Mustafa Orman

Malakanlar, Rus Çarı I. Petro’nun askerlik dayatmalarını protesto edince 93 Harbi’yle birlikte Kars’a sürgün edilir.

Kars’a yerleşen Malakanlar mimariden üretim araçlarına, peynirden tarım aletlerine dek şehre birçok yönden katkıları olur. Günümüzde ise birkaç Malakan aile yaşamaktadır. Bunlardan biri de Ali Değirmencioğlu’dur.

Kars, müstesna bir şehirdir. Ama eski masalını terk etmiş şehir. Dört yanı barajlarla çevrilmiş. Şehrin süsleyen kar neredeyse artık yağmıyor. Çünkü herkes bilir ki şehre kardan başka hiçbir şey yakışmıyor. Yazın ense karartan güneşinden, sonbaharın renk cümbüşünden, baharın hoyrat eriyişinden ve kışın her bir cefasından bahsetmek mümkün değil. İşte bu şehir böyle dönüştü, diğer birçok şehir gibi böyle ölüme terk edildi. Yine de sürüyor sürmekte olan yaşam, ama eski yaşam değil.

Peki Kars nasıl bir şehirdir?

Kars’ta bulunmamış veyahut yaşamamış her insan için bu şehrin, kendini uzaktan bir denge kenti olarak gösterdiği doğrudur; hem etno-politik olarak hem coğrafi ve toplumsal koşulları ile Kars hakikaten de kültürel bir transistörün üstüne adeta oturtulmuş bir denge kentidir. Buna mukabil Kars, yaşadıkça tezatını da insana göstermekten çekinmeyen iç kuvvetleri zıtlıklarla çarpışan bir saklı kutudur.

Yine kültürel olarak birçok tezatın birleşimi söz konusudur fakat bu defa daha da dikkat celbeden Kars’taki insani durumdur. İnsan Kars’ta iken, yitip gitmişliğin ve henüz vakit varkenliğin sabırsızlığını bir ürperti ile hisseder ve şehrin özündeki tezat gereği Kars, insana sabrı böyle böyle öğretir. Dahası ızdırap bu şehrin kumaşı olmuş gibidir yine bir iç kuvvet sonucu bu memleketin insanının devingen bir mizah sahibi olduğunu görürsünüz…

Kars’ın içinde işler ve günler tezat içerisindedir, çünkü bu gökyüzünde de böyledir: Bacalardan dumanlar çıktığını solursunuz, griliğin isini görürsünüz ve bu sokulan tedirginliğin yanında kar yağdığını, karın sükûnet ve beklentisizlik hissinde yağdığını görürsünüz. Böyle böyle pek çok tezatın, yaşıyor olmaktan beslenen insan yanlarımızın algılayabildiği kadar, bir denge ile çarpıştığını ve yine dengenin bir tezat üzere inşa edildiğini ben Kars’ta yaşarken öğrendim. Kars’ta yaşamak biraz da budur: çelişkilerin dengesi ve dengenin çelişkisi.

Bu çelişkinin ve dengenin çelişkisinin yaşandığı şehirde, geçmişten günümüze yaşayan halkların şehrin caddelerine taşıdığı bir kültür var.

Her bir sokağın başında kah Ermenilerden kalma kah Ruslardan kalma bir yapının içinde bulabilirsiniz kendiniz. Daha uzaklara da gidebilirsiniz, 12 Havariler Kilisesi’nin arka sokaklarından Kaleiçi Mahallesi’ne doğru ayak tabanlarınızı yere değdirdiğinizde Romalılardan kalma bir kiliseyle de göz göze gelebilirsiniz.

Kars’ta yaşayan medeniyetlerin her bir yere kök salmıştır. Malakanlar ise, değirmencilikten peynirciliğe, taş ustalığından tarım aletlerine kadar birçok alanda Kars kültür ve üretimine katkıda bulunmuşlardır.

Ali Değirmencioğlu Kars’ta yaşayan son kuşak Malakanlardan. Askerliğe, silaha ve kadına şiddete karşı olduklarını söyleyen Değirmencioğlu, askerliği reddettikleri için buraya sürüldüklerini belirtiyor.

KARS’TA YAŞAYAN SON MALAKANLARDAN OLAN ALİ DEĞİRMENCİOĞLU: BİZİ ZORLA ASKER YAPMAK İSTEDİLER

Değirmencioğlu: “Adım Ali Değirmencioğlu, 1965 yılında Susuz Porsuk Köyü’nde doğdum. Zaman zaman oradan geçtikten sonra annem babam göç etti. Ben yalnız orada kaldım.”

Ali Değirmencioğlu, Malakan’ın kelime anlamının sütün ak ve temiz olmasından geldiğini söylemek sözlerine devam ediyor:

“Büyüklerimiz Kafkasya’dan geldi. Fakat bizi zorla asker yapmak istediler. Biz olmak istemedik. Oranın Çar’ı bizi sürgün etti. 93 Rus harbinde Kars'a geldik.”

Malakanların şiddete karşı çıkışları nedeniyle göç etmeleri önemli bir ayrın olarak görülse de, inanış biçimleri gereği şiddetin her türlüsüne karşı olduklarını sıklıkla dile getiriyor:

“Kadına karşı şiddeti sevmiyoruz. Gönül isterdi ki o silahın yerini elimizde bir çiçek olması, gül olması, takdim etmesi. Yani bizim en sevdiğimiz şey dostluktan yana barıştan yana, savaşı sevmiyoruz. Kan dökmeyi de sevmiyoruz zaten. Yani Çar’ın yüzünden zaten dediğim gibi dağıldık buralara kadar geldik.”

Van’da 'Pêşî peya' yazısı tahrip edildi: 'Türkiye Türk’tür, Türk kalacak' Van’da 'Pêşî peya' yazısı tahrip edildi: 'Türkiye Türk’tür, Türk kalacak'

Kars’ta geçmişten günümüze ulaşan peynir üretim teknikleri ve peynir çeşitlerinin tamamı Malakanlardan kalma. Ali Değirmencioğlu bu konuyla ilgili sözlerini şöyle sürdürüyor:

Bu gördüğünüz kaşarlar, gravyerler, ballar, peynirler hep Malakanlar sayesinde piyasaya çıkmıştır. Fakat gravyer ve diğer peynirlerin yapılması o kadar kolay değil. Zemin kat dediğimiz yerlerde saklıyoruz, herhangi bir ışık görmemek şartıyla. Orada yirmi dört ay orada bekliyor. Çatlamanın anlamı nedir? Bozulma şeyi değil fakat tam kıvamına geldiğinden dolayı buna diyorlar ki çatlamış veya bozulmuş asla alakası yok. Ne kadar geciktiyse o kadar daha lezzetli oluyor.”

Şimdilerde Kars’ta Malakan nüfusu az olsa da, Malakanların Kars kültür ve üretimine yaptığı katkıların izlerini şehrin her bir yanında rahatlıkla görebiliriz.

Editör: Selda Manduz