1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması, yalnızca bir imparatorluğun sonu değil, Orta Asya’daki pek çok ülke için siyasi belirsizliğin ve yön arayışının başlangıcıydı. Bu yeni dönemde bağımsızlığını ilan eden Kazakistan, bir yandan tarihsel olarak bağlı olduğu Rusya’yla ilişkilerini sürdürmeye çalışırken, diğer yandan Batı’yla – özellikle ABD ve Avrupa ülkeleriyle – daha yakın bağlar kurma sürecine girdi.

N

NAZARBAYEV DÖNEMİ: GEÇMİŞİN MİRASIYLA GELECEĞİ KURMAK

Kazakistan’ın ilk cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Sovyetler döneminde Komünist Parti içinde önemli görevlerde bulunmuş deneyimli bir figürdü. Bağımsızlıktan sonra, ülkeyi hem içeride istikrarı koruyacak hem de dışarıda yatırım çekebilecek bir çizgide yönetmeyi hedefledi. Bu çerçevede uygulanan politikalar, Kazakistan’ı Batılı enerji devleri için cazip bir yatırım ortamı hâline getirdi. Chevron, ExxonMobil gibi firmalarla yapılan anlaşmalar, ülkeyi küresel enerji piyasasına entegre etti.

“Kazakistan’ın coğrafi konumu, bizi hem Doğu hem Batı ile güçlü ilişkiler kurmaya mecbur bırakıyor.”

— Nursultan Nazarbayev, Astana Ekonomik Forumu, 2011

Nazerbayet

Bu dönemde ABD ve Avrupa ile olan ilişkiler yalnızca ekonomiyle sınırlı kalmadı; eğitim, kültür ve güvenlik alanlarında da iş birliği gelişti. Kazakistan, nükleer silahlardan gönüllü olarak vazgeçerek uluslararası toplumda saygın bir pozisyon kazandı.

“Kazakistan gibi ülkelerle enerji iş birlikleri yalnızca ekonomik değil, stratejik bir konudur.”

— Bill Clinton, ABD-Kazakistan Ortaklık Konferansı, 2010

Ancak içeride siyasal çoğulculuk sınırlı kaldı. Güçlü bir başkanlık sistemi kuruldu; medya ve sivil toplum üzerindeki baskılar zamanla arttı. Ekonomik büyüme her kesime eşit yansımadı ve yolsuzluk, sistemin derinleşen bir sorunu hâline geldi.

TOKAYEV’E GEÇİŞ: YENİ BİR SAYFA MI, DEVAM EDEN BİR HİKÂYE Mİ?

2019’da Nazarbayev’in görevden ayrılması ve yerine uzun yıllar dışişleri ve senato başkanlığı yapmış olan Kasım Cömert Tokayev’in gelmesi, Kazakistan siyaseti için bir dönüm noktası olarak yorumlandı. Ancak bu geçiş, büyük oranda sistem içi bir rotasyondu.

Nn-1

Tokayev, göreve geldikten sonra çeşitli reform sözleri verdi. Siyasi liberalizasyon, yargı reformu ve yerel yönetime daha fazla yetki gibi vaatler öne çıktı.

“Kazakistan artık eski yönetim modeline geri dönmeyecek. Yeni bir sosyal sözleşmeye ihtiyacımız var.”

— Kasım Cömert Tokayev, Ocak 2022 protestoları sonrası halka sesleniş

Ksmm

Ancak 2022 başında yaşanan protestolar ve yaşanan can kayıpları, bu reformların derinliği konusunda soru işaretleri yarattı. Tokayev’in Rusya’dan askerî destek istemesi, ülkede egemenlik ve dış etki konularını yeniden gündeme taşıdı.

“Kazakistan, Sovyetler Birliği tarafından yaratılmış bir devlettir. Bu gerçek unutulmamalıdır.”

— Vladimir Putin, 2014 Gençlerle Buluşma Etkinliği

Bu açıklama, Kazak kamuoyunda tepki çekmiş ve Moskova’yla mesafeyi koruma isteğini daha da pekiştirmişti.

Tokayev Putın

RUSYA’DAN MESAFELENME, BATI İLE YENİ YAKINLAŞMA

2022’de başlayan Ukrayna Savaşı, Kazakistan için hem bir sınav hem de bir fırsat oldu. Tokayev yönetimi, Rusya’nın politikalarına tam destek vermekten kaçınarak daha tarafsız bir pozisyon aldı. ABD ve AB ile ilişkiler bu dönemde daha da güçlendirilirken, Kazakistan Çin’le de dengeli bir ekonomik ilişki geliştirmeye devam etti.

“Orta Asya’daki geçiş süreçleri, halkın haklarının korunmadığı bir modelle değil, hesap verebilirlikle yürütülmelidir.”

— George Soros, Açık Toplum Forumu, 2005

Tokayev’in yönetimi bu hesap verebilirlik yönünde adımlar atacağı vaadinde bulunsa da uygulamada bu dönüşüm oldukça sınırlı kaldı. Enerji, hâlâ hem iç politikada hem dış ilişkilerde merkezi rolünü koruyor.

“Petrol, Kazakistan’ın bağımsızlığını garanti altına alan en stratejik güçtür.”

— Timur Kulibayev, KazMunayGaz başkanı, 2008

SONUÇ: DÖNÜŞEN BİR COĞRAFYADA GELECEĞİ ŞEKİLLENDİRMEK

Kazakistan’ın 1990’lardan itibaren geçirdiği siyasi ve ekonomik dönüşüm, yalnızca bir ülkenin yön değiştirmesi değil; aynı zamanda küresel güç dengelerinin Orta Asya üzerindeki etkisini gösteren çarpıcı bir örnek olmuştur. Sovyet sisteminden çıkıp bağımsızlığını ilan eden Kazakistan, zamanla Rusya ile olan geleneksel bağlarını kademeli şekilde zayıflatırken, Batı’yla daha derin ekonomik ve diplomatik ilişkiler kurmayı tercih etti.

Nazarbayev döneminde şekillenen bu dışa açık model, Tokayev’le birlikte yeni bir evreye girdi. Özellikle 2022 sonrası, ülkenin Batı’yla ilişkilerini artırması ve Rusya’dan daha kontrollü bir mesafeye yönelmesi, Kazakistan'ın jeopolitik pozisyonunda belirgin bir değişime işaret ediyor. Bununla birlikte bu yönelimlerin toplumun tamamı üzerindeki etkileri, hâlâ tartışmalı ve çok katmanlı.

Kazakistan’ın geleceği, yalnızca dış politika tercihleriyle değil, içerideki reform süreci, toplumsal beklentiler ve kurumsal yapının güçlendirilmesiyle belirlenecek. Halkın daha fazla katılım gösterdiği, ekonomik kaynakların daha adil dağıldığı ve yönetişimin şeffaflaştığı bir süreç, ülkenin uzun vadeli istikrarı açısından kritik önemdedir.

Bir yandan küresel güçlerle denge kurmaya çalışan, diğer yandan kendi iç dönüşümünü gerçekleştirmeye çalışan Kazakistan’ın hikâyesi henüz tamamlanmış değil. Önümüzdeki yıllar, bu sürecin ne yönde şekilleneceğini gösterecek.