Neden mi kadın dayanışması?

Çünkü bizim, yaşlımız, gencimiz, okuyanımız, okul yüzü görmeyenimiz, çalışanımız, evin dört duvarı arasında hapsolanımız benzeriz birbirimize de ondan. Yaşamın herhangi bir alanından, fabrikadan, tarladan, okuldan, iş yerlerinden, evden veya yoldan geçen rasgele herhangi on farklı kadını konuştursanız sekizinin belki de dokuzunun hikayesi benzer birbirine; sanki aynı kalemden çıkmıştır. İşte bundan dolayı biz kadınların ne sözümüz biter, ne öfkemiz diner, ne direncimiz tükenir, ne de dayanışmamız, yan yana gelişimiz azalır.

Mukaddes Erdoğdu Çelik yönetiminde Duygu Uzel tarafından derlenen Çalakalem Kadınlık Halleriyle kitap yolculuğumuz uzaklara değil, çevremizde gördüğümüz çatıların altındaki gerçek yaşamlara; ulu orta konuşulmayanlara. Hepsi gerçek ne bir eksik ne bir fazla, yaşandığı haliyle yalın, çıplak. Ne de çok benziyoruz birbirimize.

Yol arkadaşlarımız mı? Yaşamın içinde var olma kavgası verenler, ayakta durmaya çalışanlar, çemberin dışına kendini atmak için ölesiye mücadele edenler, içsel kavgasını başarıyla sürdürenler; sen, ben, o, biz kadınlar… Erk sistemine, kadını yok sayan siyasal, politik tutum ve yaptırımlara baş kaldıran kadınlar…

Yol alırken neden şaşırmayız, yoksa biz miyiz olayların öznesi? Bilinen fakat yok sayılan kadının ezilmişlik halleri; kendini değersiz hisseden, evliliğe zorlanan, aldatılan, mutluluk ararken kör kuyularda debelleşen kadınlar…

Yani başlarında özgürlüğü savunup, köleliği gömerken, evde iş yerinde köleliğe kapı aralayanlar… Ve erk sistemi; gelenek görenek, anneler, babalar, kocalar, kayınvalideler, kayınpederler, başka birinin yaşamına karışma yetkisini kendinde gören dayılar, amcalar, yeğenler, herkes, adalet sistemi, kolluk güçleri… Hepsi bir yana saçlarını süpürge ettikleri, uğruna bir değil binlerce kez can feda ettikleri çocukları…

Çalakalem Kadınlık Halleri bizim topraklarda, içimizden rasgele seçilmiş yedi kadının yaşam hikayelerinden derlenmiş bir yapıt.

Onlar konuşabilenler; küllerinden yeniden doğup ayağa kalkanlar, bilince varanlar…

Birde konuşamayanlar var, ölüme eşdeğer sessizliği seçip, kendi acılarında kaybolanlar…

Daha çok kadının konuşması, yazması, çemberin dışına çıkması dileğiyle…

Teşekkürler Mukaddes Erdoğdu Çelik ve Duygu Uzel…