"Asla unutmamalıyız ki Adolf Hitler'in Almanya'da yaptığı her şey yasalara uygundu."*

Kobani davası bitti, cezalar verildi.

İstinaf, yargıtay derken soğutulmaya bırakıldı diye düşünenler vardır belki. Ancak pek öyle değil.

İddia makamı çalışıyor:,

1 Kasım 2023'te Kobani Olayları ile ilgili bir soruşturma kapsamında hapsedilen Hüda Kaya için İstenen ceza 38 kez ağırlaştırılmış müebbet. Yasalarda idam cezası kaldırıldıktan sonra yerine ikame edilen yasa maddesi. Yetmemiş olmalı ki, üzerine 19 bin 680 yıl da hapis cezası isteniyor. O bir eski milletvekili. Şimdi tutuklu. Hapisliğinin sekizinci ayında nihayet iddianame de hazır. Kime bu kadar hapis cezası, kime olacak 38 kez ağırlaştırılmış müebbet cezasının istendiği kişi 28 Şubat sürecinde üç kızıyla birlikte cezaevinde yatan, adı başörtüsü eylemleriyle özdeşleşen Türkiye Büyük Millet Meclisi 25., 26. ve 27. Dönem HDP İstanbul Milletvekilidir. "Baş örtülü bacılar" onun gibiler için söylenmedi zaten.

Hüda Kaya vekildi şimdi mahpus. Hoş halihazırda eski olmayan çiçeği burnunda milletvekili Can Atalay AYM kararlarına rağmen hala hapiste tutulmuyor mu? Eskisi yenisiyle bizdeki kadar seçilmiş vekiller, belediye başkanları , düşüncesini ifade etmek isteyen yazar, gazeteci, üniversite öğrencisi, muhalif siyasilerin içeride olduğu başka memleket var mı, ben bilmiyorum. Bilenler söylesin...

Tutuklu olmayan dört HDP'li eski vekil Garo Paylan, Pero Dündar, Serpil Kemalbay ve Fatma Kurtalan'ın dosyası da Kobani Davası ile birleştirilmiş. Sıradaki gelsin adeta. Uygun bir yasa maddesi de kolay bulunur, her birine bilmem kaç kez ağırlaştırılmış müebbetin yanında yüzlerce yıl hapis cezası işten bile değildir. Hitler de yasalardan beslenmemiş miydi?

İnternet arama motoruna en fazla hapis cezası yatan diye yazınca en çok habere Amerika’nın ev sahipliği yaptığını görüyoruz.

Türkiye'de "terör" faaliyetlerinde bulunduğu gerekçesiyle hüküm giyen mahkum oranı ve cezaevinde bulunan tutuklu sayısında Avrupa'da ilk sırada yer alıyor. Milletvekili de,1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmak isteyen de "terör " suçlusu ne de olsa.

ABD'nin Oklahoma eyaletinde 1974'te işlenen bir cinayet nedeniyle 48 yılı aşkın hapis yatan 71 yaşındaki Glynn Simmons'ın esasında suçsuz olduğu tespit edildi. Simmons, ABD tarihinde haksız yere en uzun süre cezaevinde kalan kişi olmuş.

Bir başka örnek: Amerika'da, çocuk yaşta müebbet hapis cezası alarak, en uzun süre hapiste olan kişi olan Joe Ligon, yaklaşık 70 yıl sonra serbest kalmış.

Bizde adalet arayışı bir çeşit çağ yangını olarak sürüyor, sönmüyor bir türlü. Öyle ki; hapishaneler siyasi tutsakla dolu. Daha 1 Mayısta anayasal haklarını kullanmak için Taksim’e çıkmak isteyen çoğu üniversite öğrencisi gençler tutuklandılar. İddia makamı burada elini çabuk tutmuş. 1 Mayıs tutsakları için de toplam 567 yıl hapis cezası istemekten geri durmamış. Çoğu üniversite öğrencisi olan 1 Mayıs tutuklularının değil gözaltına alınması sonra da tutuklanması ayıbı yetmiyormuşcasına istenen cezalar  iyiden iyiye memleketin ayıbına ayıp katmaktan başka ne işe yarayacaktır. Bayram kutlamak isteyen sendikacıya, işçiye, öğrenciye barikat ardından hapishane. Siyasetçilerin konuşmalarından müebbetlik cezalar istemek hangi yasa maddesi gereğince olursa olsun hukuki değildir. Yukarıdaki bir tek cümlede faşizmi özetleyen Martin Luther King'in ne kadar haklı olduğuna işaret etmiyor mu! Her şeyi yasalara uygun olsa ne yazar. Yol Hitler’in yolu olur ancak.

Selahattin Demirtaş Figen Yüksekdağ gibi HDP'nin eski eş genel başkanlarına Kobani kumpas davasından verilen hapis cezaları geçtiğimiz günlerde çok konuşuldu. Sıcağı sıcağına demokratik partiler ve duyarlı kamuoyu tepkisini gösterdi. Yeterli olduğunu kimse söylemiyor herhalde. Bilindiği gibi devlet protestoların olacağını bildiğinden önceden bir çok yerde konulan yasakların arkasında durdu. Yetmedi Kobani davasında yargılan(a)mayan yeni isimlerle yola revan ediliyor. Tutukluların en bilineni Demirtaş milletvekiliyken dokunulmazlığı kaldırılarak hapsedilmiş, bunu da bilmeyen yok. Aldığı cezaları duyanlar kulaklarına inanamazken 12 Eylül sıkıyönetim mahkemelerini aratmayan sivil yargı astronomik ceza istemeleri ve hükümleriyle gündemden düşmüyor. Beri yanda Soma maden faciasında yaşamını yitiren 301 işçinin katledilmesine neden olanların aldığı/yattığı cezalar ortada. Sinan Ateş cinayeti, mafya bağlantılı suçlarda kimin eli kimin cebinde. Bir türlü katedil(e)meyen mesafeler de herkesin malumu.

Her şeyin yasalara uygun olması hukuki olduğu anlamına gelmediğini Hitler Almanyası kadar biz de biliriz. 

Siyasal fikir ve eylemlerinden dolayı tutuklu ve hükümlülerin tamamı bir an önce özgür olmalıdır. İşte o zaman belki memleketin bir ayıbı ortadan kalkar, belki o vakit normalleşme bir anlam kazanır.

Kobani kumpas davasında yargılananlar, Gezi ve son olarak 1 Mayıs tutsakları serbest bırakılmalıdır.

*Martin Luther King