Eğitim Sen, Milli Eğitim Bakanlığının İstanbul'da düzenlediği Mesleki Eğitim Zirvesi'ni protesto eden ve MESEM'lerde 17 çocuğun iş cinayetinde ölümünü protesto eden 16 TİP üyesi öğrencinin tutuklanması ve Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası üye ve yöneticilerine yönelik şiddet ve gözaltıya tepki gösterdi.
Açıklamada “Çocuk emeği sömürüsü durdurulmalı, demokratik tepkilere yönelik baskılara son verilmeli” denildi.
“İKTİDARIN GERÇEĞİ GİZLEME ÇABASININ AÇIK GÖSTERGESİDİR”
İktidarın son dönemde, Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) uygulamasına karşı yükselen demokratik tepkileri, iktidarın giderek artan baskı politikalarıyla bastırılmaya çalıştığı belirtilen açıklamada; “Çocuk emeğinin sömürüsüne, iş cinayetlerine ve bu sistemin yol açtığı ölümlere dikkat çekmek isteyen öğrenciler, sendikalar ve veliler polis şiddetiyle, gözaltılarla ve tutuklamalarla karşı karşıya bırakılmaktadır.
Milli Eğitim Bakanı'nın istifasını talep eden öğrencilerin tutuklanması, demokratik haklarını kullanan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası üye ve yöneticilerine yönelik şiddet, iktidarın gerçeği gizleme çabasının açık göstergesidir. Oysa ne baskı ne tutuklama ne de gözdağı, çocuk emeği sömürüsünün üzerini örtebilir” denildi.
“MESEM'LER “ÇOCUK İŞÇİ FABRİKASI” HALİNE GETİRİLMİŞTİR”
Türkiye'de çocukların, devlet destekli bir sömürü sisteminin kurbanı haline getirildiğinin altı çizilen açıklamada, “MESEM'ler, iktidarın eğitimi piyasalaştırma ve eğitim hakkını ticarileştirme politikasının en keskin örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. 3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'nda yapılan değişikliklerle bu merkezler adeta bir “çocuk işçi fabrikası” haline getirilmiş, çocuklar düşük ücretlerle, güvencesiz, denetimsiz ve tehlikeli işlerde çalıştırılmaya başlanmıştır” ifadelerine yer verildi.
“MESEM'LERDE ÇOCUK İŞÇİ ÖLÜMLERİ, SERMAYENİN KÂR HIRSINA TESLİM OLMUŞ ANLAYIŞIN SONUCUDUR”
Bugüne kadar MESEM'lere kayıtlı en az 17 çocuğun iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği hatırlatılan açıklamada şöyle denildi; “Her birinin ölümü, bu sistemin can güvenliğini hiçe sayan, sermayenin kâr hırsına teslim olmuş anlayışının sonucudur. Millî Eğitim Bakanlığı bu ölümlerin doğrudan sorumlusudur. Çocuklar okulda olmaları gereken yaşta, üretim bantlarında yaşamlarını yitiriyor; gelecekleri ve çocuklukları gasbediliyor.”
Gerçeklerin, baskı ve tutuklamalarla karartılamayacağı, toplumun vicdanında açılan bu yaranın, susturulan seslerle değil, hesap vermekle kapanabileceği vurgulanan açıklamada şu taleplere yer verildi;
MESEM'lerdeki çocuk işçiliğine ve iş cinayetlerine derhal son verilmelidir. Bu alandaki tüm mevzuatlar, özellikle 3308 Sayılı Yasa, çocukların güvenliğini ve eğitim hakkını esas alacak biçimde yeniden düzenlenmelidir.
Haklı talepleri dile getiren öğrenci, veli ve sendikalara yönelik şiddet, gözaltı ve tutuklamalar son bulmalı; tutuklu öğrenciler derhal serbest bırakılmalıdır.
İş cinayetlerinde sorumluluğu bulunan tüm yetkililer hakkında idari ve hukuki soruşturma başlatılmalıdır.
Açıklamada son olarak, “Eğitim Sen olarak, çocukların can güvenliği, nitelikli eğitim hakkı ve sömürüsüz bir gelecek için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz” ifadelerine yer verildi.