Antep'te Şireci Tekstil'e ait fabrikalarda çalışan yaklaşık 2 bin işçi cep telefonlarına gönderilen mesajlarla işten çıkarıldı.

İşten çıkarılan işçiler,  Başpınar’daki Üçüncü Organize Sanayi Bölgesi'nde toplanan binden fazla işçi kent merkezine yürümek istedi.

Artı Gerçek’ten Sinan Şahin’in haberine göre, TOMA'larla güvenlik önlemi alan polis yürüyüşe izin vermedi. İşçiler, "İş, ekmek, özgürlük" , "Yaşasın onurlu mücadelemiz" sloganları attı, alkış ve ıslıklarla işten çıkarmaları protesto etti.

Eylemde konuşan bir işçi, “"Ben bir grev yapamıyorsam yazıklar olsun bu Türkiye'ye. 'Aynı gemideyiz' diyorlar, ben anlamadım biz bunun neresindeyiz. Ya biz hiç gemiye binmişiz ya da gemiye binip batmışız. Hak ve özgürlük var ama buradan ne bir yola çıkabiliyoruz, ne bir yere gidebiliyoruz. Her yerde kısıtlamalar başlamış. Çevik kuvvet orada. Şireci bizi muhatap bile almadı. Gelip demedi ki bu adamlar, dört günden beri benden ne istiyor” dedi.

'HAK ARAMAK YASAKLANIYORSA DARBE DÜZENİDİR'

Bir Tek Sen Genel Başkanı Mehmet Türkmen ve EMEP Antep Milletvekili Sevda Karaca da işçilere destek verdi. Türkmen önce polis ardından valilik ile görüştü. Fabrika önünde bir konuşma yapan Türkmen, işçilerin demokratik haklarını kullandığını belirterek, şöyle konuştu:

"Bu işçinin anayasal hakkı. Eğer bir ülkede yürümek, basın açıklaması yapmak, hak aramak bu yasaklanıyorsa; bu OHAL düzeni, darbe düzeni demektir. Bu ülkede demokrasiden, hukuktan bahsedemeyiz. O yüzden biz bugün bu hakkımızı kullanmakta ısrar edeceğiz. 'En azından birinci organize sanayi bölgesine kadar yürüyelim, orada açıklamamızı yapalım' dedim, buna da izin vermediler. Milletvekilimiz ve işçi arkadaşlarla bir kez daha görüşeceğiz. Eğer izin verilmezse burada sizinle birlikte oturacağız. Hiç bir yere gitmeyeceğiz" dedi.

'GREV YAPAMIYORSAM YAZIKLAR OLSUN TÜRKİYE'YE'

Eylemde konuşan bir işçi, şu ifadeleri kullandı:

"Ben bir grev yapamıyorsam yazıklar olsun bu Türkiye'ye. 'Aynı gemideyiz' diyorlar, ben anlamadım biz bunun neresindeyiz. Ya biz hiç gemiye binmişiz ya da gemiye binip batmışız. Hak ve özgürlük var ama buradan ne bir yola çıkabiliyoruz, ne bir yere gidebiliyoruz. Her yerde kısıtlamalar başlamış. Çevik kuvvet orada. Şireci bizi muhatap bile almadı. Gelip demedi ki bu adamlar, dört günden beri benden ne istiyor.

Ben işçiyi ayağımla itiyorum demek istiyor ve bu işçiyi hor görüyor. Ben bütün basını buraya çağırmak istiyorum. Eğer cesaretleri varsa bizimle masaya otururlar. Bize bir açıklama yapmalarını bekliyorum. Bu saatten sonra benim için Şireci bitmiştir. Gidip hakkımı arayacağım. Bütün işçilere sesleniyorum. Bir kıvılcım yeter"