Saadet Partisi ve Gelecek Partisinin ortak Meclis grubunun toplantısında parti liderleri konuşmalarının büyük kısmını Filistin ve İsrail arasındaki çatışmalara ayırdı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, "Yalnız bırakılan bir Filistin’in, terk edilen bir Mescid-i Aksa’nın savunucuları olan kardeşlerimizi TBMM’den selamlıyoruz" dedi.

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı eleştiren Davutoğlu, "Yazıklar olsun, Gazze’nin çocukları direnirken İsrail Cumhurbaşkanı’nı arayıp taziye dileyip Filistin’in yanındayız diyemeyenlere" ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da "BM, AB ve İslam İşbirliği Teşkilatı'nın gücü bir İsrail'e yetmiyor mu" dedi.

İktidarın İsrail ile "normalleşme" politikalarını eleştiren Karamollaoğlu, "İsrail’le bu şartlar altında 'normalleşmek', anormalleşmektir. Zira İsrail’in normali işgaldir, katliamdır, zulümdür. Normali bu olanlarla 'normalleşme' sırasına girenler de akıtılan kan ve gözyaşının sorumluluğuna ortak olduklarını bilmelidirler" diye konuştu.

DAVUTOĞLU: YAZIKLAR OLSUN FİLİSTİN'İN YANINDAYIZ DİYEMEYENLERE

Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Gerçekten olaylar bir sabah bir grup Filistinli militanın İsrail’e sızarak saldıran bir vahşet görüntüsü ortaya çıkarmasıyla mı başladı? 75 yıldır evinden ailesinden yurdundan koparılmış bir millet, 56 yıldır işgal altında bir Kudüs ve bu işgalin en büyük acıların yaşandığı bir Mescid-i Aksa var.

[Netahyahu, BM Genel Kurulu'nda] 1948 haritasını gösteriyor, İsrail bütün Filistin topraklarını kuşatmış şekilde. 1948’de böyle bir harita yok. Batı Şeria ve Gazze de İsraillin bir parçası olarak görülüyor. Dikkat edin o haritada Türkiye dışlanmış. Bu haritayı Netahyahu BM Genel Kurulu'nda gösterdi, aynı günlerde Erdoğan onun elini sıktı. ‘One minute’ diyen Erdoğan, bu harita gösterildikten sonra Netanyahu’nun elini sıkarsa Filistinliler kime güvenecekler?

Yalnız bırakılan bir Filistin’in, terk edilen bir Mescid-i Aksa’nın savunucuları olan kardeşlerimizi TBMM’den selamlıyoruz.

Tavrımız açıktır, kadınlar çocuklara yönelik saldırılar üzerinden Filistin davasına bir leke düşürülmesine asla izin verilmemeli. Filistinli kardeşlerimize de çağrımız şudur. Bu konuları istismar edecek görüntülere asla izin vermeyin.

Bu olayların birinci müsebbibi asla Filistinliler değildir. Birinci müsebbibi Filistinlilere verdikleri sözü tutmayan uluslararası toplumdur, ikinci müsebbibi Filistin’i yalnız bırakan İslam ülkeleri ve Türkiye de başta olmak üzere Netanyahu'nun elini sıkmak üzere sıraya giren kendisine yabancılaşmış liderlerdir. Yazıklar olsun, Gazze’nin çocukları direnirken İsrail Cumhurbaşkanı’nı arayıp taziye dileyip Filistin’in yanındayız diyemeyenlere."

KARAMOLLAOĞLU: İSRAİL'İN NORMALİ İŞGALDİR, KATLİAMDIR

Karamollaoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar ise şöyle:

"Üç çeyrek asırdır, İsrail’in günbegün Filistin topraklarını işgal edişini, tüm dünya adeta seyretmiştir. Velisinin ABD olduğunu bildikleri bu şımartılmış çocuğun zulümleri karşısında diğer ülkeler her daim üç maymunu oynamayı tercih etmişlerdir. Hırsıza hırsız, işgalciye işgalci, katile katil, zalime ise zalim diyemediler. Bunu diyemeyenler, mazlumu suçlu ilan etmekten ise hiç çekinmediler, hiç utanmadılar.

Nefsi müdafaanın ayrıca bir nefsi müdafaası olmaz. Bir insanın evine giren hırsıza karşı gelmesi nefsi müdaafadır, o hırsız bu karşı geliş karşısında kalkıp bir de ev sahibini öldürürse, evini ateşe verirse, bu nefsi müdaafa olmaz öyle de kabul edilemez. Zalim ile mazlumu hukuk önünde eşitlemeye kalkanlar, bunu böyle bilmelidirler. İsrail’in tarihi, aynı zamanda katliamlar tarihidir. Sicili en bozuk ve en kabarık ülkedir. Birleşmiş Milletler kararlarını ve uluslararası hukuk kurallarını en çok çiğneyen ülke yine İsrail’dir. BM, AB ve İslam İşbirliği Teşkilatının gücü bir İsrail’e yetmiyor mu?

Dünden bugüne coğrafyamızda her ne acı yaşanıyorsa bilinmelidir ki Büyük Ortadoğu Projesinden bağımsız değildir. Netanyahu’nun sarf ettiği 'Ortadoğu’yu tamamen değiştireceğiz' cümlesi bizim açımızdan bilinmeyen bir durum değildir. Amaç BOP ve nihai hedef Türkiye’dir. Dün Irak’ta, bugün de Filistin’de yaşananlar, Türkiye’yi teğet geçecek şeyler değildir. O nedenle Filistin de Filistin’den ibaret değildir, bu böyle bilinmelidir.

Rusya ve Ukrayna savaşında iki taraf arasında fır dönenler, Ukrayna’ya yardım sırasına girenler, bugün Filistin’de yaşananlar karşısında eli kolu bağlı oturuyorlar maalesef. Yoksa 'normalleşme' adı altında verilen sözler mi var? İmza altına alınan taahhütler mi var?

Bizler, haklı mücadelelerinde Filistin halkının yanındayız, yanlarında olmaya da devam edeceğiz. İsrail ve onun zulmüne sessiz kalarak ortak olanlar, bu ateşin eninde sonunda kendilerini de yakacağını bilmelidirler. Filistin özgür olana dek, bölgemizde hiçbir ülke kendi özgürlüğünü garanti altına almış sayılamaz.

Zaman, tarafsız kalma zamanı değil zalimin karşısında, mazlumun yanında dimdik durma zamanıdır.  Bir kez daha görülmüştür ki İsrail’le bu şartlar altında 'normalleşmek', anormalleşmektir! Zira İsrail’in normali işgaldir, katliamdır, zulümdür! Normali bu olanlarla 'normalleşme' sırasına girenler de akıtılan kan ve gözyaşının sorumluluğuna ortak olduklarını bilmelidirler. Başta Türkiye olmak üzere, İslam ülkelerinin tamamı İsrail’le tüm ilişkilerini askıya, yaptırımları ise gündemine almalıdır."

Editör: Selda Manduz