Efe’likten iktidar sofrasına: Yoğurt beyazlığıyla aklanmak…

Efe… Batı Anadolu’nun dağlarında, düzlüklerinde; özellikle Aydın, Muğla, Denizli, Isparta ve Ödemiş’te silaha sarılıp düzene başkaldıranların lideri.

Cesaretin, mertliğin, halk direnişinin adı.

Yörük Ali’den Çakırcalı Mehmet’e, Sökeli Cafer’e kadar nice isim bu unvanı taşıdı.

Bir de “Topuklu Efe” vardı. Şimdi topuğu kırık: Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu.

Ama bu kez hikâye, dağlardan değil, belediye-siyaset koridorlarından yazılıyor.

Silah yerine parti rozetleri; mertlik yerine iktidar daveti…

Ve “anlım ak” demek için artık direniş değil, saf değiştirmek gerekiyor.

ÇOBANIN HESABI – ANADOLU MESELİ

Köyün ağası, sürüyü çobana emanet etmiş. Zaman geçmiş, hesap vakti gelmiş.

— “Ula çoban, koyunlar ne oldu?”

Çoban sıralamış:

— “Ağam yağmur yağdı, yer çatladı; yüz yetmiş ikisinin ödü patladı.

Beşini verdim kasaba, beşini katma hesaba.

Kurt kaptı birini, getirdim derisini…”

Geriye sadece bir deri kaldığını gören züğürt ağa, elindeki yoğurt dolu güveci çobanın başından aşağı boşaltmış.

Çoban alnındaki yoğurdu elinin tersiyle silip gülümsemiş:

— “Vallahi ağam, anlım açık, yüzüm aktır!”

Çobanın alnındaki beyazlık yoğurttansa, o alnın temizliğine güven olur mu?

SİYASETİN YOĞURT LEKESİ

Türkiye’de “aklanmak” artık dürüstçe hesap vermekle değil, iktidar sofrasına oturmakla oluyor.

Parti değiştirenin günahı affediliyor, dosyalar buharlaşıyor.

CHP’nin yerel seçimlerdeki başarısının ardından muhalefet belediyelerine yönelik soruşturmalar, tutuklama tehditleri artıyor.

Ekrem İmamoğlu’ndan diğer başkanlara, neredeyse hepsi sırada…

Ve o ihtimallerden biri olan “Topuklu Efe”(!) Çerçioğlu, AKP’ye katılarak bu riski bertaraf etti.

AKP’li olunca “anlım ak” dedi.

Tam da meseldeki çoban gibi…

SİYASETİN DİLİ

Dün “yolsuzluk” diye kürsüleri inletenler, bugün AKP sıralarında.

AKP’den ayrılıp “özgürlük” diye parti kuranlar, sonra eski eve dönüyor.

“İktidar çürümüş” diyenler, bir ihale ya da koltuk uğruna sözlerini yutuyor.

Bu toprakların en köklü siyasi gelenekleri:

Parti değiştirenin günahlarının affolması.

Menfaat karşılığında adaylıktan çekilmek, pişkince iddiasından vazgeçmek.

Tavşan siyaseti: İktidarı değil muhalefeti yormak.

“Dün dündür, bugün bugündür” anlayışı. “Sayın Cumhurbaşkanımın himayelerinde hizmete devam edeceğim” cümlesiyle biten siyasi yolculuklar…

Kimileri “Kurtuluş yok tek başına” der, Silivri’de "misafir" edilir; kimi himayeyi kapar, kurtulur.

YOĞURT BEYAZLIĞINA ALDANMAYIN

Çobanın alnındaki beyazlık yoğurttansa, o alnın temizliğine güven olmaz.

Bugün “anlım ak” diyen siyasetçinin alnı gerçekten mi temiz, yoksa iktidar mutfağında üstüne sıçrayan yoğurtla mı beyaz görünüyor?

Cevabı sadece sandık değil, hafızasını kaybetmeyen toplum verebilir.

Unutmayın:

Hafıza yoğurt gibidir… Sıcakta bekletirsen çabuk ekşir.

Siyasi hafızanızı serin yerde saklayın!