
Türkiye’nin çatışmaya değil, barışa ihtiyacı var. Sınır ötesi operasyona değil, sınır ötesi halklarla barışa ve müzakereye ihtiyacı var." şeklinde konuştu.
“BİNLERCE SİYASİ TUTSAK MUTLAKA ÖZGÜRLEŞECEK”
“Edirne ve Kandıra cezaevlerine gittik. Selahattin Başkan ve Figen Başkan'ın sizlere çok selamı var” diyen Bakırhan, “10 yıldır cezaevinde olmalarına rağmen bu sürece büyük bir umutla bakıyorlar. Artık özgürleşmelerinin zamanı değil midir? Binlerce siyasi tutsak mutlaka özgürleşecek. Direniyorlar. Bizler de bugüne kadar direndiğimiz gibi direnerek barışı inşa edeceğiz. Biz kazanacağız emin olun. Emekçiler, ezilenler mutlaka kazanacak” ifadelerini kullandı.
HAKAN TOSUN VE ROJİN KABAİŞ İÇİN ÇAĞRI
Bakırhan, son olarak konuşmasını Hakan Tosun ve Rojin Kabaiş için çağrıda bulunarak bitirdi: “Hakan Tosun arkadaşımız bağımsız, özgür bir gazeteciydi. Esenyurt'ta katledildi. Faillerinin artık bulunması gerekiyor. Yine Rojin Kabaiş'in babası da burada. Artık Rojin'in nasıl yaşamını yitirdiğini bu iktidar bize açıklamalıdır. Katilleri yargılanmalıdır.”
Miting Kürt sanatçı Xêro Abbas'ın konseriyle devam etti.


