"Katiller nereye gidecek, söylesene bana? Yargıcın kendisi de sanıklar arasındaysa, kim yargılayacak katilleri?"1

Yeni anayasa, yeni "paradigma", kayyımlar  vekil transferleri, gazeteci ve televizyoncuların, en büyük parti CHP’den, en küçük Zafer Partisi'nin de içinde olduğu muhalefetin baskı altına alınması hemen her şey sadece ve sadece cumhurbaşkanının 4. kez seçilmesi için midir?

Muhalefet nedense bunu söylüyor. Her şeyi bu sevdaya bağlıyorlar. Haksız da sayılmazlar. Koltuk sevdası bu olsa gerek. Makam mevkii de daha üstü yok. Yok, ama daha yetkilisi var,  dediğim dedik makamı "bir gece ansızın gelebilirim " gibi rast makamı değil sadece. Kürdî, Uşşak, Hicaz, Muhayyer veya Bayati makamı da değil bu makam; itibarın mevkisi/makamı hümayun olur ancak. Hümayun, daha çok yakışır devletin başına. Keza, hüma, devlet kuşu, baht açıklığı ve şans anlamına gelirken, hümayun da "kutlu" demekmiş. Kutlu vazifenin adı vatana millete hizmet aşkından başka bir şey olamaz(!)Onu da en iyi bu zatlar icra edebilirler herhalde...

O can o tende bulunduğu müddetçe O "fakir" hizmet etmekten geri durmak niyetinde değil gibi. Elbette memleket sultanlık değil bir cumhuriyet. Cumhuriyet rejimlerinde başa gelmek için seçim şart. Sandık şart. Yeri gelir zarfların/oy pusulasının mühürlü olma şartı mühim olmaz, yeri gelir trafolara kedi girer, yeri gelir; atı alan Üsküdar'ı geçer. " Seçimlerin demokratik olup olmaması, seçimlerde hile yapılıp yapılmasıyla alakalı bir durum  değil bu. "En fazla üst üste iki kez seçilir" kuralı da bir hikayenin ana fikri gibi gözükse de değil. 5 Takvim yılı dolmadan bir şekilde alınan erken seçim kararı sayesinde 3.,4.,5. velhasıl ömrü vefa ettiği müddetçe tekrar tekrar seçilmek mümkün...

Gene de anayasayı değiştirmek iyi olacak. Değiştirmekle bir şey olmuyor. 1980'de askerler geldi hiç de fena olmayan ama "milletimize geniş gelen " anayasayı cebren ortadan kaldırdı yerine şimdikini yazıp millete sandıkta onaylattılar. Anayasanın 1. maddesindeki "Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu" hakkındaki hüküm ile, 2. maddesindeki "Cumhuriyetin nitelikleri" ve 3.maddesi "hükümleri değiştirilemez" ve 4. maddesiyle ilk üç maddenin değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Arada sırada yasa teklifi değil de, değiştirilsin diyenler çıksa da orada kapı gibi durduğu iddia edilir. İlk 4 yerinde durmasına rağmen rejiminin değiştiğini iddia edenler var. Parlamenter rejimden tek adam rejimine... Bu arada Anayasa, bugüne kadar 21 (yirmi bir) kez değişikliğe uğramış. Şimdi de dar geliyor hepten yenisini yapalım diyorlar hazretleri. Yıllar var ki bu mesele gündem olur daha demokratik olan değil "yeni" olanına ihtiyaç var (!)

İstanbul'un Şehremeni İmamoğlu da "O" en yukarıdaki makama oturmak istiyormuş gibi. Hiç kendi ağzıyla duymadık bu adaylık mevzusunu. Adı hep geçiyor, birileri onu layık görüyor. Milletin de layık gördüğünü büyük reise rağmen 3 kez sandıkta seçim kazandığı bir sır değil nihayetinde.

Adının geçtiği anketler yapılıyor. Dün, Kılıçdaroğlu, Yavaş ile birlikte kamuoyu yoklaması içindeydi. Bugün “Yavaş mı İmamoğlu mu?” anketlerde soruluyor. Anketlerin dışında ise, hakkında açılan dava ve jet hızıyla açılan soruşturmalara bakılırsa en popüler olan İmamoğlu. Ayağı kolay kaydırılacak birisiymiş gibi hep hedefte. İsimlerini zikretmeden söyleyelim bir iddiadır, başsavcı ve bir bilirkişinin durduğu yer. Bu yer neresidir? Katilleri, yolsuzlukları, hukuksuzlukları kim nasıl yargılayacak? Bir iddiadır dışarıdan bir suflörün söylediklerini ikiletmeden tekrarlayanların aslında heybedeki turpların büyüğü olduğu söylendi. Sonrası dakikalar içinde, daha kürsüdeyken açılan soruşturmalara gazetecilerin gözaltına altına alınması ve Halk TV Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'ın tutuklanması halkasını da eklediler.

Nedir bu? Usulsüzlük üzerine inşa edilen bir turistik otel yangınında 78 kişi hayatından olur. Sorumluluğu üstüne alacak kimse bulunamıyor. Daha önceki iş cinayeti vakalarında, afetlerde katliamlarda olduğu gibi. Kader, fıtrat, kısmet, nasip en masumları. Ne işleri vardı o otelde yangına ve ölümlere rağmen diğer otellerde devam eden kayak sefasını sürebilirlerdi de diyebilirler maazallah.

Nedir bu?

Kürt gazetecilerin tutuklanmasını geçtik, Suriye'nin kuzeyinde öldürülmesini kınayan dünyanın en büyüklerinden İstanbul Barosunun meşru yönetimini hedefe koymak.

Nedir bu?

Umut Hakkı'nın telaffuz edilmesi şekere damlatılmış bir acı ilaçtan çok zehir mi acaba... Bilmek mümkün değil...

Demirtaş ve Yüksekdağ parti eş genel başkanları olarak yıllardır hapiste. Şimdi Zafer Partisi'nin genel başkanı da hapiste. “Nedir bu”, diyen çok. Küçük ama etkili faşist bir partinin başkanı attığı Twit'den, yaptığı bir konuşmadan dolayı hapsedilmiş olması elbette olacak iş değil. Ya Ezilenlerin Sosyalist Partisi'nin  (ESP) eş genel başkanı da tutuklandı, bu toplumun ne kadarı duydu!

Nedir bu, bir çifte standart mı?

Adalet bakanına göre kimse gazetecilik yaptığı için hapis değil. Bizde düşünce suçu yoktur (!)ne de olsa...

Nedir bu? Nedir bu bilinmez, bu anlaşılmaz, bu akıl sır ermez tutku!

Nedir bu yoksulluk... Nedir bu korku... Nedir bu gözdağı... Açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edilmek... Nedir bu akla gelen gelmeyen her şeyi talan etme arzusu. Nedir bu devasa sömürü... Nedir bu anlaşılmaz suskunluk...Nedir bu akıl sır ermez tutku! Nedir bu vazgeçilmez tutku.! Bazılarına verilen yetki neden geri alınamıyor. Nedir bu tutku, tanrı vergisi mi... Sadece bir kez daha, olmadı bir kez daha tutkusu... Bir kez daha bir kez daha tutkusu. Bu tutku koltuk sevdası, bu tutku hep o koltuktan kalkmama tutkusu...

Yazının başlığını Sabahattin Eyuboğlu ile Mina Urgan'ın çevirisiyle dilimize kazandırılan Moby Dick (Beyaz Balina), Herman Melville' in kitabından ödünç alındı. Son dönemlerde yaşadığımız gelişmeler karşısında duyguları bu cümleler olmadan ifade etmek mümkün mü...

Kaptan Ahab kitabın baş karakteri, kararlı, sert ve hırslı, tek bacaklı bir denizcidir. Moby Dick adlı beyaz balinanın kendisine yaptığı saldırı sonucu bacağını kaybetmiştir. Ahab, Pequod adlı gemiyi Moby Dick’i bulmak ve intikamını almak için yönetir. Moby Dick’i bulduğunda büyük bir çatışma yaşanır, ancak sonuç büyük bir felakettir. Gemiyle birlikte Ahab ve mürettebatı beyaz balina Moby Dick’in altında sulara gömülür. İntikam, hırs ve tutkunun hazin sonu...

Siz en iyisi mümkünse sağlıcakla ve özgür kalın...

1)Herman Melville , Moby Dick Beyaz Balina,s.690 ,Cem Yayınevi