IŞİD'in Kobane’ye yönelik saldırılarının ardından 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen eylemler gerekçe gösterilerek 18’i tutuklu 108 isim hakkında açılan dava sürüyor.
Davanın 34’üncü duruşmasının 1’nci periyodu bugün Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsü'nde bulunan Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı.
Tutuklu yargılanan siyasetçi Ali Ürküt, tutukluluğuna gerekçe yapılan iddialar için "8 yıl önce önüme gelmişti. Ne bir tanık vardı ne de bir örgütle bağdaştırma durumu söz konusuydu" dedi.
Sincan Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan siyasetçiler duruşmada hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden duruşmaya katıldı. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar da duruşmada hazır bulundu.
Kimlik tespitinin ardından ilk olarak tutuklu siyasetçi Ali Ürküt, esas hakkındaki savunmasını yaptı.
"SAVCI BEY ALAKASIZ ŞEYLER YAZMIŞ"
5 bin 268 sayfalık mütalaayı ve dava için "Kalabalık dosya" diyen Ürküt, “Savcı Bey gerilere gidip, alakasız şeyler yazmış. Buna cevap vermezsen olmaz, versen ne kağıt ne zaman yeter” dedi.
HDP MYK üyesi olduğu için 3 yıldır hukuksuz biçimde tutuklu bulunduğunu belirten Ürküt, “Savcının tahminleri ve önyargıları ile oluşan 5 bin 268 sayfalık esas hakkındaki mütalaası ile karşı karşıyayız. Bu dava mükerrer bir davadır. 3 yıldır tutukluluk gerekçesi olan iddialar 8 yıl önce önüme gelmişti. O tarihte sunulan iddialarda ne bir tanık vardı ne de bir örgütle bağdaştırma durumu söz konusuydu. Savcı 25 yıl önceden başlayarak yasal parti çalışmalarım yasa dışı suçmuş gibi önüme sürmekte. Bu dosyada yaşananlar adil yargılanma hakkının ihlalidir. Devlet olanaklarıyla aleyhimize olan bütün dellileri toplanmış, lehimize olan hiçbir durum esas almamıştır” diye konuştu.
"BU ÇAPTAKİ DOSYA 3 GÜNDE KABUL EDİLEMEZ"
Heyetin 3 mesai gününde dosyayı inceleyerek kabul ettiğini hatırlatan Ürküt, "Bu çaptaki dosyanın 3 günde kabul edilemeyeceği herkes tarafından bilinir. Bahtiyar Çolak’ın daha sonra terör örgütü üyeliğinden tutuklanması, yargılanması, bu dosyada adil yargılanma hakkını baltalamaktadır. Mahkeme heyeti gittikçe şişirilen bu devasa dosya için 2 hafta duruşma 2 hafta ara şeklinde periyot belirlemiş, dosyaya giren belgeleri incelemeye vaktimiz olmamıştır. Bu da yargılanma hakkımızın ihlalidir. Bizlere cezaevi şartlarında mütalaaya ilişkin savunma yapmak için yeterli süre verilmemiştir. Mütalaada HDP MYK üyelerine ilişkin iddialarını okumaya zamanım olmamıştır. Böylelikle savunma hakkım da ihlal edilmiştir" ifadelerini kullandı.
"PARTİ FAALİYETLERİ SUÇ SAYILDI"
Savcının HDP’nin çağrılarını suç saydığını belirten Ürküt, "HDP MYK çağrısının suç teşkil etmediği AİHM'nin Yüksekdağ ve Demirtaş kararlarında açığa çıkmıştır" dedi.
Ürküt, şöyle devam etti:
"Katıldığım birtakım parti faaliyetleri var. Savcı Bey bunları ayrı ayrı suç olarak vermiş. Bunları yasa dışı faaliyetler olarak göstermiş. Yasal, demokratik, meşru çalışmalar örgüt üyeliği olarak belirtmiş. Savının örgütsel olarak nitelediği çalışmalarım 27 Kasım 2017’de Mardin’de düzenlenen izinli mitinge katılmam, barışçıl bir basın açıklaması yapmam, 2016 yılında Suruç’a gitmem, il ve ilçe örgütlerinin izin alarak düzenlediği etkinliklere katılmamdır."
Hükümet ile PYD arasında 2015 yılına kadar diplomatik ilişkilerin sürdüğünü hatırlatan Ürküt, "Benim yürüttüğüm faaliyetler suç ise, hükümetin bu faaliyetleri nedir? Olaylar 7-8-9 Ekim’de meydana geldi. Bu süreçte hükümet, YPG ve PYD ile ilişki kurmaya devam etmiştir. Bizlerin bazı insani girişmeleri örgüt üyeliği olarak görülmesi mantıklı değildir. Kaldı ki savcının, hükümetin o dönemde söz konusu örgütleri 'terör örgütü' olarak görmediğini bilmemesi mümkün değildir. TCK'ye göre suç sayılmayan bir fiile karşı kimseye ceza verilemez, tedbir uygulanamaz" dedi.
Duruşmaya ara verildi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı